Chapter 18

190 76 1
                                    

"Hocam, neden birden beni spor başkanı yaptınız?"

Boğazını temizlemek amacıyla öksürdü ve gözlerimin içine baktı.

"2 3 gün boyunca kendi çapımda bi gözlem yaptım ve senin buna en uygun kişi olduğuna karar verdim. İstemiyorsan başka birini seçebilirim fakat elimdeki nadir iyi kişilerdensin"

Gülümseyerek konuşmaya başladım, beni övmesi hoşuma gitmişti

"Pekala hocam, her şey bende ayrıca ben olduğum mertebeden memnunum."

"Aferin Hana, sana ne yapman ile ilgili listeyi nöbetçi öğrenci ile gönderirim. Büyük ihtimal bugün eline geçer."

"Sağolun hocam"

Tekrar gülümseyerek nezaketen başımı eğdim, çığlıklar atmak istiyordum 4 yılın sonunda istediğim mertebeye gelmiştim. Bu kesinlikle hava atılmalık bir şeydi!

Teneffüste koçun yanına geldiğim için hızlıca Ho Min'in sınıfına doğru ilerledim. Yeni haberler varsa öğrenmeliydim kendisi ayrıca dedikoducu biriydi,nasıl yapıyordu bilmiyorum ama okulda dönen tüm dedikodulardan haberi oluyordu

İşsiz biriydi

Kendi kendime kıkırdayarak merdivenleri çıkmaya başladım. Bazı kişiler özellikle bana bakıyordu, rahatsızlıklarını belli etmek için

Nedeni açıkça belliydi tabiki,kuyruk acısı

Spor konusunda gerçekten serttim. En iyisini bulana kadar durmazdım, takımdaki oyuncuları bile atabilirdim

Bu konuda ki kararlılığımı, inatçılığımı da kimse bozamazdı

Onları görmezden gelerek yoluma devam ettim. Çok ta bir yerimdelerdi zaten!

Sıkıntıyla derin bir nefes verip koridorda ilerliyordum ki biri kolumu tutarak kendisine dönmemi sağladı. Kim di bu kendini bilmez kişi?!

Ve yaklaşarak fısıldadı

"Eğer bana olan nefretin yüzünden beni takıma almamazlık yaparsan gerçekten seninle bozuşuruz sevgilim"

Eridiğimi hissettim, kalın ses tonuyla fısıldaması...İlah gibiydi

Tanrım! Kendime gelmeliyim

Kolumu kendime çekerek onu ittim. Okulun ortasında neden böyle deme ihtiyacı duymuştu ki?

Haksızlık yapmak en son isteyeceğim şeydi fakat o ayrılıcaklıydı ona özellikle haksızlık yapacaktım

"Bunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum Namjoon"

Alaylı yüz ifademle gözlerinin içine baktım. Spor başkanıydım be ben!

"Ben uyarımı yaptım Choi Hana yoksa-

"Yoksa naparsan ispikler misin?"

"Hayır daha kötüsü sana musallat olurum."

Yüksekce bir kahkaha atarak ciddileştim bana musallat olacakmış birde bana?

"Çokçabuk unutuyorsun sanırım köle"

"Senin aksine hafızam kuvevetlidir Choi Hana"

"Ineklik yakışıyor sana merak etme"

"Kaptım senden bir şeyler tabi"

"Madem öyle beni takip et köle"

"Ne?"

"Duydun,beni takip et"

Sinirime dokunmuştu ve ben bunu cezasız bırakmazdım,canım sevgilim yazık olacak sana

Kızlar lavobosuna ilerleyerek içeri girdim.

"Hadi gel Namjoon"

"Hayır girmem"

"Sözde birde hafızan kuvvetliydi!"

İğneleyici bir ifadeyle gözlerinin içine baktım,gelecekti

Yenilmesini hazmedemiyordu ve iğneleyici tavırlarım onda sinire dönüşüp hırs yapıyordu

Sanırım bana benzeyen tek yönü buydu

Hırs

İkimizde hırslıydık

Önce kafasını sokarak içeri baktı. Kimse yoktu zaten fakat koridordaki öğrenciler onu görecekti ve gülünç duruma düşecekti

Tabi bu duruma en çok ben gülecektim,şu anlık bu başlangıçtı

İyi bir ders verecektim, değerli teneffüsüm gidecekti fakat değerdi

İçeri girmesiyle kapıyı kapatarak kilitledim ardından ise kabinleri açarak kontrol ettim, ne olur ne olmaz

Biri duyabilirdi

"Ne var çabuk söyle Hana?"

Sinsi gülümsemem ile yavaş adımlarla ona yaklaştım. "Sen" dedim parmağımla kendisini gösterek

"Müdürün odasına gireceksin"

Kolumu yanındaki duvara yaslayarak ona yaklaştım. Onu etkilemeye çalışıyordum, belki de ona en büyük acı bana aşık olması olabilirdi ve benim onunla gerçekten sevgili olmamam

Bunu yapabilirdim gerçekten ama şöyle bir şey vardı ki ne zaman filmlerde gördüğüm kadarıyla böyle bir şey olsa ilk kız aşık oluyordu yani ben,o riski alamam

Böyle bir maldan hoşlanamam

Kurumuşluk hissiyle dudaklarımı ıslatmak amacıyla dilimle yaladım. Ve yavaşça Namjoon'un kulağına yaklaştım

Ne itiyordu ne bir şey diyordu, şu an benim etkim altımdaydı ve birini felç etmişcesine etkilemek harikaydı

"Ve bana müdürün kalemini getireceksin."

Anlamsızca baktı bana, ona kolay gelebilirdi fakat gerçekten odasındaki en riskli eşyaydı. Kendisine uğur getirdiğine inanıyordu ve kaybederse ölebilirdi tabi o öyle düşünüyordu

Hatta bir keresinde kaybetti diye tüm okulun çantasını arattırmıştı. Para avcısıydı fakat böyle şeylere sonsuz değer verirdi

"Daha fazla yaklaşırsan benden hoşlandığını düşüneceğim."

"Ne düşünmek istiyorsan öyle düşün Namjoon-sshi"

Son fısıldamam ile onu orada bırakarak bu sefer gerçekten Ho Min'in yanına gittim. Teneffüs bitmeden konuşmak istiyordum, hem bugün olanlardan felan

Sınıflarına adımımı attığım an Ho Min sırtıma atladı. Hemde büyük bir kahkaha ile

Hiç beklemiyordum ve bir anda kollarını boynuma doladı

"Seni çok ama çok seviyorum Hana!"

İnsanlar yanlış anlayacaktı bizi!

Sırtımdan atmaya çalışacak iken Nana geldi ve sonunda Ho Min'i sırtımdan aldı.

"Ne oldu Ho Min? Nedir bu mutluluğun sebebi?"

"Sensin"

"Ne?"

"Yani Jimin"

"Şu işi bi düzgün anlat"

Heyecanlı bir şekilde ellerini oynatarak konuşmaya başladı, şimdi daha fazla merak etmeye başlamıştım

"Nana'dan Jimin'in numarasını aldım işletmek için nasıl olduysa beni sesimden tanıdı ve biz konuşmaya başladık. İnanamayacaksın ama sabaha kadar konuştuk. O yüzden okula geç geldim. Konuştukça fark ettim, onunla çok ortak yönümüz varmış ve sanırım ben ondan hoşlandım."

Gülerek bu sefer ben onu sırtıma aldım. Onun mutluluğu benim mutluluğumdu

"O zaman bugün senin günün Ho Min!"

"O yüzden akşam dağıtıyooooruz!"

Tall✔ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin