7. Bölüm

29 4 5
                                    


Korkuyla gözlerimi kapattım ve içimden 5' e kadar saydıktan sonra tekrar açtım. Ama ağzımı sımsıkı kapatan eli sağolsun 5 saniye boyunca bunun bir hayal olduğunu görmemi engelliyordu. Üstelik dikiz aynamdan pişkince sırıtan bir Kaan görmek hiçte yardımcı olmuyordu onsuz hayallerime. Ne yapacağımı bilemez bir halde kolunu tuttum ve tüm gücümle ağzımı kapatan elini çekmeye çalıştım. Tabii ki de bir işe yaramadı.

"Şşt. Sakin ol hayatım. Endişelenecek bir durum yok."

"Mmm-hhımm." Eliyle ağzımı kapattığı için dediklerim anlaşılmıyordu.

"Şimdi ağzını açacağım ve sende hiç sesini çıkarmayacaksın, anlaşıldı mı?" Salak bu çocuk ya. Arabanın içinde bağırsam sanki kim duyacak. Yemin ediyorum gerizekalı. Ben nasıl çıktım bu çocukla.

"Ses çıkarmadığına göre bu 'tamam aşkım' demek heralde. Açıyorum ağzını." Elini çektiğinde derin bir nefes aldım. Bir şekilde bu manyaktan kurtulmalıydım. Hem panik yapıp hem araba kullanmak ne zordu.

"Bak Kaan. Buna adam kaçırmak derler, gel şöyle bir yerde uslu uslu konuşalım, anlaşalım." Birden boğazıma sarıldı. Elleriyle sımsıkı kavradı boynumu ve tehdit edercesine konuştu.

"Olmaz. Benim tarif edeceğim yere gideceğiz. Gerçi biraz erken oldu ama gelecekteki evimizi göreceksin."

"Gelecekteki derken? Hangi gelecekteki? Kusura bakma ama hiç bir gelecekte bizim birlikte olma şansımız yok." Böyle dediğim anda boğazımı iyice sıkmaya başladı.

"Bir daha böyle şeyler dediğini duymayacağım. Sen sadece benimsin. Seni çok seviyorum anlamıyor musun?" Kesik kesik nefes alarak gözlerimi yumdum. Derin bir nefes aldım alabildiğimce ve gözlerimi açarak arabayı hızlandırdım.

"Bak Kaan. Boğazımı sıkarsan nefes alamam, ölmemi mi istiyorsun!?" Bir nefeste konuşmaya çalıştığım için boğazım yanmaya, gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Elleri gevşedi ve hala boğazımı tutmaya devam ediyordu. En ufak birşey de tekrar sıkmak için. Allah'ım bu çocuk cidden beni öldürecekti!

"Tamam, ama sende bir daha öyle deme. Kalbim acıyor. Seni çok, çok seviyorum ben." Gözlerimi devirdim. Bok vardı sevmekte, al işte almıştım başa belayı. Birine aşık olmak bu hale getiriyorsa, cidden kalsın ben böyle çok mutluyum! Tabi aşık olunan kişi ben olunca böyle olması normal, neyse.

"Tamam, demeyeceğim. Şimdi söyle nereye gidiyoruz."

"İlerideki yoldan sağa dön. Ondan sonra söyleyeceğim."

Hızlıca düşünmeye başladım. Böyle zamanlarda da beynim hiç çalışmazdı ki. Allah'ım ya resmen bok yoluna gidecektim. Aptal bir aşık yüzünden hemde! Çevreyi gözlerimle taradım. Az ilerde döneceğim kavşağa gelmeden önce bir tümsek vardı yolun kenarında. Olmadı arabayı onun üzerine sürer, kaza yapardım. Benim emniyet kemerim takılı olduğu için, bu manyak zarar görür ve bende kurtulurdum. O sırada telefonum çalmaya başladı. Ben daha bakamadan, Kaan uzanıp telefonu aldı ve yere atıp üstüne bastı! Ay, resmen telefonumun ekranını kırdı hayvan! Kimin aradığını da görememişim zaten!! İçimden sabır dileyerek, sakince nefes aldım. Hala boğazım acıyordu.

"Bak Kaan. Bu böyle olmaz. Sana seninle geleceğim dedim zaten, niye kırdın telefonumu."

"Çünkü benden başka kimseyle görüşmeni istemiyorum. Aramıza girmeye çalışıyorlar, bizi ayıracaklar." Birden tepem attı.

"Eee. Yeter ama salak mısın nesin? Kim bizi niye ayırsın. Unuttun mu? Biz zaten ayrıyız!" Bağırmamla şakağımda soğuk metali hissetmem bir oldu. Korkuyla aynaya baktım. Aman Allah'ım! Bu-bbu bir silahtı! Bu manyak heriften hemen kurtulmam gerekiyordu. Tümseğe iyice yaklaşmıştık, ya bu manyağın elinde ölecektim, ya da kendimi riske atacaktım. Birden direksiyonu sağa kırarak tümseğe çıktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 31, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Biraz Daha Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin