"Bir saniye durur musunuz ?" dedim önümde oturan adamın omzuna hafifçe vurarak. "Bu gelen adamlar sizin personeliniz mi ?" dedim müdüre döküp göz ucuyla bakarak. Kollarımı arkamda duran masanın üstüne yaslayıp adamın cevabımı bekliyordum . "Hayır benim alakam bile yok ilk kez kayıtta görüyorum " dedi tedirgin ve bıkkınca etrafına bakınırken . Derin bir nefes alıp yaslandığım masadan doğruldum; "Peki devam edebiliriz ", dedim. Tansu benim arabamdan indiğinde etrafına bakınıyordu; bir sağa bir sola, bulunduğu yerde dönüp duruyordu. Sokağın bitişinden biri Tansu ' ya doğru gelirken oraya bakıp kalmıştı. Adam iri yapılı ama zayıf fazla ve gereksiz kaslı birisiydi. Tansu ' ya yaklaşıp onu kucağına almıştı. Tansu bu durumdan gayet memnun gibiydi. Kucaklaşmaları bitince kameranın gözükmeyen bir bölümünden iki çocuk çıktı. Tansu ' nun karşısında duran ve ona bakıp kalmış olan adamı arkasında dürtükleyip ceketinden çekiştirmeye başladılar. Adam arkasını döndüğünde bir grup mafya tipli, bir o kadarda ürkütücü olan çete Tansu ' yu kucakaldıkları gibi depoya götürüyolarken adamın ruhu bile duymamıştı .Sanırım Tansu ' nun ağzını kapatıp bağırmasını engellemişlerdi. Adam arkasını dönüp etrafına bakınırken yoldan geçen insanlar tutulmuş kalmıştı . Koşarak bunlardan birine bir şeyler sordu kamerada pek net gözükmesede sorduğu kişi kollarını bilmem dercesine kaldırdı. İri ve kaslı olan adam sinirle arabama tekme attı . " A - ah şuna bak ya " dedim sanki yalnızmışım gibi. Sonra etrafımdaki insanların gözlerini üzerimde hissedince kafamı eğip videoyu izlemeye devam ettim. Adam üzerine çekidüzen verip geldiği sokaktan gitmeye başladı. O sırada olayı izleyen kişiler de teker teker dağılmışlardı. Sokak artık durgunlaşmıştı ve böyle devam ediyordu. Müdür " Evet artık merakınız gittiyse izninizle odayı boşaltalım da insanlarda işlerini yapsınlar değil mi ? " dedi alay ederek. " Ama.. " "Tamam hadi bu kadar yeter " dedi kollarımızdan tutup sürükleyerek . Çıkarken masadan çantamı çektim. Alev " Utanmasalar dövüp çöp konteynırına bile atacaklar yürü gidelim " dedi . " Aynen ya Tansu için düştüğümüz hallere bak " dedim ama içimde hala tarifsiz bir merak vardı.Alev ' e anahtaları atıp " Sen git hemen geliyorum " dedim . Anahtarları havada yakalayıp gülümsedi. Marketin süt ve süt ürünleri reyonuna gidip dört tane çikolatalı süt aldım onlar kasadan geçirilirken çantamda cüzdanımı aramaya koyuldum. Arkamdan biri kolumu tutup kulağıma eğilerek " Ne o ortaokuldan beri süt içmeye doyamadın mı ? " diye bir ses fısıldadı. Bir yandan arkamı dönmeye korkuyordum ama ayakta öyle dikilip bu saçma sapan pozisyonda durmak da saçmalığın daniskası olurdu. Kolumu arkamdaki kişinin elinden kurtarıp kasiyere parayı uzattım aniden arkamı döndüm. " Aaa Doruk nerden çıktın sen ödümü kopardın ya " dedim hafifçe kahkaha atarak. O sütleri poşete koyarken bende paranın üstünü kasiyerden alıp cüzdanıma yerleştirdim marketten birlikte çıktık. Bana bakıp poşeti uzatırken " Nereye gidiyorsun şimdi ?" dedi. " Alevle bir işimiz vardı o da arabada eve giderim heralde" dedim karşıda duran arabamı göstererek. Harika dedi ve bana verdiği poşetten bir kutu sütü çıkarıp pipetini takarken. "İstersen sende gel arabaya bir yerlere gideriz belki" dedim. Biraz düşünüp sütten bir yudum çekti. " Tabi bence de çok iyi olur " dedi ve arabaya doğru yürümeye başladık çok yakınına gelince sen arkaya geç dedim ve arabanın diğer tarafına çetim Alev bana şaşkın gözlerel bakarken omuz silkip o adamın vurduğu yeri aramaya başladım. Pek fazla çökük yoktu ama ben bunu nasıl fark etmemişim ki acaba . Kapıyı açıp oturdum. Doruğa aynadan bakıp " Alev ' i hatırladın değil mi orta okuldan sonra bayağı değişti çünkü.. "dedim sevimlice gülümseyerek. " Tabii onu unutmam mümkün mü az koşmamıştım peşinden " dedi. Hiç böyle bir cevap beklemiyorddum aslında Alev ' e gözümün ucuyla baktığımda yanakları kızarmış utanmıştı.Konuşmayı daha fazla uzatmamak için radyoyu açtı . Doruk ta aldığım sütlerden ikimize birer tane uzattı ikimiz aynı anda aldık ve birbirimize bakıp gülümsedik. Annemin aramaması için telefonumu kayıtlara bakmaya girerken kapatmıştım. Bir yandan çantamdan telefonumu çıkarmaya çalışırken diğer yandan da yola bakıyorum Alev çantayı elimden alıp " Bekle ben hallederim " dedi. Arkada Doruk kutudan içecek bittiğinde çıkan seslerden çıkarıyordu. Alev kafasını çantadan kaldırıp " Poşetin içinde sanırım birtane daha var istersen onu iç kutu aşındı artık birazdan karton tadı alacaksın " deyip telefonu bana uzattı. Sessizce ona bakıp sen ne fenasın dercesine baktım . O da ne yapıyım ya dercesine bana baktı. Öyle yakındık ki konuşmadan bile anlaşabilirdik biz ... Bir caddeden çıkıp ağaçtan beyaza boyanmış yanında ışıklı ağaçlar olan ev tarzındaki binayı işaret edip " Burası benim en sevdiğim mekanlardan biridir " dedim Doruğa . " Biraz garipmiş ama gayet samimi gözüküyor "deyip beni cevaplamıştı. Arabayı istop ettirip anahtarı kontaktan çıkarım. " Hadih bakalım " deyip kapıyı açtım. Hepimiz aynı anda kapıları kapattık ve çok komik bir durumdu aynı anda güldük ve Doruğun değimiyle garip ve samimi kafeye doğru adım atmaya başladık. İçerisi çok sıcaktı ve bu nedenle klimalar çalışıyordu. Klimadan uzak ve çokta sıcak olmayan bir masa ararken Alev " Şu köşedeki cam kenarı güzel hadi gidelim " dedi. Masaya yerleşip konuşmaya başladık .