Eylem sabah hafif bir baş ağrısıyla uyandı başını komidinin üzerindeki dijital saatine çevirip kısık gözlerle saate baktı. Okula gitmeye daha zamanı olduğunu görünce çift kişilik yataktan doğruldu. Üstündeki pikeyi kenara çekerken yataktan çıktı ve pencerenin önüne ilerledi ardından açık gri tonlarındaki perdeyi aralarken içeriye dolan güneş ışıkları gözlerini kısmasına, yüzünde hafif bir tebessüm oluşmasına neden oldu. Pencereleri açarken temiz havanın içeri dolmasıyla, derin bir nefes alıp kollarını açarak gerindi yatağın başındaki komidinine ilerledi komidinin çekmecesini açıp içinden ağrı kesici alıp ağzına attı ağzı kapalı bardağın ağzını açtıktan sonra hızla içip yuttu.
Odadan çıkıp çıplak ayaklarla Nazlı'nın odasına ilerledi. Odanın önüne geldiğine hafifçe tıklattı bir iki saniye bekledikten sonra kapıyı açtı ardından içeriye girdi. Nazlı'nın uyandığını ve suratını buruşturmasından anladığı kadarıyla başı felaket derecede ağrıyordu. "Günaydın...Başın ağrıyor galiba ilaç içtin mi?" Dedi yüzünde hafif bir gülümseme ile Nazlı eliyle şakaklarına masaj yaparken "Günaydın içtim." Dedi. Eylem başıyla onayladıktan sonra odadan çıkmak için ilerlediği sırada konuştu. "Ben duşa giriyorum sen de gir bir rahatlarsın." Deyip Nazlı'nın konuşmasını beklemeden odadan çıktı. Kendi odasına ilerledi direk odasındaki banyoya girdi yarım saat zaman içerisinde banyodan çıktı hızlı bir şekilde iç çamaşırlarını giyerken bir yandan da dolabının gözden geçirip ne giyeceğine karar veriyordu dolabına uzanıp ince kazak ve pantolon alırken en iyi tercihin bu olduğunu düşünüp sade bir makyajla hızlıca hazırlanıp telefonunu ve gerekli olan malzemelerini çantasına atıp aşağıya indi
Nazlı kot ceketini giyerken Eylem'in merdivenden hızlı hızlı inmesine hafif bir kahkaha attıktan sonra Eylem de karşılık verirken bir yandan da Nazlı'nın ona uzattığı ceketini ve ayakkabılarını giydi. Eylem arabaya ilerken Nazlı da arkasından kapıyı kilitleyip ilerledi.
Kısa sürede okula geldiklerinde arabayı park edip indiler. Nazlı saate bakıp dersin başlamasına bir süre daha varken "Ya Eylem geç kalıcaz diye kahvaltıda yapmadık bari şurdaki kafeye gidelim." Dedikten sonra Eylemin koluna girip ilerletti. Kafeden içeri girdiklerinde camın önünde boş yer olmasıyla oraya oturdular, garson hemen başlarına geldiğinde Eylem daha garson sorusunu sormadan "2 tane kahvaltı tabağı, 2 tane de sade kahve getir yeterli." Dedi. Garson başıyla onayladıktan sonra yanlarından ayrıldı. Eylem Nazlı'ya bakıp göz kırparken "Hatırladın mı dün geceyi?" Dedi Nazlı utançtan başını eğerken başıyla onayladı. "Evet... Ama dalga geçme ya hem ben dayanımıycam gibi dün gözlerime defalarca öyle bir ifadeyle baktı ki." Dedi Eylem Nazlı'nın eline uzanıp sıkarken "Ben sana güveniyorum en doğru kararı vereceğine eminim." Dedi garson masaya gelip siparişleri verirken iki kadın gülüşerek yemeye başladılar.
-----
Ateş kendini minderlerin üstüne atarken derin nefesler alıp bir yandan da Fethi'nin hırsla boks torbasından hıncını almasını izliyordu. Yanındaki su şişesinin kapağını açıp hızla kafasına dikti şişenin yarsına kadar gelince kafasından indirip kapağını kapattı ve yere koydu. Bacaklarını karnına doğru çekip kollarını da bacaklarına sardı bir süre öyle kalırken kaşlarını çatıp konuşmaya karar verdi. "Fethi kuzen sen boks torbası yerine kimi düşüyorsan öldü yalnız." Dedi Fethi tam yumruğunu boks torbasına tekrar geçirecekken Ateş'in konuşmasıyla kaşlarını çatıp Ateş'e döndü. "Ne saçmalıyorsan Ateş ya." Deyip yumruklarını boks torbasına indirmeye devam ederken arkadan gelen müzikle daha çok sert yumrukluyordu. "Diyorum ki kime bu kadar hırslandın da öldürecek gibi vuruyorsun." Dedi tek kaşını kaldırıp ."Hiç Ateş işine bak abicim hadi." Dedi Fethi Ateşin kendisi izlemeyi devam ettiğini hissederken gözlerini devirdi.
"Tamam... yürü gidelim duş falan alalım bir şeyler atıştıralım." Deyip ellerindeki sargıyı çözmeye başladı. Ateş derin bir nefes alıp verirken yerinden kalktı soyunma odasına doğru ilerleyip dolaplarının önlerinde dururken. Fethi cebinden telefonunu çıkarıp bildirimlere baktı çoğu Demir'den ve Barlas'tan cevapsız aramalar, mesajlardı kaşlarını çatarken Ateş'e döndü. Ateş'inde aynı şekilde telefonuna baktığını görünce Fethi bakışlarını tekrar telefona dikerken Demir'in aramasıyla beklemeden açtı. "Alo... Demir ne oldu barda bir sıkıntı mı var?" dedi "Abi her an kavga çıkabilir zibidinin biri geldi sorun çıkarmaya çalışıyor." Fethi sıkıntılı bir nefes alıp verirken bir anda öfkeden kararan bakışlarıyla konuştu. "Tamam Demir geliyorum ben." Deyip adamın cevap vermesine kalmadan telefonu kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ritim
AdventureHer şey göründüğü gibi olsaydı, eline aldığın denizin suyu mavi olurdu. ☄