amoleur

40, je ne l'ai pas manqué

jjungkook:
chaeyoung?

rosialle:
efendim

jjungkook:
lafı dolandırmayacağım, ne konuştunuz?

rosialle:
merak mı ediyorsun

jjungkook:
evet, hemde çok

rosialle:
uzun uzun konuşmak istediğini söyledi

jjungkook:
sen de kabul ettin?

rosialle:
sence?

jjungkook:
ettin, en azından konuşmaya hakkınızın olduğunu düşünmüş olabilirsin.

rosialle:
gerçekten böyle mi düşündün jungkook

jjungkook:
konuşmak kötü bir şey değil, bilmiyorum kafam çok karışık

rosialle:
kabul etmedim

jjungkook:
konuşmadınız mı yani? hiç mi?

rosialle:
hiç konuşmadık

jjungkook:
rahatladım.

rosialle:
endişe etmeni gerektirecek bir şey yoktu

ne düşünüyordun ki?

jjungkook:
yarım kalmıştınız, belki onu görünce yeniden bir şeyler hissederdin

rosialle:
ne? sen ciddi misin?

jjungkook:
zaten bizde ayrı gibiydik, neden olmasın? seni benden daha mutlu ederdi muhtemelen

rosialle:
saçmalama artık jungkook, düşüncelerim senin söylediklerinin tam tersi

jjungkook:
neden dönmüş ki o hem? tam da sırası

rosialle:
bilmiyorum, artık ilgilenmiyorum da

jjungkook:
onu görünce ne hissettin?

rosialle:
bilmiyorum garip bir histi ama şaşkındım

jjungkook:
özlemiş misin onu?

rosialle:
özlemiş olmalı mıyım onu?

jjungkook:
belki zamanında çok güzel anılar biriktirmişsinizdir.

rosialle:
özlemedim

jjungkook:
emin misin? azıcık bile mi? ben seni bir gün görmeyince bile özlüyorum mesela

rosialle:
taehyung'u azıcık bile özlemedim

jjungkook:
beni?

rosialle:
daha bugün görüşmedik mi

jjungkook:
görüştük mü sence? tanrı aşkına yüzüme sadece beş saniye bakmışsındır.

rosialle:
neden acaba?

her neyse...

jjungkook:
seni sıkıyormuşum gibi hissettim, uzatmayacağım

rosialle:
beni sıkmıyorsun jungkook ama tamam, anlatma