Ertesi gün yine bir set sabahı yola çıkmıştım. Bugün için aklımda planlar vardı. Sanırım artık bu saçmalığı bitirecektim. Sete vardığımda Namjoon da oradaydı.
"Selam" dedim zoraki gülerken.
"Selam Jisoo, hoş geldin. Çekimler az sonra başlar herhalde. Seninle 1 sahnemiz var" dedi.
Tamam anlamında kafamı salladım ve masaya oturdum.
Yönetmen "Namjoon ve Jisoo, sizin sahneyi çekeceğiz, gelin!" diye bağırdı. Bağırmadan konuşamıyordu resmen.
Sahne tartışma sonrası sarılma sahnesiydi.
Tartışma sahnesini hissederek oynamıştım. Bütün hıncımı Namjoondan çıkartmıştım. Ama bir şey vardı. Sonunda o bana sarılacaktı.
Bütün kameralar etrafımızda dolanıyordu. Hiçbir şey umurumda değildi. Namjoonun gözlerinin içine baktım. Tüm dünya durdu. Yaşam, dünya. Daha sonra beni kendine çekerek sarıldı.
Sadece gözlerimi kapattım. Birkaç saniye bunun tadını çıkarttım. Yönetmen "Tamamdır çektik" dedi. Namjoonun kollarından ayrılınca koşarak tuvalete gittim. Birkaç dakika aynayla bakıştıktan sonra yüzüme su çarptım. Daha sonra aklıma bir fikir geldi.
Kafamdan çıkarttığım tel tokanın sivri ucunu elime hızlı bir şekilde sürttüm. Kanadı. Daha sonra setin oradaki masaya gittim. Avucumu sıkıyordum.
Namjoon masadaydı. Sadece o orada oturuyordu. Tek elimle çantamı açıp yara bandını almaya çalışıyordum. Alamayınca iki elimi de kullandım. O sırada namjoon arkasını dönünce elimi gördü. Telaşlı surat ifadesiyle oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi.
"Jisoo naptın? ne oldu? iyi misin?"
"Önemli bir şey değil" dedikten sonra yarabandını aldıktan sonra tuvalete doğru koştum. Namjoonun peşimden geleceğini biliyordum. Kızlar tuvaletine girmemle onun da benimle gelmesi bir oldu.
"Namjoon ne yapıyorsun? Kızlar tuvaleti burası"
"Senden daha mı önemli Jisoo, izin ver de ben takayım yarabandını."
"Bayağı derin kesmişsin, naptın böyle? Doktora mı gitsek" gibi şeyler söylüyordu.
Bense sadece onu dinliyordum. Onu izliyordum.
Namjoon bir anda yüzüme baktı.
"Cevap versene Jisoo, ne bakıyorsun öyle?" dedi. Yarabandını çıkartıp elime yapıştırdı.
"Şimdilik bu kanı durdurur. Daha sonra hastaneye gideriz. İstersen yani." dedi.
Gözlerim dolu dolu Namjoonun gözlerine bakarken
"Natnoo..." dedim.
"Öğrendin demek ki Jisoo."
"Öğrendim evet Namjoon. Neden bunu bana yaptın? Beni saf ve dürüst seveceğine inanmıştım." dedim ve göz yaşlarımı sildim.
"Biliyor musun? Aynı dizide oynayacağımızı öğrendiğimizde karşıma çıksaydın her şey daha güzel olurdu."
"Sen ne yaptın peki? Bana yalan söyledin. Ben ne düşündüm biliyor musun? İkilimde kaldım. İki kişiyi sevdiğimi düşündüm. Aptal bir insanmışım gibi hissettirdin."
"Ne zaman öğrendin?" dedi.
"Ne yapacaksın Namjoon? Ne işine yarayacak. Eninde sonunda öğrecektim zaten. Bu evciliğin sonsuza kadar sürebileceğini düşündün mü?" dedim.
"Jisoo... Özür dilerim." dedi.
"Gerek yok Namjoon. Ha bu arada çok zeki bir adamsın biliyor musun? Çok karizmatik ve nazik bir insansın. Sana yakıştıramadım. Sana karşı bir hayranlığım vardı." dedim ve gözyaşlarımla tuvaletten çıkıp arabama bindim. Telefonumu tamamen kapattım ve arabamı gözyaşlarımla kullandım.
En sonunda öğrenecektim zaten.
Her güzel şeyin bir sonu vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i wanna be yours | namsoo
De Todokimjisoo: peki, neden öyle baktın o gün bana? natnoo: ilk görüşte aşk'a inanır mısın, Kim Jisoo?