-Yaklaş-

766 90 59
                                    

Dün babamla ilk karşılaşmamızdı. Ve hiç şüphesiz garip bir karşılaşmaydı. Onun adını ve annemin adını henüz bilmiyorum. Ama babamı tanımak gibi bir niyetim de yok. Neden mi? Çünkü o deli. En küçük oğluna bir evcil hayvan olarak iblis vermek...Nasıl bir psikopat bunu kendi oğluna yapar?

...Tabii ki benim babamdan başkası böyle bir şeye kalkışmaz.

Gerçi bu evcil hayvan iblisi hiç merak etmiyorum desem yalan olur. Kerberos* gibi bir şey mi acaba? Ya da sakat bir şeytan olabilir mi? Eğer korkunçsa, onu sonsuza dek kabuslarımda göreceğim kesin.

*Kerberos: Üç başlı şeytan köpek.

Bir de, daha önce kardeşlerimin etrafında hiç iblis görmedim. Bu onlara
iblis vermediği anlamına mı geliyor? Neden sadece bana vermek zorunda ki? Onun gücünü miras aldığım için mi?

Bu soruya büyümeden bir cevap bulmam imkansız. Konuşabildiğim zaman babama sorarım.

Düşüncelere dalıp gitmişken kapının gıcırdamasını duyduğumda başımı yana çevirdim.

"En sevdiğim küçük kardeşim neredeymiş bakalım?"

"Agu!"

Christopher! Beşiğimin içinde heyecanla etrafa tekmeler savurdum. Christopher bana parlak bir şekilde gülümsedi.

Nerelerdeydin böyle Christopher? Melek yüzünü son gördüğümden beri neredeyse bir hafta oldu!

"Aguu!"

Ona ellerimi uzattım. Christopher bana dikkatlice baktı ve ne yapmak istediğimi bir çırpıda anladı. Beni beşiğimden nazikçe kaldırdı.

"Oof, ağırlaştın mı sen. Yoksa büyüyor musun? Hep küçük kal, olur mu?"

Christopher sessizce kıkırdadı ve yanaklarıma küçük buseler kondurdu.

"Agu!"

Sesimdeki mutluluğu esirgemeyerek güldüm.

Tabii ki, beni böyle öpmesi biraz garipti. Neticede, dört aylık bir bebeğin içinde hapsolmuş yirmi yaşında bir adamım. Ama bir süredir bu bedende olduğumdan beri aklım da bu bebek gibi düşünmeye başladı. Christopher'ın dikkatini çekmeyi seviyorum. Yeni abim. Sevgili, güzel, melek abim.

"..."

Oh! Christopher vücudunu çevirene kadar kenarda dikilen Sylvester'ı fark edemedim. Sylvester bana utangaç bir şekilde bakarken yerinde duramaz halde, kıpır kıpırdı. Buraya geleli tam tamına dört ay oldu, ama o hala bana karşı çok soğuk. Hatta o kadar soğuk ki bu beni dört ay içinde ikinci kez ziyaret edişi.

"Sylvester biraz utangaç. Ama onu sık sık görmüyorsun diye unutacağından korkuyor." diye açıkladı Christopher.

Sylvester'ın yüzü kızardı. Parmaklarıyla oynamakla meşgulken kafasını eğerek bluzunu incelemeye koyuldu. Bakışlarımı Slyvester'a çevirdim. Oh, benden nefret ettiğini sanıyordum. Tatlılık kartımı oynamanın tam zamanı!

"Agu!"

"Aaaw."

Christopher'ın gözleri parladı ve yanıma yaklaşarak beni öpücük yağmuruna tuttu. Sylvester'ın yüzü daha da kızardı.

"... S-sevimli, "

Söylediği tek kelime söz utanmasına yetmişti. Bakışlarını üzerime çevirdi sonra da utangaç bir edayla yüzünü elleriyle kapadı.

Young Master And His Demon Army[BL]•çeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin