44, fin heureuse

5.1K 428 182
                                    

Chaeyoung;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Chaeyoung;

Salonda dolanan gözlerim buraya ilk defa gelmişim gibi merakla etrafı izlerken Jungkook içecek bir şeyler getirme bahanesiyle ortadan kaybolmuştu.

Sessizdi. Sakindi. Bu evin eski halini biliyormuş gibi hissediyordum sanki. O küçük çocuğun bütün dertlerini dinlemişti bu duvarlar ve artık hepsi huzura kavuşmuş gibiydi.

Bitmişti. O kurtulmuştu.

Gülümsedim kendi kendime. Tam da o esnada Jungkook içeri girmişti. "Neye gülüyorsun?"

Toparlandım. Ayağa kalkıp elindekilerden birini ona kolaylık olsun diye almaya yeltenecekken o benden hızlı davranarak onları salonun ortasındaki cam sehpaya bırakmıştı.

"Hiç... Gelirken film getirme dedin ama şimdi ne yapacağız onu düşünüyordum."

"Geçen sefer filmimiz vardı da ne olmuştu sanki? İzleyemedik bile."

Duyduğum cümlelerle birlikte gözlerim irileşti. Yanaklarım toplanan kanla ısınırken hiç çekinmeden bana o anı hatırlatması beni olduğum yerde terletmişti.

"Sıcak mı oldu burası?"

Üzerimdeki kot ceketi omuzlarımdan geriye doğru çekip çıkarırken gülüyordu.

"İç istersen biraz serinlersin."

Gözlerimi devirdim. Ceketimi koltuğa bırakırken ikimizde oturmuştuk.

Ne tuhaftı böyle durmak... Senenin başındayken onu uzaktan izlediğim günleri hatırlıyordum. Neden yazmak için bu kadar gecikmiştim ki?

Herkesi reddeden adam bana gelince bambaşka birine dönüşmüştü. Bunu bilmek bile beni mutlu ediyordu. Bana özel diyordum kendi kendime. Sadece bana özel.

"Ciddiyim böyle birbirimizi izlemek de iyi fikir ama bence internetten bir film bulmalıyım."

Ceketim gibi kenara bıraktığım çantama uzandığımda elimi yakaladı. Parmakları yavaşça parmaklarımın arasına girerken nefesimi tutmuş ellerimizi izliyordum. Ama o benim kadar boş durmuyordu. Diğer eli bir yılan gibi usul usul belime sarılırken olan olmuştu. Kendimi bir anda onun kucağında bulmuştum.

Gözlerimi kırpıştırarak gözlerine bakmaya devam ederken öylece ellerimize bakıyordu.

"Bırakmayacağım." dedi fısıldayarak. "Ellerini asla bırakmayacağım."

Gözleri yüzüme çıktı. Yaslandığı koltuktan doğrulup yüzlerimizi hizaladığında derin bir iç çekmiştim.
Bir nefes uzağımdaydı. Kokusu, dudakları, ruhu...

Yüzünü ellerimin arasına aldım. Parmaklarım elmacık kemiklerinde dolanırken gözlerini huzurlu bir ifadeyle kapatmıştı.

"O kadar güzelsin ki sana bakarken mutluluktan ağlayacak gibi oluyorum Chaeyoung."

Gözleri aralanmıştı.
Hızlı bir hamleyle bedenimi zorlanmadan koltuğa yatırdığında şaşırmıştım. Bunu beklemiyordum.
Üzerimdeydi. Bacaklarımı aralamış araya sızarken eli dağılan saçlarımda geziniyordu.

Yüzüme doğru eğildi. Histerik bir gülüş kaçtı dudaklarından. Burnunu şakağıma yaslamış derin bir nefes almıştı. "Kokun..."

Dudaklarıma kaydı ardından. Minik bir öpücük bırakıp gerilerken başımı kaldırmış yeniden ona uzanmıştım, mahrum kalmak istemezmiş gibi. "Dudakların..."

Gözlerimin içine bakıyordu şimdi. Gözleri koyulaşmış beklentiyle yüzümü süzerken "Kalbin... Her şeyin o kadar güzel ki."

Dudaklarını alnıma bastırdı. "Vazgeçemiyorum. Birinden bile."

"Jungkook..." Ne diyeceğimi bilemiyordum. Ondan bunları duymayı beklemiyordum. Hislerini biliyordum onu artık tanıyordum, kendini kolayca yansıtabilen biri değildi ama şimdi... Bunlar çok güzel laflardı.

"Sadece bunu desen yeter bana. Adımı ansan, her an her yerde."

Dudaklarıma kapanmadan önce son dedikleri bunlar olmuştu. Kelimelerinin sihrinden kurtulamadan dudaklarının sihrine kapılmıştım.

Dediklerine karşılık tek kelime edemediğim için kendimi kötü hissediyordum ama o sanki zaten bunu bekliyormuş gibiydi. Beni şaşırtacağının farkındaydı.

Belime inen parmakları beni yine kaldırıp kucağına alırken bu sefer ayakta olduğumuzu hissetmem epey vaktimi almıştı. Dudakları dudaklarımdan aşağı kaymış boynumda dolanırken ona sımsıkı sarılmıştım.

Üst kata çıkan basamakları tırmanırken içim kıpır kıpırdı. Beni yere bırakıp odasının kapısını açması ve birlikte içeriye girmemiz... Hepsi çok hızlı olmuştu. En sonunda kendimi yatağında bulduğumda üzerimde doğrulmuş tişörtünü çıkarıyordu.

Aldığım nefeslerin arasından kalbini bana veren adamı seyrederken çok geçmeden onun da gözleri beni buldu.

"Hayatımda ilk defa birini o anlamda istediğimi hissediyorum Chaeyoung. İlk defa... Ve kafayı yemek üzereyim, buna sebep olan sensin."

Ellerini iki yanıma yerleştirmiş yüzüme eğilirken dudakları önce saçlarımın üzerine kondu.
Sonra yavaşça eğildi. Alt dudağımı dişlediğimi o an fark etmiştim. Parmakları araya girmiş dudağımı kurtarırken parmaklarının yerini saniyeler içinde dudakları aldı. Dişlediğim yerleri şefkatle öptü.

Ellerim çıplak göğsüne yerleşirken kalp atışını zorlanmadan hissedebiliyordum. Gülümsedim yine kendi kendime. Ben artık ona sahiptim. Onun kalbi bendeydi.

Bu mutlu son değil de neydi ki?..
















amoleur Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin