3. BÖLÜM

104 11 10
                                    

Her zaman kendim kitap okurken üstte yazan şeyleri atlardım gözüme satırlarca yazılı olan hikâye değildi. Şu birkaç cümle korkuturdu. O yüzden sizi sıkmaya gerek yok aşağıda konuşuruz.

"Mirza seni severse bu dünyada ki en değerli şey gibi hissedersin kendini. Söylemez ama öyle yansıtır ki bunu, kendine sen bile kıyamazsın değil o" teyzem tekrar duygularımı tercüman olurken kafamda dönen tek bir şey vardı bizden olmazdı. 

Hem Rüzgâr abim ben evet diyene kadar ben bir adamı dünyamın merkezi yapana kadar. Kimseyi kabul ettirmezdi. Sidar abim konuşursa kimsenin edecek tek bir kelamı kalmazdı. Beni sevmeyen benim sevmediğim bir adamla olmazdı. 

Peki, sevgi neydi gerçek sevgi abimin Asmin'e hissettikleriyse. Adar'ın arkasına korkakça saklanıp sevgi diye dillendirdiği şeyin aslı neydi. Bu adamın sevgisizliği beni Adar'ın lanetinden bir adım bile uzaklaştıracaksa evetti. Koskoca Mirza Ağa'ya da karşı gelemezdi ya Adar. 

"Sen bunu sabaha kadar düşün istersen bir kızım," diyen teyzeme döndüm. "Babam uygun görürse abimler onay verirse olur," dedim. Ve bir şey söylemelerine müsaade etmeden adeta kaçtım salondan. Kapının yanındaki duvara yaslandım hemen. Demin hayatım adına en büyük kararlardan birini vermiştim sanırım. Kalbim kulaklarımda atıyordu. Derin derin nefesler aldım sakinleşmek için. Buranın bile havası bana az geliyordu. 

Avluya çevirdim adımlarımı. Usulca bıraktım bedenimi çardağa. Dizlerimi toplayıp. Arkama yaslandım. Nasıl evet demiştim. İyi mi yapmıştım kötü mü? Peki, Mirza Ağa bunları duyunca tepkisi ne olacaktı. Kendimi her kötü hissettiğimde ya da heyecanlandığımda yaptığım gibi elimi kalbimin üstüne koydum.

"Pişştt," korkuyla arkamı döndüm. Dikilen Mirza Ağa'yı görmemle hemen açılan bacaklarımı düzeltmek için indirdim. Sakince arkadan dolaşıp karşıma oturdu. "Hayırdır," dedi. Kafamı salladım ne olduğunu anlamak için. "Ne bu hal diyorum," dedi o kadar mı kötüydü ifadem. "Hiç" dedim. Bir yandan da bahçede dolaştırdım gözlerimi. Olası bir yanlış anlaşılmayla uğraşamazdım. 

"Sidar abimi gördün mü ağam," dedim. Sidar abim burada bizi yan yana görürse hoş şeyler yaşardık 'çok hoş'. "İçeride annemlerin yanında" dedi. Hafifçe doğrulunca gidecek sanıp bir an umutlanmıştım. O ise pantolonun ön cebinden sigarasını ve çakmağını çıkardı. Aynı yerine oturup sigarasını yaktı. Derin bir soluk çekip sol dizini yukarı çekti. Elini yavaşça dizine yasladı. 

Sigara hafifçe yanarken usul usul kül oluyordu. Bize benziyordu sanırım. Hayatlarımıza... "Çok içli baktın vereyim yak bir dal," küçük bir tebessümle yüzüme bakıyordu. Kafamı eğdim ilk kez bu kadar dikkatli bakıyordu yüzüme. "Olur" dedim sonra bir cesaret. Biliyordum vermeyeceğini öylesine söylemiştim. Hafifçe çatılmıştı kaşları. "Hadi ya" dedi sonra derin bir soluk aldı sigarasından. "Komik misin sen şimdi " dedi kafasını iki yana sallayarak. "Evet" dedim alaylı bir tınıyla. "Bıcırık" dedi. Bana bıcırık dedi bu adam beni 5 yaşında mı sanıyordu. Gözlerimi devirdim söylediklerine maalesef Mirza Ağa bu bıcırık dediğin kız senin eşin olacak.

 İçimden söylediklerim bile utanmama yeterken onun öğrendiğini düşünmek bile istemiyordum. Kızar mıydı? Ya o istemezse istemez ve olmazsa ben bir daha nasıl yüzlerine bakardım. "Çok dertlisin sevgilin mi terk etti." Dikkatle yüzümü süzüyordu. "Aynen ağam ondan çok moralim bozuk" dedim. Bir anda yüz ifadesi değişti. Sinirlendi sanki. Elinde ki çakmağı fırlatınca. Hafifçe yana kaydım. "Gevşeme hemen çarparım valla," çakmağını alıp tuttum. "Vermeyeceğim Lorin Şanlı'ya çakmak atmak 3 büyük günahtan biridir," dedim çakmağı sallarken. 

Gözlerini kısarak baktı. "Velet" diye homurdandı ağzının içinde. Adamla yıllar sonra ilk defa doğru düzgün konuşuyoruz onda da beni gömüyordu. Yüzümü buruşturup omuz silktim. Çok umurumdaydı sanki. Evet, umurumdaydı var mı? Aklıma gelen şeyle bu sefer benim kaşlarım çatıldı. "Mirza Ağa bu gün kimi öldürmeyi düşünüyordun" dedim. Şimdi katil filen olursa beni Adar'dan kurtaramazdı. Yoksa bana ne canım ne yaparsa yapsın. "Çok konuştun sen bu gün hadi içeri abinler görür gereksizce saçmalarlar. Hadi içeri bakma naş," kaşlarımı çatarak kalktım yerimden öküz benim bahçemden beni kovmuştu. 

Lal VaveylaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin