2:: Ona bir şans vermelisin.

1.6K 261 199
                                    

Merhabalar. Lütfen medya ile birlikte okuyalım ki aynı zamanda BTS beyefendilere stream kasalım. Bir de oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen
🥺👉👈
keyifli  okumalar!!



Jimin, karmakarışık hissediyordu.

Okuldan koşarak çıkmış, yine koşarak evine varmıştı be bu durum zaten sıkışık olan göğüs kafesini iyice zorlamıştı. Saatlerdir ağlıyor oluşu ise cabasıydı. Başı çatlıyordu, gözleri şişmişti ve batıyordu. Göğsündeki el iyice büyümüş, kendisini boğmaya yemin etmiş gibi nefes alış verişlerini daha çok zorlaştırıyordu ve bunların hepsinin yanında Jimin, korkuyordu.

İçinde tarif edemediği bir heyecan, omzunda -Yoongi'nin dokunduğu yerde- şiddetli bir yanma vardı ve karnındaki kasılmalar iyice artıyordu. Böyle giderse çok yakında kızgınlığa girecekti ve ruh eşini bulduğu için ondan uzak geçirirse bu dönemi çok fazla acı çekecekti -ki normalde zaten yeterince sancılı bir dönem geçiriyordu.

"Yeter artık." diyerek pembe ve yumuşak saçlarını okşamaya devam etti Taehyung. "Ağlama bu kadar. Dünyanın sonu değil. Ruh eşini buldun alt tarafı." Jimin gülecek gibi oldu. Taehyung için ruh eşini bulmak dünyada en çok istediği şey olabilirdi fakat Jimin için işler karışıktı. Tamam, bir gün bunun olacağını biliyordu ama bu kadar erken ve aniden olması beklemediği bir şeydi. Ani gelişen her şeyden korkardı Jimin. Omega annesini aniden kaybettiğinden beri, ani gelişen her şey korkutuyordu onu.

"Hem bunun olacağını biliyordun." diyerek sözlerine devam etti Taehyung. Jimin'in acı feromonu nefes almasını güçleştirip kendisini bitkin düşürüyordu ancak bunu arkadaşına söyleyip onu üzecek değildi. Zaten çok dert ettiği de söylenemezdi. Jimin'in durumu önceliğiydi. "Eninde sonunda ruh eşinle karşılaşacaktın. Şu an olması daha iyi oldu, emin ol."

Jimin, ağlamaktan kızaran ve tıkandığı için nefes almasını güçleştiren burnunu çekti. Konuştuğunda sesi -yine ağlamaktandı- kısık çıkmış ve çatlamıştı. "Çok erken, Taehyung." dediğinde arkadaşının üzerinde uzandığı bacağına iyice sarıldı. "Ve çok ani oldu. Biliyorsun, annem öldüğünden beri ani gelişen şeyler beni korkutuyor."

"İyi de Minnie, ruh eşinle karşılaşacağın anı önceden bilemezsin ki." Yüzünde ufak bir tebessümle konuştuğunda esmer olan, oldukça samimiydi. Pembe saçlının endişesini ve korkusunu anlayabiliyordu ama bu konuda yapabileceği hiçbir şey yoktu. Ruh eşlerini seçemiyorlardı ya da onlarla karşılaşacakları zamanları belirleyemiyorlardı. Dolayısıyla şu an kendisini bu kadar üzmesi anlamsızdı.

"Onu tanımıyorum bile." Jimin, cümlesinden sonra üzerine çöken farkındalıkla gözlerini irileştirdi. Onu gerçekten de tanımıyordu. Sadece tanıdık gelen ismini biliyordu. Min Yoongi. Bu kadardı. Hakkında başka hiçbir şey bilmiyordu. Nasıl biriydi, Jimin'e nasıl davranırdı bunların hiçbirini bilmiyor ve kesitiremiyordu.

"Ama tanıyabilirsin." Arkadaşı gözlerini devirerek konuştuğunda, Jimin'in aklından binbir türlü saçma düşünce geçtiğine emindi. "Ona bir şans vermelisin. Kaçarak hiçbir yere varamazsın."

Jimin tam konuşacaktı ki, odada yayılan telefon sesi buna engel olmuştu. Taehyung'un telefonuydu çalan. "Efendim anne?" Jimin, arayanın bayan Kim olduğunu anladığında üzüldü. Muhtemelen Taehyung'un gitmesi gerekecekti. "Jimin'in yanındayım."

Bir süre karşı tarafı dinledi esmer olan. Jimin bakışlarını arkadaşının yüzüne çıkardığında çatılmış kaşlarla karşılaştı. "Tamam, geliyorum." dedi.

Aramayı sonlandırdığında üzülerek Jimin'e baktı. "Yeonjun kavga etmiş." dedi sıkıntılı bir nefes vererek. "Annem çağırdı. Bu çocuğu zapt edemiyorum diye ağlıyor."

Sweet // YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin