osamu her zaman buluştukları kafenin önünde beklerken gözleri suna'yı arıyordu. genelde geç kalan taraf kendisi olduğu için suna'nın gecikmesi alışılageldik bir durum değildi, acaba sabah attığı mesaj yüzünden mi diye düşünmeden edemedi osamu. telefonunu açıp tekrar baktı mesaja.
suna 🦊: geçen gün kardeşimle girdiğim iddiayı kaybettim suna 🦊: bugün buluştuğumuzda giyeceğim her şeyden o sorumlu şimdiden söyleyeyim
sadece tamam diyip geçmişti osamu, pikachu tulumu yada hayalet kostümüyle falan gelir diye düşünmüştü ama tanıdık bir bedenin kendine doğru yaklaşmasıyla tüm düşüncelerini bir kenara atıp suna'yı incelemeye başlarken gördüğü ilk şey etek giyiyor olduğuydu.
etek.
giyiyordu.
dizlerinin üstünde kalsa bile mini sayılmayan, solgun ama upuzun ve pürüzsüz bacaklarını ortaya çıkaran mor bir etekti bu. bana sorsanız başka ne giydiğini de söyleyebilirdim ama osamu gözlerini suna'nın bacaklarından alamıyordu. ne kadar onu voleybol şortlarıyla görmeye alışık olsa da bu bambaşka bir şeydi ve adeta ağzının suyu akıyordu.
osamu sonunda yüzüne bakabilmişti, her zaman sürdüğü eyeliner dışında farklı olan tek şey dudağındaki hafif pembelik olsa da bu bile osamu'nun toplum içinde olduğunu umursamadan hoşlandığı kişinin dudaklarına yapışma isteğini körüklüyordu.
osamu kulaklarının kızardığını umursamadan her zaman gittikleri kafede güzel bir yer bulup kurulmuşlardı sonunda. garson gelip siparişlerini aldıktan hemen sonra suna tüm gün yüzünden düşmeyen sırıtışıyla "ee, nasıl olmuşum?" diye sordu. cevabı biliyordu ama azcık kışkırtmakta sorun yok gibi duruyordu. kısık bir sesle kes sesini diye mırıldanan osamu'nun tüm dikkati ise önüne gelen çilekli parfe yüzünden dağılmış, sanki dünyada başka hiçbir şey yokmuş gibi tatlısını büyük bir iştahla yemeye başlamıştı.
"tatlın olayım ye beni ham ham." diye osamu'nun duymadığından emin bir şekilde dalga geçerken gözlerini devirmişti suna, sonra ise sipariş ettiği kahveden bir yudum aldı.
-
gün biterken nedendir bilinmez osamu suna'yı evine bırakma konusunda ısrar etmişti. normalde teklif eder ama olumsuz cevap alınca üstelemeden kendi evine dönerdi, diğer günlerim aksine bu sefer ısrar etmişti ve bu suna'nın hoşuna gitmedi değildi. aslında bugün genel olarak eğlenceliydi, ifadesiz diye bilinen osamu'nun, eteğinin her savruluşunda kızarıp gözlerini kaçırmaya çalışması ve yüzüne bakarken gözlerinden önce dudaklarına odaklanması sevimliydi. daha sık etek giymeliyim, diye düşünmeden edemedi.
osamu ise o sırada suna'nın kardeşine teşekkürler mesajı atmakla meşguldü. gelen cevapla gülümsemeden edemedi.
mini-suna: bir dahakine etekle sınırlı kalmayacağım osamu-san!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
≈
suna'nın yolda ayakkabısını bağlamak icim eğilmesini de istemistim ama osamu'nun ölmesini istemeyiz 😌✌🏻