Şuan bulunduğum yerden, tüylü kalemimle kara mürekkebi kağıt ile buluşturarak bundan dört yıl öncesine dayanan kan dondurucu hikayeme başlıyorum...
Dört yıl önceydi... vay be, koskoca dört yıl bu olayların ortasında kalmışım! Üniversite sınavına çalışmadan girdim, ikinci senemdi. Yalova üniversitesinde mühendislik kazanmıştım, babamın pek hoşuna gitmese de onunla gelip kaydımı yaptırdım. Hayat güzeldi. Evden, İstanbul'dan, baskıcı babadan uzak bir hayata başlıyordum. Bir yurda kaydoldum ve ilk gün geldi çattı. Yurda geldim, biraz erken gelmiş olacağım ki bütün dolaplar bomboştu. Birini seçtim, eşyaları yerleştirdim. Prizin yanında ki yatağa geçtim, çarşafımı serdim, yatağımı hazırladım. Ardından biraz merkezi gezeyim dedim. Yalova küçük bir yer, ben İstanbul'da kadıköy bölgesinde oturuyorum, kadıköy kadar bile değil merkez. Bir internet kafeye geçtim, biraz takılıp saat sekiz gibi döndüm. Oda altı kişilikti, geldiğimde benimle birlikte odada beş kişiydik. Diğerleri çoktan başlamıştı muhabbete. Öncelikle kendimi tarif edeyim biraz. O zamanlar on dokuz yaşında, 1.78 boylarında zayıf, çelimsiz, fırlama biriydim. Hayat s.kimde değildi. Tek isteğim memur olup kıt kanaat geçinmekti. Odadakilerin isimleri; Ömer, Oğuz, Zekeriya ve Sefa. Hepsi de iyi çocuklardı. Ömer elektro gitar çalan uzun saçlı bir tip; Oğuz, Zekeriya ve Sefa ortalama boy ve kiloda çocuklar. Odada biri eksikti, ki o da on-onbir gibi gelecek olan ve hayatımı tamamen metafizik varlıklarla geçirmemi sağlayacak kişiydi. Biz muhabbete dalmış, evden getirdiğimiz börek, çörek, poğaçaları yiyip daha ilk günden yurda sokmuş olduğumuz kettle da yaptığımız çayı içerken son adam da geldi. Boyu benden hafif uzun, yeşil gözlü, benden biraz kilolu, sağa baktığında sol gözü hafif şaşılaşan Halil içeri girdi. Selamün aleyküm dedi aldık selamını, o da odaya yerleşti. Hepimiz mühendislik okuyorduk; kimimiz mühendislik, kimimiz endüstri, kimimiz bilgisayar. Biraz bunlardan bahsettik, ve yatma faslı geldi. Işıklar kapandı, yatağa geçtim. Üstümde Halil yatıyordu, biraz muhabbet ettik yatakta, iki üç espri falan, sonra uyumuşum. Gece üç sularında bir kaç ses duydum ve uyandım. Adını hatırlayamıyorum, o an üst katta ki Halil konuşuyordu. İlk başta uykusunda konuştuğunu konuşuyor sandım ama işin öyle olmadığını biraz dinledikten sonra anladım. Kendi kendine konuşuyor desem, ama yok, konuşmalarından anladığım kadarıyla başka birisiyle konuşuyor gibiydi sanki. Ayrıca duymamızı istemiyormuş gibi alçak sesle konuşuyordu, belki de uyandırmamak için yapıyordu ama bilemezdim. Biraz kulak misafiri oldum ve orada bildiğiniz korkudan altıma s.çacaktım. Konuşmalar şöyleydi: "Hayır dedim sana, onların bir zararı dokunmaz bana. Evet eminim. Sonra konuşsak? Uyumam lazım. Haldo, tamam biliyorum okuyupta yatacağım." Bu konuşmaları duyunca çocuğun psikolojisinin içine s.çılmış olduğunu, şizofren olabileceğini kendime söylesem de, gerçekten uykumu tamamen kaçıracak kadar korkmuştum. Sonra şöyle bir ses geldi: "Ne, dinliyor mu?" Halil birden yukardan kafayı uzattı, bana "Aa, sen uyanık mıydın? Kusura bakma, tiyatroda ki rolüm de onu ezberliyorum." dedi. İçim rahatlamıştı, tuvalete gittim, işeyip yattım. Sabah olduğunda kahvaltıya uyandırdılar ve odaca yemekhaneye indik. Kahvaltı fena sayılmazdı, bitirdik ve sonra benle Halil sigara içmek için dışarıya çıktık. Bana çok içten bir şekilde, "Dün gece uyandırdıysam özür dilerim." dedi. Bende önemli değil dedim. Buraya kadar normaldi ama, buradan sonra ilginçleşti. "Neler duydun ya?" dedi, gülerek söyledi ama o yüz ifadesinin altında ki merakı gizleyemedi. Bende "Yok, bir kaç kelime duydum, sonra zaten tuvalete gittim." dedim. Pek memnun kalmasa da mecburen konuyu kapattı. Sonra ilk gün derse girdik; ben, Halil, Ömer, Oğuz endüstrinin olduğu dersliğe diğerleri de bilgisayarınkine gitti. Tabi ben her zaman ki gibi bütün kızları değerlendiriyorum, yaş gelmiş 19'a hala liseli gibi "Off bu ne s.kilir, off g.te bak" tabi içimden geçiyor hep bunlar. İbne hoca matematik mi ilk gün falan demedi girdi limite. Neyse dersler bitti, tanışma yemeği falan derken sınıfın yarısıyla bir kafeye gittik. Halil başım ağrıyor dedi, yurda geçti. Bizde kız tavlama ayağına tanışmaya gittik yoksa sınıfta ki erkeklerle tanışmak değildi niyet. Tanışmada bir kaç kızla ve bütün erkeklerle tanıştım. Hesabı istedim, 12 tl dedi şerefsiz hala hatırlıyorum bi karışık tost-çay be allahsızın çocuğu. Neyse parayı domalıcam ama, çıkarmam lazım bi yerden. Girdim tuvalete, söktüm Air wick'i attım montun iç cebine çıktık geldik zaten odaya da lazımdı, iyi oldu. O paranın intikamıydı bu. Odada Halil telefonla uğraşıyordu, bizde üstümüzü değiştirdik. Ben geçtim yabancı dizi izliyorum telefona yüklenmiştim evdeyken. Sonra telefon elimden düştü, yatağın duvar tarafından altına. Bende uzanmaya çalıştım ama nafile, ibne öyle bir yere gitti ki illa aşağı indirecek beni. Neyse eğildim alacağım, yatağımın altında ki suntaya sıkışık birşey buldum. Küçük plastik, düğünlerde ki kuruyemiş dağıtılan torbalardan, içinde de kuru incir ve garip bir kurumuş ot var. Telefonu aldım, gülerek: "Bu ne lan?" dedim. Herkes ilgilendi, büyü falandır diye dalga geçti ama Halil'in yapmacık tavırları gözümden kaçmamıştı. Acaba ben mi kuruntu yapıyordum? Bilmiyordum. Ardından Ömer eğildi, Sefa ve kendisinin ranzasının altında da aynısından buldu. Oğuz da Zekeriya ile onların yatağın da buldu. Çok şaşırdık. Abi bu ne, nasıl yurt burası, kimler kalmış burada bizden önce? dedik kendimizce. Ama o incirleri de yedik. Ertesi sabah sekizde dersimiz olmasına rağmen çok uzun zamandır birbirimizi tanıyormuş gibi muhabbet ettik o gece. Yurda gidenler bilir, en son artık yatmadan önce ki muhabbet ya cin muhabbeti ya da karı kız muhabbetidir. Biz akşam ki olaydan sebep ilkine girdik. Herkes bir şeyler anlatıyor, hafif tırssakta belli etmiyoruz ama Halil bildiğin hepsinden sonra sırıtıyor. Nesi komik bunların dedim gülerek, yoksa korkuyorsun da erkeklik mi yapıyorsun sırıtarak? "Siz korku nedir bilmiyorsunuz, ben yatıyorum." dedi Halil, ortam hafif gerildi. On beş dakika sonra bizde yattık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinli Hikaye
HorrorBu hikayede yaşananların çoğu gerçektir birkaç mecazı anlam eki alsa bile en orjinal hali ile sizlerle..