Odamda dönüp dururken annemin odaya gelmesini bekliyordum. Bugün hastaneye gidecektik. Geç kalıyorduk.
"Hyunjin."
Annem kapının arkasından konuştuğunda heyecanla kapıya yaklaştım.
"Uyanık olduğunu biliyorum bebeğim. Bugün hastaneye gitmek için çok heyecanlı olduğunu da biliyorum fakat bugün hastaneye gitmeyeceksin. Randevuyu iptal ettim."
Gözlerim şaşkınca aralanırken annemin söylediklerine inanamadım. Ne demek randevuyu iptal etmek? Bugün Seungmin'le buluşacağım. Bunu yapmış olamaz!
"Neden bahsediyorsun? Bugün hastaneye gideceğiz."
Kendimden emin şekilde konuştuğumda diğer taraftan annemin üzgün sesi geldi.
"Üzgünüm birtanem ama sen hatanın farkına varıp benden özür dileyene kadar o çocukla görüşmek yok."
Sinirle yumruklarımı sıktım.
"Ne yapman gerektiğini biliyorsun Hyunjin. Seni yönetmesine izin verme. Eğer buna izin verirsen bir daha hep aynı şeyi yapar."
Yanımdaki Hyori'yi başımla onayladım. Hyori benim ayım ve konuşabiliyor.
Hızla arkamı dönüp okul çantamı elime aldım. Yatağıma ilerleyip Hyori'nin verdiği taktiği yaptım. Yastığı yorganın altına koyduğumda tıpkı uyuyan bana benziyordu.
Sırıtıp kapıya ilerledim ve kapıyı sessizce açıp dışarı çıktım. Etrafa bakıp kimsenin olmadığını anlayınca sessizce merdivenlerden inip mutfağa ilerledim.
Abur cubur çekmecemi açıp içindeki birkaç abur cuburu çantama koydum. Yine sessiz adımlarla çıkış kapısına ilerledim. Ayakkabımı giydiğimde yine bağcıklarımı bağlayamamıştım. Bağcıklarımı ayakkabının içine sokup kapıyı açtım ve dışarı çıktım.
Koşarak evin önünden uzaklaştım. Arkamdan kimsenin gelmediğine emin olunca gülümsedim. Yürüyerek Seungmin'in hastanesine ilerledim.
Sonunda hastaneye varınca ellerimle çantanın kollarını sıkıca kavradım. Kendimden emin bir şekilde hastanenin içine doğru ilerledim. Koridorda ilerleyip Seungmin'in odasına giderken arkamdan gelen öksürük sesiyle irkilmiştim.
Merakla arkamı döndüğümde doktoru görmeyi beklemiyordum.
"Bay Hwang. Burada ne işiniz var? Bugün randevunuz iptal oldu diye hatırlıyorum."
Gülümseyip gözlerimi doktora diktim.
"Arkadaşımı görmeye geldim."
Doktor kafasını sallayıp gözlerini çantama dikti. Daha sonra eliyle çantamı işaret etti.
"Çantanıza bakmamın bir sakıncası yoktur o zaman."
Doktor gülümseyerek bana bakarken yutkundum. Şimdi ne yapacaktım?
"Kaç Hyunjin. Eğer kaçmazsan çantanı senden alacak ve o abur cuburları arkadaşına veremeyeceksin."
Yavaşça kafamı sallayıp Hyori'yi başımla onayladım. Daha sonra gözlerimi doktora dikip gülümsedim. Doktor da gülümsediğinde birden arkamı dönüp koşmaya başladım. Doktor afallamıştı.
"Hyunjin, dur!"
Doktor arkamdan bağırırken Seungmin'in odasına doğru koşmaya başladım.
~~~~~~~~~~~~~~~~
Başımı yere eğik bir şekilde sandalyede oturuyordum. Kaçış operasyonun başarısızlıkla tamamlanmıştı. Fakat Seungmin'in odasına varabilmiştim ve hızla çantamı açıp cipsten bir tane ona vermiştim. Doktor odaya geldiğinde Seungmin hızla cipsi ağzına atıp yemişti. Daha sonra yüzündeki ifadeyi gördüğümde en doğru şeyi yaptığımı anlamıştım.
Daha sonra doktor beni odadan çıkarmıştı ve kendi odasına götürmüştü. Şuan telefonda annemle konuşuyordu.
Konuşması bitince gözlerini bana çevirip karşıma oturdu. Gözlerimi yerden ayırmadığımda dikkatimi çekmek için boğazını temizledi.
"Neden bunu yaptın?"
Doktor bana merakla bakarken ona göz ucuyla bakıp başımı tekrardan yere çevirdim.
"Çünkü Seungmin daha önce cips yemememiş. İlk defa cips yediğinde vereceği tepkiyi merak ettim. Bunu yaptığıma asla pişman değilim."
Kendimden emin bir şekilde gülümseyip doktora baktığımda doktor biraz şaşkın görünüyordu.
"Hiç mi pişman değilsin?"
Kafamı hızla iki yana salladım.
"Hiç değilim. Yine olsa yine yaparım. Seungmin'in yüzündeki ifadeyi siz de görmüş olmalısınız. Siz olsanız bu ifadeyi tekrar görebilmek için yapmaz mıydınız?"
Doktor gülümseyip eliyle saçlarımı karıştırdı.
"Yapardım. Fakat yine de bu yaptığın şeyin doğru olduğu anlamına gelmiyor Hyunjin. Seungmin gibi hastaların abur cubur yemesinin yasak olmasının bir nedeni var."
Omuz silktiğim sırada kapı çalınıp açılmıştı. Annem içeri girdiğinde gözlerimi tekrardan yere çevirdim.
"Hyunjin!"
Annem sinirle bana yaklaştığında sonumun geldiğini anladım.
"Ona kızmayın bayan Eun Mi. Onun kötü bir amacı yoktu."
Annem yavaşça başını sallayıp kolumu tutup beni ayağa kaldırdı.
"Bana haber verdiğiniz için teşekkürler."
Annem doktora baş selamı verip odanın çıkışına ilerledi.
"Hyunjin."
Durup arkamı döndüm ve doktora baktım. Doktor gülümsedi.
"Bir dahakine yakalanmamaya dikkat et."
Bende gülümseyip başımı salladım ve annemle beraber odadan çıktık. Annem direkt arabasına ilerleyip beni arkaya oturttu. Kendisi de sürücü koltuğuna oturup gözlerini yola çevirdi. Bir süre sessizce yol aldıktan sonra annem arabayı kenara çekip durdurmuştu.
Annem arkasını dönüp gözlerini bana dikti. Yerimde huzursuzca kıpırdanıp gözlerimi yere diktim.
"Cidden, sana kızamıyorum bile."
Annem iç çekip önüne döndüğünde şaşkınca ona baktım. Bana kızması gerekmiyor muydu.
"Bunu o çocuk için yaptın, değil mi?"
Başımla annemi onayladığımda annem iç çekti.
"Ona gerçekten bu kadar değer veriyor musun?"
Yine başımı salladığımda annem arkasını dönüp bana baktı.
"Madem öyle o zaman yapacak birşeyim yok."
Annem derin bir nefes alıp sert ifadesiyle bana baktı.
"Hwang Hyunjin 1 hafta cezalısın. Dışarı çıkmak yok."
Annem önüne döndüğünde gülümsedim. Zaten evden dışarı çıkmadığımdan sorun değildi.
Annem aynadan bana bakıp gülümsediğinde bende gülümsedim. Sanırım artık Seungmin'i görebilecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sickness ❧ Hyunmin
Teen Fiction"Beni asla bırakmayacaksın değil mi?" Gülümseyerek kafamı iki yana salladım. "Bırakmayacağım Minie~" Seungmin heyecanla gözlerime baktı. "Ölsem bile mi?" Kafamla Seungmin'i onayladım. "Ölsen bile."