0.6 : Sorgulama

725 64 61
                                    

Taehyung uyandığında kendisine ne olduğunu ya da etrafındaki odayı hatırlamıyordu. Bayıldığı odanın kesinlikle kokmadığı şekilde tarçın ve misk kokularının ilginç bir karışımı kokuyordu. Gözlerini ovaladı, baş ağrısı yüzünden inlemesini tutmaya çalıştı.

"Mmmm... Jungkook..." Taehyung inledi ve gözleri yavaşça yanında oturan Jungkook'a odaklandı.

"Hey, Taehyung. Daha iyi misin?" sordu, sesi biraz soğuktu ve her zamanki rahatlatıcı tınısı yoktu. Sebebi, Jungkook'un yanına yüzünde bir gülümsemeyle geldi.

"Hey, Taehyung. Ben Yoongi. Bayıldın. İyi hissediyor musun?" sorguladı ve Taehyung dirsekleri üstünde doğruldu, ne olduğunu hatırlamaya çalıştığında hafifçe başının döndüğünü hissetti.

"Birileri... birileri benim odama geldi mi, Jungkook?" Taehyung sordu ve Jungkook başını salladı. Panik onu yavaşça ele geçirirken Taehyung boğuluyormuş gibi hissediyordu, "O... o çocuklar oradalardı... Bay Kim şey yaptığı zaman... şey olduğunda..."

"Yoongi, bizi bir dakika yalnız bırakabilir misin..?" Jungkook sordu ve Yoongi başını salladı, odadan çıkarken Jungkook'a meraklı bir bakış attı, "Konuş benimle, Taehyung...seni kabuslar gördürüp bayılmana sebep olacak kadar korkutacak ne oldu..?"

"O... o annemi vurdu," Taehyung sessizce hıçkırdı, hıçkırıkları arka arkaya geliyordu ve ağzını sıkıca kapatarak kırık sesini bastırdı. Kendisine ağlamayacağına dair söz vermişti, ama korkusu onu ele geçiriyordu. Birilerine söylemek zorundaydı, "Bay Kim... annemi vurdu... ve bu çocuklar... onlar beni tutan dört kişiden ikisiydiler— şey olduğunda beni kaçırmalarına yardım eden... siktir!" Taehyung yumruklarını sertçe sıkarken lanet etti, gözyaşları yanaklarından aşağı akıyordu. Jungkook eğilip Taehyung'u bir kucaklaşmanın içine çekti, Bay Kim'in ne söylediğini veya kimin göreceğini umursamadı. Bu çocuk şu an hayal bile edilemeyecek bir acı çekiyordu. Taehyung, kafası kucağında uyuyakalıncaya dek Jungkook'un göğsünde ağladı. Yumrukları Jungkook'un göğsüne tutunuyordu, umutsuzca onu yalnız bırakmayacağını ümit ediyordu. Jungkook başını eğip Taehyung'a baktı, Yoongi'nin tekrar odaya geldiğini duyduğunda iç geçirdi.

"Biliyorum... Çuvalladım," Jungkook yavaşça ve sessizce başladı ve Yoongi iç geçirdi.

"Evet... evet öyle yaptın," mırıldandı, yatağın yanındaki koltuğa oturdu. "İzlerini gördüm, Jungkook, senin... Taehyung'la birlikte olduğunu biliyordum, ama asıl anlamadığım şey, neden? Neden ufak bir eğlence için hayatını riske atasın?" sordu, yüzünde ciddi bir maske vardı.

"Bilmiyorum," Jungkook fısıldadı, eli kendisinden izinsiz, Taehyung'un saçlarını yüzünden çekti, "Onunla ilgili bir şey... Çok kırgın gözüktü... çok yalnız... Bunun nasıl hissettirdiğini biliyorum, Yoongi... antrenman için gittiğin zaman, ben yalnızdım," iç geçirdiğinde Jungkook başını kaldırıp ağabeyine baktı.

"Seni bu konuda koruyacağım. Bunu biliyorsun, ama ona güvenebilir misin ki?" Yoongi sordu ve Jungkook'un kaşları çatıldı.

"Neyden bahsediyorsun, hyung?"

"Taehyung'un, babası için çalışmadığına güvenebilir misin?" Jungkook gerilmeden önce Yoongi yanıtladı, onun varsayımı yüzünden omuzları kaskatı kesilmişti.

"Hayır. Hayır imkânı yok. Babası onu kaçırıp buraya hapsetmeden önce annesini öldürdü. Neden babası için çalışsın?"

"Yani, o böyle söylüyor... sen bunun doğru olup olmadığını bi—"

"Onu ağlarken görmedin, hyung," Jungkook lafını kesti ve iç çekti.

"Bak, seninle kavga etmeye çalışmıyorum. Sadece burada hata yapmadığından emin olmak istiyorum. Eğer Taehyung babası için çalışıyorsa bu hayatına mal olur. Bunu biliyorsun..."

the mafia's son; taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin