Jungkook Taehyung'u Bay Kim'in çalışma odasına götürdü, yüzü patronunun yanında her zaman taktığı buz gibi maskeye dönüşmüştü. Taehyung'un ise omuzları korku ve öfkeyle kaskatı kesilmişti. Annesini vurduktan sonra babasıyla ilk kez yüz yüze geliyordu. O görüntü -annesinin sesi- sonsuza dek beynine kazınacaktı. Taehyung çalışma odasının ortasında durmuş, elinde kalemiyle süslü yazı masasında oturan babasına bakıyordu.
"Gidebilirsin Jungkook," dedi Bay Kim, Taehyung'un irkilmesine neden olan sesiyle. Soğuk, küçümseyici ve kesinlikle öfke doluydu. Jungkook Taehyung'u bu adamla yalnız bırakmak istemiyordu ama başka seçeneği de yoktu. Taehyung'a sırtını dönüp odadan çıkmadan önce başını eğdi, göğsü endişe, kaygı ve korkuyla acı verici bir şekilde gerilmişti. Saf, akıl almaz bir korku.
Bay Kim, "Otur, Taehyung," dediğinde Taehyung tereddütle söyleneni yaptı, elleri süslü sandalyenin kol dayanaklarına yapışmıştı, "Nasıl, yerleşebildin mi eve?" diye sordu Bay Kim ve Taehyung'un aklına ilk gelen şey Jungkook oldu: dokunuşu, gülümsemesi, onu baştan çıkarırken gözlerindeki baskın parıltı. Jungkook'la ilgili her şey aklını meşgul etse de o bu düşünceleri kovalamıştı. Şimdi hayal kurmanın sırası değildi. Hele ki babası ona bakarken.
"İyi," dedi Taehyung derin sesi soğuk ve kesik bir şekilde, elleri kucağında sıkıca kenetlenmişti. Bay Kim sandalyesinde arkasına yaslanmış, sert gözleriyle Taehyung'un hareketlerini inceliyordu.
"Bana kaçmaya çalıştığın söylendi."
"Bir ya da iki kez,"
Bay Kim, "Çok uzağa gidemezdin," dediğinde Taehyung çenesini sıktı, bütün kasları hayal kırıklığıyla titremeye başlamıştı.
"Bunun farkındayım baba. Adamlarını iyi eğitiyorsun," diye homurdanan Taehyung, Bay Kim'in dudaklarında çarpık bir gülümsemeye neden olmuştu.
"Demek fark ettin."
"Jeon Jungkook'u ringe gönderdiğinde, antrenman sahasında, ona yardım ettim," diye mırıldanan Taehyung, babasının yüzündeki ifadeye ve dudaklarının küçümsemeyle büzülüşüne dikkat kesildi. Babası Jungkook'tan gerçekten hoşlanmıyordu ve Tae bunun nedenini öğrenmeye kararlıydı.
Bay Kim düşünceli bir şekilde "Evet, orada olduğunu söylediler... Jungkook ile çalışmak nasıldı?" diye sordu.
"Klasik bir gardiyan/tutuklu durumu gibi sanırım," diye bir yalan söyledi Taehyung. İlişkilerindeki hiçbir şey normal değildi ama babası bunu bilseydi Taehyung'u Jungkook'a karşı kullanırdı.
"Şimdiye kadar yerleşmiş olmanı umuyordum. Kaçmaya çalışmanı deği-"
"Annemi gözümün önünde öldürdün ve sonra beni kaçırdın," dedi Taehyung tükürürcesine, "ve benim isteyerek kalacağımı mı sandın?"
Bay Kim, Taehyung'un çenesinin sıkıca kenetlenmesine neden olacak şekilde, "Bu konuda başka seçeneğin yok ve burada kalmayı hak etmenin zamanı geldi," diye homurdandı.
"Ben katil değilim-"
"Bunun gayet farkındayım. Sen zayıfsın, Taehyung. Bunda şaşılacak bir şey yok. İşimi geliştirmek için seni evlendirmeyi umuyordum."
"Bunun olabileceğini tahmin etmiştim..." Taehyung'un mırıldanarak söylediği şey Bay Kim'in kaşlarının kalkmasına neden olmuştu.
"Sen aptal değilsin. Üniversite puanların bunu kanıtlıyor. Sadece evlilikle ilgili iki sorun var," dedi Bay Kim soğuk bir ifadeyle ve Taehyung devam etmesi için ona baktı, "Bana ihanet etmeyeceğine güvenmiyorum ve flört geçmişin çok ilginç," Taehyung'un vücudu duyduklarıyla kaskatı kesilmişti, bir an için babasının Jungkook'u çoktan bildiğini düşünürken nefesi boğazında düğümlendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the mafia's son; taekook
Contokim taehyung aniden babasının gangsterler, uyuşturucular, şiddet ve cinayetle dolu dünyasına sürüklenir; tek kurtuluş yolu ise zekâsı ile onu koruması için görevlendirilmiş, çok yakışıklı -çok baştan çıkarıcı- bir gangsterdir: jeon jungkook. the o...