Bahçedeki taştan yoldan geçerek kapıya doğru adımladım. Zayn de arkamdan geliyordu. Bunu kaliteli ayakkabılarının yere vurduğunda çıkan sesinden anlamıştım.
Ona ne almalıydım? Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki hediye alacak vakit bulamamıştım. Ona bir hediye vermem gerekirdi değil mi?
Düşüncelerimde boğulurken Zayn önüme geçmiş, anahtarı kullanıp siyah kapıyı aralamıştı bile. Ben de orada öylece durmak yerine evin içine girip adımlarımın ona eşlik etmesine izin vermiştim.
Evi oldukça genişti. İçi de dışı gibi siyah ve beyaz renklere bürünmüştü. Kapıdan içeri girdiğinizde sizi kocaman bir piyano karşılıyordu.
Gözlerimi piyanodan almayı başarabildiğimde siyah deri koltuklar dikkatimi çekti. Üzerindeki yastıkların her biri özenle yerleştirilmişti. Bir erkeğe göre fazla düzenliydi.
“Pastalar.” duyduğum ses düşüncelerimle vedalaşmamı sağlarken ona döndüm ve ne diyorsun sen? bakışımı attım.
Bana laf anlatmaktan usanmış gibi bir hali vardı. Oysa onunla çok fazla konuşmamıştım bile. Gözlerini devirdi ve pembe dudaklarını aralayıp kelimelerin ağzından kaçışmasına izin verdi.
“Hâlâ elinde tutmaya devam edecek misin?”
Sözleri üzerine gözlerim istemsizce ellerime kaydı. O söylemeseydi pastaların hala elimde olduğunu fark etmeyecektim bile.
Sırıttığımda beni rahatlatan kıkırtıları tüm evi doldurmuştu. Onu güldürmek bu kadar kolay mıydı? Öyleyse her daim sırıtabilirdim.
“Bunları nereye bırakacağım?”
“Mutfağa.” dedi sırıtarak. Bu çocuk beni deli etmek mi istiyor?
“Mutfak nerede?” dedim nefesimi dışarı verirken. Kesinlikle beni delirtmek istiyordu.
“Benimle gel.”
Kahkahaları tüm evi doldururken benim düşündüğüm tek şey onun mükemmel suratında biraz kırmızılığın ve çürüklerin fena durmayacağıydı.
O, henüz bir adım atmışken hızlı adımlarla yanına sokuldum.
Mutfak genişti. Fayanslar beyaz rengindeyken dolaplar ona meydan okurcasına zıt bir renkti. Tanrı aşkına, buzdolabı bile siyah.
Pastaları dolaba koyduktan sonra salona geçip piyanoyu incelemeye başladım.
Tozlanmıştı. Uzun zamandır çalınmıyor gibi bir hali vardı. Üzerinde nota yazan kâğıtlar piyanonun etrafına gelişi güzel saçılmıştı.
Ensemde hissettiğim nefesle kaskatı kesildim. Arkamı dönmeye korkuyordum. Onunla burun buruna gelme ihtimalim fazlaydı. Sadece gitmesini bekledim.
“Ben banyo yapacağım, tabii senin için sorun olmazsa.”
Nefesi beni ürpertiyordu. Farklı hissediyordum. Daha fazla kötü hissetmemek adına cevap verdim.
“Olur, ben de evi turlarım. Bir sakıncası yok öyle değil mi?”
“Odama girmek dışında istediğini yapabilirsin Leslie.”
Benden uzaklaştığını fark ettiğimde ona döndüm ve konuşmaya başladım.
“Neden senin odan yasak oyun alanı?”
Gözlerini gözlerime odakladı ve öylece kaldı.
“Çünkü Leslie... ” bir adım attı ve bana olan yakınlığı arttırdı. “... görmeni istemediğim şeyler var güzelim.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Wish ➳ Z.M
Fanfiction☯ ☯ ☯ "Söyle." dedi bir hışımla. Sinirliydi. Fazlasıyla. "Mesajını görmedim. Ben ailemin yanına gitmiştim. " Derin bir nefes verdi. Kendini zor tuttuğu apaçık ortadaydı. "Senin gözünde sadece bir arkadaş mıyım? Demek istediğim, sıradan mıyım?" ...