11.BÖLÜM: "Hatıra"

206 32 18
                                    

İyi Okumalar.

Bölüm Müziği: Cloves - Don't Forget About Me

Bölüm Müziği: Cloves - Don't Forget About Me

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aracın radyosundan yükselen melodi ile sarsılarak ilerlediğimiz yolda yanımda ufak bavulumun içinde topladığım eşyalarım yer alıyordu.

Otel odasından eşyalarımı toplayıp çıkışımı yaptığım zaman Kıraç'ı en son oturduğu sandalye boştu, gitmişti.

Onu tekrar göremeyecek olmama sevinmiştim ama bu akşam bir masada tekrar toplanacaktık. Güzel olan ise yalnız olmayacaktık. Affan'ın bizi gölgede bırakacak duruşuyla yanımızda olacağı düşüncesinden rahatsız olmuyordum, tezat bir şekilde bundan mutluluk duyuyordum.

Evin önüne gelmemle ödemesini yapıp araçtan indim. Hafif olan bavulu çekiştirerek açık duran kapıdan içeri girip, apartmanın merdivenlerini çıkmaya başladım.

Kapının ziline basarken, hala elimde taşıdığım Yalın'ın hırkasını verme şansım olmamıştı. Affan'la eğer sabah beklemediğim kişiyle karşılaşmasaydık, belki köprüye ne zaman gideceğimizi kesinleştirebilirdik.

Ama bu durumda arada kaynayıp gitmişti. Bu sebeple vakıfa kendim gidip, Yalın'a hırkasına ben verecektim. Umduğum gibi eğer orada Affan'da olursa konuşma fırsatımız olurdu.

Sadece köprüyle ilgili değil, her şeyle ilgili.

İçerideki seslerle kapı açılırken, Gazel'in gülen yüzü beni karşıladı. İçeri geçerken aynı gülümsemeyi ona sundum.

"Günaydın." Dedim Affan'a söyleyemediysem Gazel'e de bir o kadar rahat söylemiştim, ama sesimde hafif bir mahcupluk vardı. Dün geleceğim diyip, tüm gece ortalıkta yoktum nasıl olsa.

"Günaydın, dün akşam erken yattığımdan," Dedi üzerinde ceketiyle bir yere gitmek için hazırlanmıştı sanki. Meraklı bakışları üzerimde gezinmeye başladı. "Bu sabah fark ettim, yokluğunu." Diyerek cümlesini tamamladı.

Cevap vermeme fırsat vermeyen Toros, kucağıma atılarak kendini bana sevdirmeyi başarmıştı. "İşim uzadı." Dedim. Ne işi, olduğunu sormamasını umarak. İçeri geçerken, "Mutfağa gel, kahvaltı hazır." Derken başımı olumlu anlamda sallayıp, eşyaları koridorda bıraktım.

Geniş mutfaktaki küçük yemek masasının üzerindeki kahvaltılıklara baktım. "Oturmayacak mısın?" Dedi Gazel, sandalyeye yerleşirken. "Aç değilim." Dedim aklıma tekrar düşen böğürtlenleri hatırlayarak gülümsedim.

Elbette onlar beni doyurmamıştı ama şu an için iştahım yoktu. "Ama bir portakal suyu içerim." Dedim sandalyeyi çekip otururken masadaki sürahinin içinde dolu olan portakal suyunu bir bardak alarak doldurdum.

"Nasıl oldun?" Diyerek sordum, Gazele dünkü konuşmalarımızı hatırlatarak. Başını tabağından kaldırıp bana bakarken, "İyiyim," Dedi gülümsemeye çalışırken. "Daha doğrusu birkaç ilaç sayesinde iyi oldum." Derken üzgün duran yüzüyle tezgahın üzerinde duran ilaç kutularını gösterdi.

SESSİZ DOKUNUŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin