Cinli Hikaye Part 5

235 6 0
                                    

Yavaş yavaş kendime geldiğimde gördüm ki, Kafri'de gelmiş. Ve kafriye sordum, "Bu nedir?" diye. Ama bitirmeden, o cevap verdi. "Ben senim." Şaşırmıştım. Onu cin, ifrit, veya herhangi o tarz bir şey olarak düşünmüştüm. Ben senim... ne anlam ifade ediyordu şimdi bu? Sonra hoca yaptığı ritüelleri bitirdi ve bana, "Bu senin nefsin." dedi. Kötü bir şey olmamasına ne kadar sevinsem de, ne yapacaktık onunla? Hoca, "Onu yok etmelisin." dedi. "Nasıl?" dedim, "Bekle" dedi içeri gitti. Az sonra geldi. Elinde bir tas ve içinde bir bıçak, diğer elinde de kafeste bir karga vardı. Neler olacağını kestiremesem de iyi bir şeyler çıkmayacaktı bu üçlüden. Sonra hoca dedi ki, "Nefsin şuan Kafri'yi sana bağlı tutuyor. Onu azad etmelisin. "Nasıl nefsim..." diye düşündüm. İstemeden almıştım tamam ama, kullanıyordum. Ona hiç sormamıştım, seni azad edebilme ihtimalim varmı diye. Nasıl ceremesini çekiyorsam, onuda kullanırım bari boşa çekmeyeyim demiştim. Hocaya hak verdim sonra Kafri'ye baktım. Tepkisizdi her zamanki gibi. Çok zordu benim için ondan vazgeçmek. Sonra nefsim konuştu. "İnsanlar neler çekiyor bir hüddam almak için. Eline böyle bir şans gelmiş, tepecek misin, elinin tersiyle itecek misin! Delirdin mi?!" dedi. Haklıydı. Sonra dışarıdan sesler gelmeye başladı. Hoca, "Çabuk düşün, fazla zamanımız yok. Okuduğum dua bizi ancak biraz daha güvende tutar. Bana bile güvenme. O dua bittikten sonra oku duanıi birşey olmazsa güvenirsin" dedi. Çünkü içine bir şey girdi mi, bilemezdim. Sonra düşündüm, çok zordu vazgeçmek, nefsimi yenmem lazımdı. Biraz zorla da olsa tamam dedim. "Hocam ne yapacağız? Hoca dedi, "Önce eline al bıçağı, öbür elinle demir kısmını sıkıca tut ve öbürüyle çek. Ama az kesiyim deme, kan lazım bunun için. Tuttum, o eski ve görüntüsünden bir çok şey kurban etmek için kullanıldığı belli olan bıçağı. Kavradım, sol elimle sıktım ve öbür elimle çekerken nefsim, "Yapma, nasılsa kendini korursun, ne gerek var?" dedi.. Dinlemedim, kestim elimi. Baya bir yarılmıştı. Koyu kırmızı kanım bıçağın üstündede kalmıştı biraz, onu yere dik tuttum. Elimden ve ondan damlayan kanlar biraz doldurdu tası. İlk başta taze taze az acımış olsa da o an çok fena bastırmıştı acısı. Sonra hoca kargayı çıkardı, kafasını kes dedi. Zaten kargaları hiç sevmezdim. Kestim direkt kafasını, kafası tasın içine düştü. Kan fışkırdı biraz. Kafasını almaya yeltendim, hoca hayır dedi. Herhalde ateşe dökecektik. Tası eline aldı hoca, sanki çok değerli bir şeyi taşıyormuşçasına iki eliyle altından tuttuğu tası birşeyler okuduktan sonra, "Kafanı yukarı kaldır" dedi, kaldırdım ve üstüme döktu. Karganın kanı gelince biraz daha koyulaşmıştı rengi. Sonra bana al bunu iç dedi. O iğrenç şeyi içmemi istiyordu. Hadi benim kendi kanım olsa bir yere kadar, ama içinde karga kanı ve kafası vardı. Ne kadar iğrensem de yapmak zorundaydım. Nefsim, "Yapma, seni kandırıyor! Böyle formül mü olur?!" dediyse de mecbur tası diktim ve karganın kafası kalana kadar içtim. Vişne suyunu sevmezdim hiç, ama bu onun binlerce kat daha kötüsüydü. Bir daha içmemezlik yapmayacaktım vişneyi. Sonra öğürdüm, kusacaktım. Hoca, "Dur, sakın ha!" dedi. Kendimi tutmaya çalıştım. "Şunu oku, sonra kusarsın." dedi. Elime bir şey verdi. İki satır bir şeydi ama her okuduğum kelimede canım yanıyordu. Ve giderek artıyordu. Elim resmen kaynamaya başladı, koz koymuş gibi yanıyordu o kanın döküldüğü yer. Sonra bitirdim kelimeleri ve kustum. Ben kustukça nefsimide ateş almaya başladı. Yanıyordu ama kıpırdamadan bana bakıyordu. Kustukça kustum. Sonra külleri kaldı, onun da birazını aldı hoca bana verdi. Hüddamına ver bunu dedi. Kafri'nin yanına gittim, şimdiye kadar bunu yapmadığım için özür diledim. Ve verdim. Aldı, teşekkür etti ve yok oldu.

Artık Kafri de yoktu, elimde hiçbir şey kalmamıştı. Hayatımda sadece bana musallat olmaya çalışan kötu cin ve ifritler vardı. An itibariyle b.ku yedim dedim. Tek umudum yeni hüddamı almaktı. O da ne kadar parlak bir umutsa artık. Hocaya baktım, hoca bana baktı. "Bitti mi?" dedim, "Bitti, yerdekini alırsan." dedi. Kafriden kalan bir yüzük vardı yerde. Onda görürdüm hep. Hoca dedi ki, "Bu, onun sana bağlılığının simgesiydi." Artık hüddam için gerekli ritüeller bitmişti. Yere bir yuvarlak çizip parmağıma bu yüzüğü geçirip şu közlerin üstünde ki toprağımsı şeyi elime aldım ve fatihadan ihdinas sıratal mustakim ayetinin hüddamını almak için sürekli onu tekrarlamam ve ardından diğer elimde tuttuğum kağıtta ki şeyi okuyup tekrarlamam lazımdı. Ama bugün değildi. Muskamı taktım, hocaya teşekkür ettim. İşinin ehliydi gerçektende. Sonra çıktım, eve gittim. Yolda kendimi bir boşlukta hissettim. Bu hissin sebebi artık Kafri'nin olmaması mıydı, yoksa ertesi gün yaşayacaklarımı düşünüp korkmam mıydı... Bilmiyordum ama, kendimi kötü hissediyordum. Başım ağrıyordu, eve gittim ve yattım.
Ertesi gün geldi çattı. O gün her şeyin değişeceği gündü. İyi yönde, veya kötü yönde. Bir suru olay olacaktı. Ben üstümü başımı giyindim çıktım dışarı arkadaşlarla takıldık. Hayat fena değildi, her nedense musallat olmuyorlardı şu sıralar. Akşam başıma ne geleceğini bildikleri için miydi yoksa, bilmiyorum. Sonra eve geçtim, bizimkilerle konuştum, vedalaştım yalovaya gidiyormuş gibi. Onlar da hadi görüşürüz oğlum falan dediler. Ağlamaklı oldum, uzun zamandır böyle olmamıştım. Belki bu geceden sonra, onları bir daha göremeyecektim. Bunu düşünmek bile insanı başlı başına s.tiyor. Aslında sırf onlar için yaşamalıydım. Sadece onlar üzülmesin diye delirmemeliydim. Hayatımda ilk defa böyle bir hırsa büründüm, ama içimde ki korku hırstan çok daha fazlaydı. Sonra bir camiye gidip yatsı namazını kıldım ve ardından arkadaşlarla takıldığımız parkın orada ki virane kulübeye girdim. İçerisi ağır sidik kokuyordu. Yarısından çatlamış bir cam ve bir kaç dandik üzerinde kedi köpek yatmış olduğu belli olan, rengi solmuş kanepe vardı. Yere eğilip yanımda getirdiğim kırmızı pastel boya ile etrafımda bir yuvarlak çizdim. İşte başlıyorduk, geçenkini yarım yamalak hatırlasam da korku vardı içimde. Dünün biraz hatırası canlanınca aklımda, ürperdim. Boynumda ki muskayı çıkarıp kenara koydum ve yuvarlağın içine girdim.

Cinli HikayeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin