5. Bölüm

46 7 2
                                    

Hikaye kapağı için @PercyAlways 'a çok teşekkür ediyorum :)

Multimedia: Özgür

************

    Bu düşüncelerle bahçede koşturmaya devam ederken, bahçe duvarının hemen önündeki çam ağacının arkasından bir hışırtı duydum. Kübra'nın oraya saklanmış olabileceği aklıma geldi. Sessizce ilerliyordum ki arkamdan bir kahkaha sesi duydum. Bu Kübra'ydı. Arkamı döndüğümde evin duvarının ordan kafasını çıkarmış, dil çıkarıyordu. Bir an afalladım. Elimdeki hortumu bırakıp ağaca doğru yürüdüm ama hiçbir şey yoktu. Kedi olabileceğini düşünerek kafamı salladım. Bu ikinci oluyordu. Sakince bir nefes alarak kalp atışlarımın düzene girmesini bekledim. Yorulmuştum. Kübra bana doğru geldiğinde hala sırıtıyordu. Gözlerinden bir parıltı geçti. Ne düşündüğünü anlamak için gözlerimi kıstım. -HAYIRRR! Aptal kafam!- *Evet, bildiniz 10 puan* Kübra elindeki hortumu bana doğru sallıyordu. Bu sefer kaçma sırası bendeydi ve ben gerçekten yorulmuştum. Kaçmaya yeltendim ama anında hortumu üzerime doğru tutunca kendimi yere attım ve teslim oldum. Kahkaha attı "Derin Hanım'a mağlubiyet hiç yakışmıyor, ncık ncık ncık." diyerek yanıma uzandı. Islak çimlere uzanmak ne kadar doğru orası meçhul ama huzur verdiği bir gerçekti. Yorgunluktan geberdiğim için sessizce gökyüzünü seyrediyordum. Kübra kafasını doğrulttu ve elini yanağına koyarak dirseğini çimlere dayadı. Yan dönmüş, masmavi olan gözlerini yüzüme dikmiş beni inceliyordu. Kaşlarımı çattım ve hınzırca gülerek konuştum.

"Hayırdır? Ne öyle tip tip bakıyorsun? Hayır yani seni tanımasam ilgi alanının farklı yönlere kaydığını düşüneceğim." Söylediğim şeyden sonra gözlerini kocaman açarak, şok olmuş bir ifadeyle kafasını salladı.

"Seni aptal! Sadece birşey düşünüyordum ikimizle ilgili. Pis pis yönlere çekiyorsun konuyu." dedi burnunu kırıştırarak. Bir kahkaha attım.

"Al işte. Sende elime fırsat veriyorsun. İkimizle ilgiliymiş." diyerek onu taklit ettim. Gözlerini devirerek geri yere yaslandı.

"Of Derin. Senin "ciddi olamama" huyundan nefret ediyorum. Her lafın altından bir fesatlık, hınzırlık."

"Tamam tamam, söyle hadi ne düşünüyordun?"

"Acaba yıllar sonra evli, mutlu, çocuklu olup yine birlikte olacak mıyız?" Düşündüm. Kendimi birine bağlıyken hayal edemiyordum. Kafeste gibi. Tabii ki yıllar sonra yine arkadaşımla olmak isterdim ama evlilik kısmı saçmaydı. Bir kere evlenmek için sevmek, aşk gerekirdi. Ne yazık ki; boş şeylere harcayacak zamanım yoktu.

"Eee? Cevap vermedin." Bu sefer ben dirseğimin üzerine doğruldum. Yüzüne dikkatle bakarak cevap verdim.

"Yıllar sonra birlikte oluruz tabii ki ama evlilik kısmı imkansız. Ben kendimi biriyle sevgiliyken bile hayal edemiyorum. Evlenmek mi? Yok artık."

"Hah. Sen ne anlarsın ki zaten. Kızım aşk bu aşk. Öyle senin gibi basit beyinliler anlayamaz." dedi göz kırparak. Güldüm bu tepkisine.

"O zaman basit beyinli olduğum için gurur duyuyorum kendimle. Çünkü aşk bildiğin aptallık. Zaman kaybı. Birine ömrünü harcıyorsun, sonra eline geçen koca bir hiç."

"Karşılıklı olursa neden koca bir hiç olsun ki? Bence aşk dünyanın en güzel şeyi. Bulutların üstünde hissettiriyor insana."

"Senin gibi şıpsevdi mi söylüyor bunu? Güldürdün."

"En azından birilerinden hoşlanıyorum, ilgi duyuyorum. Ya sen!? Resmen oyuncak gibi kullanıp atıyorsun."

"Al işte. En büyük örneği bu. Onların beni sevmesi benim için birşey ifade etmiyor. Ama hala ısrarla peşimdeler. Sence bu aptallık değil de nedir?"

Biraz Daha Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin