EKSİK PARÇA

53 21 42
                                    

Anne şefkatini yaşamadan büyür mü insan?

Koynundaki sıcaklığa sığınmadan, kalpteki sevgiyi tatmadan, kulaklarına sesini misafir etmeden, gözlerine yüzünün resmini çizmeden, teninde elinin sıcaklığını hissetmeden....

Büyür insan.

Bunların hiçbirini yaşamadan büyür. Fakat eksik büyür.

Etrafında onu çok seven milyarlarca insan olsa neye yarardı ki! Bir annenin yerini tutabilir miydi?

Bir çocuk şefkate hep muhtaçtır. Azad gibi...

Abisini tek kıskandığı konu bu olmuştu. O kısa bir süreliğine de olsa eksik olan yanını az da olsa doyurdu. Annesiyle güldü, eğlendi, ağladı, belki yeri geldiğinde sabaha kadar dertlestiler. Sonra göz kapaklarını zorlayan uykuya dayanamayıp uyudular. Abisini bu yüzden kıskansa bile bazen iyiykileri de vardı.

En azından abisi anne şefkatini yaşamıştı. Ilgi görmüştü. Annesinden ona kalan tek parçası...

Iki kardeş biribirlerine sahip çıkarak bu zamana kadar büyüdüler. Zor ve eksik olsada büyüdüler.

Azad, annesinin hayalini gerçekleştirmek için okur iken abisi babasının zoruyla da olsa istanbul'da şirket kurdu. Onlardan uzak yaşamak iki kardeşin istediği tek şeydi.

Üvey annesi, ona zorlu zaman geçirmesine neden olsa da abisine tam tersine davrandı. Oğlu gibi.
Çünkü abisi sakin bir çocuktu. O ise yaramaz. Büyüyünce karakterleri değişti. Abisi zamanla sabırsız ve sinirli bir insana dönüşür iken o daha ılıman birine dönüştü. Aralarında karakter ve görünüş bakımından zıt olsalar dahi etle tırnak oldular.

Şimdi; ailesi dediği insanlar şanlıurfa da, abisi Istanbulda, o ise Van'daydı.

Birbirlerine çok uzak olsalar bile günümüz koşullarında yan yana istedikleri zaman gelebiliyorlardı.

Et tırnaktan ayrıla bilir mı?

Azad gözlerini açmaya çalıştı. Bir iki deneme sonucunda gözleri tamamen açıldı. Dünkü Karanlığın yerini aydınlık almıştı.

Ruhen hala kendine gelmemiş olsa da gözleri çevresini taradı. Kimseler ortada yoktu. Dün dağınık olan ev toplanmıştı.

Uzandığı gri koltukta hafif kıpırdadı.
Üstündeki yorgan hareket etmesini kısıtlıyor üstüne ağırlık yapıyordu.

Uyuyarak topladığı güçle üstündeki yorganı yavaş bir şekilde bir kenara bırakarak doğruldu. O an üstündeki tişörtün terden dolayı islandigini fark etti.

Düne oranla güç toplamıştı. Kuruyan boğazı hala yutkunduğu zaman zorluk çıkarsa da içtiği çorba iyi gelmişti.

Gözler önündeki  ağaçtan oymalı büyük sephanın üzerindeki kitaba ilişti. Kitabi uzanarak elline aldı. Sarı kapaklı yabancı bir yazarın eseriydi. Üstündeki yazıyı okudu.
"Eczacının Kızı"

Kitabın kapağını çevirdi. Ilk sayfada mavi tükenmez kalem ile güzel bir el yazısı yardımıyla Cemal Süreya'ya ait beş dizelik bir şiir  yazılmıştı.

"Ne çıkar yanımda olmasan!
Kalbim senden ibaret değil mi?
Uzaktan sevmek zor demişsin
E

tme sevdam
Görmeden sevmek ibadet değil mi?

CEMAL SÜREYA

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin