1: Behzat abi?

2.2K 64 20
                                    

Perdenin Ardındakiler-Ankara'yla Bozuşuruz

İyi okumalar!

"Aynen öyle, kürkçü dükkanına temelli dönüş yapıyorum anlayacağın."

İsteksiz çıkan sesime karşılık telefonun ucundan Sevda'nın kıkırtısı kulaklarıma doldu. "Pek sevindin bu duruma sanırım."

Telefonu kulağımla omzum arasına sıkıştırırken önümdeki koliye kitaplarımı yerleştirmeye devam ettim ve alayla kaşlarımı kaldırdım. "Yaa ne sevindim ne sevindim anlatamam. Uçuyorum mutluluktan."

"Ama alınıyorum ha, hiç mi özlemedin vicdansızın kızı?" Yalandan alınmış sesini duyunca gülüp gözlerimi devirdim. Asla böyle düşünmediğine kalıbımı basardım çünkü benim tek gerçek dostumun kendisi olduğunu biliyordu. Tabi ki ben de aynı şekilde. Aksi mümkün değildi zaten. Kibir kokan düşüncelerime yeniden gözlerimi devirdim.

"La manyak seninle ne alakası var, ben Ankara'ya dargınım." Sonlara doğru durgunlaşan sesimle derin bir soluk çektim ciğerlerime. O sırada hattın diğer ucundan Sevda'nın da iç geçirdiğini duymuştum.

"Ankara'ya mı dargınsın yoksa içindekine mi?" İmalı bir şekilde konuşmasını duyunca elimdeki kitabı bırakmak için eğildiğim koliden doğrulurken sertçe kaşlarımı çattım.

"Oraya girme çıkamayız." Taviz vermeyen ses tonumla birlikte tekrar derin bir nefes aldığını işittim. Kendimi toparlayıp ses tonumu düzelttim ve yeniden konuşmaya başladım. "Neyse, bana bak kimler biliyor mahalleye geri döndüğümü? Annemler kimseye demedi çünkü özellikle konuştum."

"Bir ben bir de Memoş, başka kimseye söylemedim kimseden de duymadım. Biliyorsun her türlü dedikodu dönüyor burada ama şaşırdım kimseden duymayınca. Dedim Dilek teyze en azından Mehtap teyzeye falan söyler."

İç geçirip "Annem de söylemedi kimseye, ben de söylemesini istemedim ama kendi sürpriz olsun diye söylemiyor yoksa tutamam biliyorsun," dedim ve ardından sesimi bir tık azaltıp homurdandım. "Aman ne sürpriz."

Sevda'nın şen kahkahası kulaklarımı doldurunca ister istemez dudaklarım iki yana kıvrıldı ve önümde duran kitap kolisini bantlarken sırıttım.

"Kız onu bunu bırak da sen işini ne yapacaksın, ayarladın mı bir yer?" Bu sefer başka bir koliyi bantlarken sıkıntıyla ofladım.

"Ya baktım internetten bölümüme uygun pozisyonlara, hatta birkaç tane de işaretledim ama gelince daha detaylı araştıracağım." İstanbul'da bu bir senedir okulun son senesinde staj yaptığım yerde çalışıyordum ve maaş konusunda çok sıkıntı yaşadığım için tam olarak bir hafta önce istifa etmiş, çok saygı değer patronum çalıştığım günün parasını vermek istemeyince de bütün şirketi ayağa kaldırıp söke söke paramı almıştım. Olaylı ve kârlı bir ayrılıktı. En azından benim açımdan.

E sonra da işsiz kaldığımı duyan canımın içi ailem son beş senedir küskün olduğum canım Ankara'ma geri dönmemi şiddetle -gerçekten şiddetle- tavsiye etmişti ve şimdi de durum buydu. Koliler, koliler ve koliler...

"İyi yaparsın aşkım. Zaten dış ticaret okudun sen, e yabancı dilin de var evelallah. Senden iyisini mi bulacaklar? Kız yine de bulamazsan bizim kahvede işe başlarsın babam çırak arıyor yanına." Son sözleriyle ikimiz de kahkaha atmıştık. Bu kız her türlü duygu durumumu yükseltiyordu ve ben onun bu huyuna bayılıyordum.

"Ay neyse benim daha bir sürü işim var. Her taraf koli dolu bir görsen şu rezil halimi Sevda." Odamın içinde bakışlarımı gezdirirken dağınıklığa yüzümü buruşturdum. Gerçekten taşınmaktan nefret ediyordum.

KADİM (ASKIDA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin