"yoon-yoon sence şu nasıl?"
Gösterdiğim çiçek buketi ile bana baktı.
Sarı ve beyaz papatyalardan oluşan çiçek buketini eline aldı ve ordan küçük zarif burnuna götürdü."Hobi-hobi-boo bu çok güzel, mis gibi kokuyor.."
"Beğendiysen bunu alıyoruz Gi"
"Olur bu çok güzel hobi-hobi-boo""Bu ne kadar?"
"Size ücretsiz Prens Jung."
"Pekala, hadi gel yoon-yoon. Saraya geri dönelim"Yoongi ile kol kola girdik ve fayton'a doğru yürüdük. Şuan sevgili değiliz. Evet yoongi'ye çok fena tutuluyorum ama onun bundan haberi dahil yok. Beni sevmiyor ise ben çok üzülürüm o yüzden o söyliyesiye kadar ben tek kelime dahil etmiyecem.
"Hobi hobi sani bir şey sorabilir miyim?"
Fayton'a binerken bende "hm" lamıştım."Beni ne zaman geri bırakacaksın?"
"Hiçbir zaman"Düz bir şekilde söylemiştim ve bu tepkim onun suratında şaşkın bir ifade oluşturdu. Hadi ama birisi bu çocuğun ne kadar tatlı olduğunu söyleyebilir mi!
"Peki ... Ailemi bulabilir misiniz Prens Jung?"
"Nasıl? Onların yanına mı gideceksin? Sana bu kadar iğrenç şeyi yaptıktan sonra hemde? Çıldırdın mı sen!? Asla onların yanına gidemezsin.""Hayır Prens Jung, benim ne kadar iyi bir Prensin yanında olduğumu görmelerini istiyorum.. sorun olur mu?"
Tabiki de , ama hayır. Onlar senin yanına gelemezler. Onları idam ettirmeliyim.
Faytonun durması ile düşüncelerimden kurtulup saraya doğru ilerleyen yoongi'nin arkasından yürüdüm.
"Prensim, size özel bir şey diyebilir miyim?" Dedi babamı, yani Kral Jung'u göstererek, "tabi" dedim.
"Kral Jung, neden üzgün? Bak ağlamış. Ah cidden ağlamış." Dedi ve babama doğru yürümeye başladı. Yoongi'nin bileğinden tutarak durdurdum.
Hayır babam eğer ağladı ise şuan yanına gitmemiz pek güzel olmaz. O yüzden şimdilik durmalıyız.
"Hoseok neden ağlamış Kral Jung. Niye?"
"Bilmiyorum yoon-yoon. Akşam konuşalım babamla."
"Tabi hobi-hobi-boo"Yavaşça taht odasından ayrıldık. Ne ara yoongi ile bu kadar yakın olduk? Neden onu özelime sokuyorum? Evet biz ruh eşleriyiz fakat daha yoongi'nin bana aşık olduğunu zannetmiyorum. Ben onun için çıra misali yanıyorum oysaki.
Birlikte kütüphane'ye gittik. Sessizce.
İçeri girdik ve birer kitap aldık. Sonra ise yan yana oturarak kitapları okumaya başladık.—
Kaç saat geçti bilmiyorum fakat yoongi'nin omuzuma koyduğu kafası ile uyuduğunu anladım. Tanrım şuan canımı al. Bu çok tatlı. Acayip tatlı.
Elimi yoongi'nin beline attım ve onu kendi kucağıma aldım. Evet şuan benim kucağımda uyuyordu. Beline ellerimi sardım ve hafif şişmiş dudağına baktım. Şuan onu öpsem bir şey olmaz bence. Hm?
Yavaşça dudağımı yoongi'nin dudaklarına bastırdım ve çok hafif üst dudağını dudaklarım arasına aldım. Ah tadı... Tıpkı elma gibi. Çok tatlı..
Dudaklarımı ne kadar ayırmak istemesem de ayırdım onun tatlı dudaklarından. Hissetmiş olucakki yutkundu ve üst dudağını dili ile yaladı. Sonra ise tekarar uykusuna devam etti. Çok şirin ama bu çocuk.
Bende ağırlaşan göz kapaklarım ile kendi kafamı yoongi'nin kafasının üstün koydum ve kendimi en huzurlu uykunun kollarına teslim ettim.
——
Selam gençlik
Wattpad diye bişi mi vardı yaw eshxkdnakdnGrip olmuştum o yüzden 1 haftadır yatıyorum evde dedim şuna bir bölüm atayım kkkk
Yaw ben bu ikilinin birbirlerine şöyle yoon-yoon hobi-hobi-boo gibi isimler takmasını çok seviyorum T^T
www.KırmızıHoseokuİstiyoruz.com
Okumadan atıyorum yazım yanlışı varsa kusura bakmayın<3
Sory ben ukegi seviyorum semeseok daha ateşli oluyor Ksncidbsixjdosj
Sope ile kalın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
There is no İmpossible Love! - Yoonseok ≈Tamamlandı≈
Fanfiction"Hey! kim var orada!' ses çıkmadı küçük kulübeden, bir kez daha seslendi güneş çocuk; "Benden korkma, sana zarar vermem!" yine bir ses yoktu. Hoseok daha fazla dayanamadı, ve içeri girmeye karar verdi. kulübenin kapısını açıcakken içeriden bir ses i...