Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba,multimedia Eva.umarım beğenirsiniz :) Bölüm şarkısı;
Bear's Den- Sophie
Sesinin tınısı tüylerimi diken diken etmişti. Neden böyle davrandığını düşünmem gerekiyordu ama yine yeşillerinde buldum kendimi. Kendime gelmem gerektiğini zar zor anladığımda hızla geri çekildim.
-Ne demek istiyorsun ? Diye fısıldadım.
Gülümsedi.Kötü bir gülümseme.Fark etmeden tekrar yaklaşmıştı.Yada fark etmiştim.Elleri hala belimdeydi.
Cevap vermedi.Cevap bekler bir şekilde yüzüne bakıyordum.Sustu.
-Ne demeye getiriyorsun ?
Dikkatle yüzüme bakıp yine gülümsedi,rahatsız edici. Ellerini çekti.
Şarkının son saniyeleri olduğunu fark ettiğimde o çoktan koltukta yerini almıştı. Şu yaşadığım son beş on dakikadan hiçbir şey anlayamamıştım. Kendimi bir büyünün etkisindeymişim gibi hissediyorum. Gidip Alexis'in yanına geçtim. Diğerleri ayaklandığında gecenin sonu nihayet gelmişti. Kafamda bastırmaya çalıştığım bir sürü düşünce vardı. Erteliyordum, yastığa başımı koyana kadar beynimi meşgul etmesem iyi olur. Başımın ağrımaya başladığını hissettim.
Bethany büyükbabama yeniden iyi dilekler diledikten sonra bana sarıldı. Bir şeyler söylediğinde onu pek dinlediğimden emin değildim.Gülümsemeyi tercih ettim. Morlon'ın olduğu tarafa dönmeden,büyükbabamlara iyi geceler dileyip Alexis'in bileğinden tuttum ve odamıza doğru yürüdüm.
Anlamazca bana baktı odaya girdiğimizde.
-Dans nasıldı güzelim ? Sırıtıyordu
-Dalga geçmeyi kes, çok değişik bir çocuk,bütün gece susup dansta şarkıya eşlik etti,sanki bilerek o sözleri söylemiş gibi.
-Güzel giriş yapmış,havalı çocuk.Ve kasları var,ve...
Hala sırıtırken yastığı yüzüne geçirdim. Kahkaha attı ve aynı anda kendi yastığını da bana attı. Gülüştük. Sanırım Alexis yanımda olup bütün gece fısıldamalarıyla beni iyi hissettirmeye uğraşmasa şu an bulunduğum bu ortamda asla gülemezdim. Gidip üstlerimizi değiştik.Alexis yine her zamanki kırmızı geceliklerinden birini giyerken ona dönüp
-Seni ateşli kız,biraz daha ortama ayak uydursan ve seksi olmayan bir şeyler giysen nasıl olur ?
-Ortama ayak uydurması gereken sensin tavşancık :D
Göz devirdim. Güya tavşanlı pijamamla dalga geçiyordu.Bir kendime bir ona baktığımda yeniden göz devirdim.
-Gece gece bu kadar güzel olma,beni aldatmaya felan mı heveslisin ? :D
-Sevdim bu fikri :P deyip dil çıkardı.
Yatağa kendimi attığımda yorgun olduğumu hissettim.Fiziksel olarak değil de daha çok ruhsal açıdan yorulmuştum. Dünü ve bu günü düşündüğümde sanki ölüyormuşum da hayatım film şeridi şeklinde gözümün önünden geçiyor gibiydi. Huzursuzdum, annemi bırakıp gelmiştim buraya kadar. Onca yıldır hiç bir yere gitmeyi kabul etmeyip en sonunda zor da olsa buraya tamam demiştim. Nedense fazla direnmemiştim (!). Sanki bu defa iyi bir sayfa açılacakmış gibi (!)Los Angeles'ı benim için kötü günlere çeviren o yangın hiç sönmemişti. Babam her zaman psikolojik yardımlar almamı sağlamış ama ben içimde hiçbir şeyi düzeltemediğimden, doktorların bir yardımı dokunamamıştı.
Bu günü tekrar kafamda canlandırdığımda onların gözlerindeki o sevgi ve özlemi aradım. Pişmanlığı. Oradaydı işte,gözlerindeki garip ışıltı hem benden çekiniyor hemde sarılmak istiyordu. Kalbime ulaştıklarını hissediyordum sanki.