Üç adam arabaya bindikten sonra Mustafa usta müthiş derecede korku içindeydi. Niye ben? Neden beni seçtiler? diyerek kafasını kurcalıyordu. O esnada arabanın gürültülü motor sesinin çalıştığı duymuştu. Uzun zaman boyunca sokaklardan birinden giriyor, birinden çıkıyordu.
Yarım saat mi, yoksa on beş dakika mı gittiklerini Mustafa usta anlayamıyordu. Nihayet, araba durmuş motor sesi kesilmişti. Arabanın kapısı açılarak Mustafa ustayı arabadan dışarı çıkartmışlardı. Yol pek de düzgün değildi çakıllı bir yoldu. Dolambaçlı merdivenlerden çıkarak adamlardan biri kapıya doğru yöneldi. Diğer ikisi de ne olur ne olmaz diye Mustafa ustayı koltuklarının altından tutuyorlardı. Gözlerini ve ağzındaki bezi çıkartan adamlar Mustafa ustanın korkudan dizlerinin bağı çözülmüş gibi bir vaziyette olduğunu görünce sokağı inletir derecesinde kahkaha atmışlardı. Adam cebinden çıkardığı anahtarı kapının deliğinde iki tur döndürdükten sonra iki metre boylarındaki devasa kapı açılmıştı. Adamlar ittire, ittire Mustafa ustayı evin içerisine soktuktan sonra ardından ansızın kapanan kapı ile birlikte adamcağızın içi git gide korkuyla doluyordu. Neredeyse bayılmak üzere olan Mustafa usta yürümeye bile tırsıyordu.. gözlerini Mustafa ustaya doğru çeviren adam " Hey usta, haydi yürü " dedi. Evin içi karanlık, ve evin içinde yoğun bir şekilde duman vardı karanlığın etkisiyle önünü göremeyen adamlar sisle birlikte yürümeye başlamışlardı.
Bu sis miydi, değil miydi diye bilinmeyen bu duman sayesinde göz gözü göremiyordu. Nihayet adamlardan biri ceketinin iç cebinden fener çıkartarak evi aydınlatmaya başlamıştı. Sakallı olan adam Mustafa ustayı arkasından dürterek dalga geçer gibi " Korkma canım hızlı yürü " dedi. Adamlar gülüşe dursunlar koridorun sonuna doğru gidiyorlardı. Takatinin bile kalmadığını düşünen Mustafa usta öleceğinden çok fazla endişe ediyordu.
Koridorun sonuna geldikleri zaman kapalı olan kapıya doğru ilerlediler. Hızlı ve sessiz bir şekilde kapıyı açtılar. Odaya girdikleri zaman duvarda eski zamanlardan kalma tablolar bulunuyordu. Adımlarını atarlarken ahşaptan tahtalar ayaklarının altında gıcırdıyordu. Karşısında eski zamanlardan kalma yatağın üstünde ceset vardı. Kadın cesediydi. Yataktaki beyaz çarşaf resmen kan gölüne dönmüştü, bu çarşafı uzaktan gören bir insan çarşafın beyaz olduğunu zannederdi ama büyük bir yanılgıya düşerdi. Çünkü çarşaf kırmızıya boyanmış gibi kandı. Yüzü anlaşılmayan kız hareketsiz bir şekilde yatıyordu üzerinde gecelik bulunan kızın bu halini gören Mustafa usta " Aman Allah'ım " diye bağırdı. Adamlar " Bağır.. bağır seni kimse duyamaz " dediler. Üç adam kahkaha atarak birbirlerine baktılar. Bu sıralarda gülmeyi kesmişler yeniden ortama ciddiyet hâkim olmuştu. Adamlardan biri kapının arkasında bulunan harç dolu kovayı getirerek Mustafa ustanın önüne doğru ayağıyla iteleyerek sürmüştü, eline de malayı tutuşturan adam yerdeki mezar şeklinde olan iki metre derinliğinde seksen santim genişliğinde ki çukuru göstererek adam " Kızı oraya atacağız sende kızın üstüne de beton atarak kızı gömeceksin " bunları
duyan Mustafa usta " Nasıl olur? ben yapamam.. ne olur bırakın beni söz kimseye de söylemeyeceğim polise de gitmem lütfen " diye yalvarmaya başlamıştı.Bu kelimeler karşısında sinirden küplere binen adam Mustafa ustanın kafasına sert bir darbe indirdi. Darbe karşısında afallayan Mustafa usta korkarak işini yapacaktı ama ilk olarak işine başlamadan önce iki adam kızı kavradıkları gibi çukura yerleştirdiler. Adam Mustafa ustaya dirsek atarak " Sana yol gözüktü " dedi. Mustafa ustayı odanın ortasına doğru ittire ittire çukurun başına götürdü. İşi yaptırmaya başlatan adam korkunç bir kahkaha atarak adeta otuz iki dişini gösteriyordu. Mustafa ustanın omzuna vurarak " Usta kolay gelsin "dedi. Harcı yoğurarak çukura atan Mustafa usta kızın hale ölmediği,yaşadığını anladı. Sessiz bir şekilde düzensiz nefes alıp, veren kız hiç kımıldamadan sanki bir rüyadaymış gibi çukurun içinde boylu boyunca yatıyordu. Mustafa usta elini kıza doğru uzatarak kızın nabzını kontrol ediyordu.Kızın kalp atış hızı iyice yavaşlamış kalbi durdu duracaktı. Sıcak olan teni dakikalar geçtikçe soğumaya başlıyor kalbi yavaş atıyordu. Bu esnada adam Mustafa ustanın kıza doğru eğilerek nabzını kontrol ettiğini gördü. Mustafa ustanın yanına yanaşarak Mustafa ustaya dik dik bakarak " Sen ne yapıyorsun he? " diyerek çıkıştı. Korkudan alnından terler boşalan Mustafa usta sadece " şey.. şey.. " diyebildi kekeleyerek kafasına silah dayayan adam " Bir kez daha hata yaptığını görürsem andım olsun senide öldürerek kızla birlikte gömeriz anladın mı? " dedi. Mustafa usta tehlikeyi sezmiş, kızı yavaş yavaş gömmeye başlamıştı.
