"Sana yalvarırım elimi bırakma."
"Emin ol seni bırakmaya hiç niyetim yok."
"Beni ölüme terk etme."
"Etmeyeceğim. Söz, seni burada bırakmayacağım."
"Ama dün bıraktın."
Kolunu biraz daha sıkı tuttum.
"Dün istisnaydı. Çok canın yandı mı?"
"Dün neden beni bıraktın?"
"Antrenmanım vardı, annem uyandırdı. Özür dilerim."
"Sorun değil."
"Çok canın yandı mı?"
Cevap vermedi. Gözlerinden iki damla yaş akarken, canının çok yandığını anladım ve yüreğim pişmanlıkla doldu.
"Çıkar artık beni buradan yalvarırım sana."
"Uğraşıyorum."
Bu seferki benim rüyamdı. İstediğim gibi kontrol edebilirdim. Onu bu uçurumdan kurtarmam için ne gerekir diye düşündüm. Ayak bileklerime birer çift sarmaşık sarıldı, ve ordan güç aldım. Diğer kolumu da ona uzatıp belinden kavradım.
"Bak, kurtardım işte seni."
"Evet, bu sefer uyanmadın."
Onu kucağıma alıp arkamdaki ağaca yaslandım. Kafasını göğsüme yaslarken, morarmış bileğine baktım. Beş parmağımın da izi çıkmıştı. İşaret parmağımı morluklarda gezdirdim.
"Özür dilerim."
"Bıraksaydın daha kötü olurdu. Boşver."
"Bir daha seni bırakmayacağım. Söz."
Sol elini yüzüme getirdi. Baş parmağıyla elmacık kemiğimi okşamaya başladı.
"Ben hep bırakıyorum seni. Sonra bütün gün vicdan azabı çekiyorum. Kim bilir canın ne kadar acıyordur."
"Şşş, boşver beni. Benim için önemli olan sensin. Senin canın yansa, daha kötü benim için."
"Birazdan alarmım çalar. Görüşürüz kahramanım."
Yanağıma bir öpücük kondurup ayağa kalktı. Arkasını dönüp yürürken şeffaflaştı. Ve sonra, yok oldu.
Orda, ağaca yaslanmış bir şekilde öylece otururken, onun gerçek olup olmadığını düşündüm. Her gece, birbirimizin rüyalarına giriyorduk. Daha doğrusu kâbuslarımıza. Ve yaşadıklarımızdan acı çekiyorduk. Dün onu kurtaramamıştım ve yüksek bir binanın çatısından düşmüş olmalıydı. İlk defa onu bırakmıştım. O ise her zaman çabalamasına rağmen beni kurtaramıyordu. Ve onun kâbusları gerçekten kötü oluyordu. Bir keresinde, diken dolu bir gül bahçesine düştüm. Sabah her yerim çizik içinde uyandım ve annemden azar işittim.
....
Alarmımın biplemesiyle gözlerimi yavaşça araladım. Onu yine kurtarmıştım, mutluydum. Islık çalarak banyoya gidip saçlarımı düzelttim. Övünmek gibi olmasın, yine yakışıklıydım.
Yine ıslık çalarak odama girdim. Kocaman resim defterimi çıkarıp, gece olanları çizmeye başladım. Sıra onun yüzüne geldiğinde durakladım. Her uyuduğumda onu görmeme rağmen, uyandıktan sonra yüzünü hatırlayamıyordum. Yüzü dışında her detayı çizdim. İşim bitince kalemi bırakıp arkama yaslandım.
Ben, Yankı Aksoy, rüyalarımda gördüğüm ve yüzünü hatırlayamadığım, belki de gerçek olmayan bu kıza aşıktım. Ve bu bizim farklı hikayemizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayal.
RandomBen, Yankı Aksoy, rüyalarımda gördüğüm ve yüzünü hatırlayamadığım, belki de gerçek olmayan bu kıza aşıktım. Ve bu bizim farklı hikayemizdi.