Hızlı ve korku dolu gözlerle işini yapmaya çalışıyor, bir yandan da kızın durumu için dertleniyordu. ' Eh be! kızım senden kim böyle bir şey ister kimin ne suçunu gördün de sonun kara toprak oldu ' diye içerleniyordu. Betonu ata ata kızın bedeninin yarısını kapatmıştı arada bir ona doğru bakan adam işlerin yolunda gittiğini görerek mutlu oluyordu bu adam mutfağa giderek dolap kapaklarını açtı, Üstü toz kaplı olan ayranı kapıp hemen odaya dönmüştü. Adam Mustafa ustaya ayranı uzatarak " Hey usta senide epey yorduk ya! azıcık ayran içte canlan yahu " diye seslendi. Adamın elindeki ayranı alarak kana susamış gibi içmeye başladı. Bu ayranda olmasa öleceğini zanneden Mustafa usta saniyeler içersin de ayranı bitirmiş pantolonuna damlamış ayran lekelerini siliyordu. Adam " Ayranı da içtiğine göre yarım kalan işini de hallet de sende kurtul bizde kurtulalım " diye gülmeye başladı. İşine kaldığı yerden devam eden Mustafa usta hemen hemen çukuru doldurmuştu, sadece kafasına beton atmıyordu. Mustafa ustanın yüzü buz kesilmiş gibi olmuştu. Alnında soğuk ter birikintisi vardı. Elini alnına uzatarak terini silmişti korku dolu gözlerle odanın içerisine göz gezdiriyordu. Oda karanlık, pencereler kilitli camlarına da tahtalar çakılmıştı. Dışarıda ihtişamıyla gökleri aydınlatan ay görünmüyordu. Odanın her yerini gözden geçirmeye devam eden Mustafa usta odanın boş olduğunu odanın içinde de sandalye ve de yataktan başka bir şey bulunmuyordu. Sandalyenin hemen yanında kesilmiş vaziyette bulunan ipleri gördü, daha da heyecanlanan Mustafa usta heyecanından kalbi ağzına varıyordu. Hem işini yapıyor hemde bir yönden bu üç adamın kıza ne yaptığını düşünmeye başlamıştı içinden, ' Acaba ilk sandalyeye bağlamışlardır iki, üç gün işkence yaptılar adeta kıza kabus dolu günler yaşattılar. Sonra da iplerini kesip yatağa fırlatarak halsiz bir şekilde uyumuş veya yarı baygın olan kıza sokularak göğsünün hizasından bıçağı saplamışlar dır " diye düşündü. ' Eğer silah kullansaydılar çok fazla ses çıkartacağından sessiz yolu tercih edip kızı bıçaklamışlar dır. Bana silah doğrultan adam susturucusu bulunmayan silahı kıza doğru neden ateşlesin ki ' diye kafasını kurcalıyordu. Mustafa usta ' Tabii ya kızı kesin bıçaklamışlar'dır ' bir taraftan da yatağın belli yerlerinde bulunan kurşun izleri vardı. Kafası çok karışan Mustafa usta çukuru tamamen kapatarak ortalıkta kız falan kalmamıştı kızın da herhangi bir yeri gözükmüyordu. Adam Mustafa ustanın her hareketi izliyordu. Kızı tam anlamıyla gömdüğünü anlayan adam salonda oturan sakallı adama " Kart oymayı bırakın da son duruma bir gelin bakın " dedi. Sakallı adam Mustafa ustaya bakarak " Güzel, aferin işini iyi yaptın " diyerek gülüyordu. " Ustam son bir işin daha var ondan sonra seni serbest bırakacağız evine gidersin ailene kavuşursun " dedi.
Korku dolu gözlerle üç adama doğru baktı ve başını öne eğerek kekeleyen Mustafa usta " Nedir son işiniz? " diyerek kızın gömülü olduğu yere doğru baktı. " Meraklanma be! usta eliyle göstererek şu görmüş olduğun ahşap tahtaları yerlerine yerleştirerek tahtaları çiviyle birlikte çakacaksın " diyen adam ahşap tahtaları önüne getirerek yığdı.
Sıra sıra yerleştirerek ahşap tahtaları bir bir çakmaya başlayan Mustafa usta belli bir zaman geçtikten sonra titrek sesiyle " Efendim.. bütün ahşap tahtaları itinayla yerlerine yerleştirerek çaktım. Lütfen beni bırakın " diyerek ümit dolu gözlerle adamlara doğru bakıyordu. Sakallı adam " Gördün mü usta bizim sayemizde sende bizden bir hayır duası aldın. Senin sayende kızı gömdük. Şimdi diğer dünyada içi rahattır. Ruhu özgür oldu daha doğrusu ruhu özgür ruh olmuştur " diyerek sözlerine devam edecekti ki telefon çalmaya başladı. Telefonu pantolonunun cebinden çıkartarak telefonu açan sakallı adam ' Alo.. Alo.. cevap gelmiyor kimsin kim... '
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgür Ruh #Wattys2015
Mistério / Suspense"Dehşete düşen Mustafa Usta ne kadar bağırmak istese de bağıramadı sanki küçük dilini yutmustu. Çığlık atamadan ağzına siyah ceketli yüzü gece de belli olmayan Adam bir de bez tıkayarak sert bir ses tonuyla insanı öldürürcesine " Sesini kes, rahat d...