19. Haydi oğlum yürü de baban görsün nasıl yürüyorsun.

2K 217 69
                                    

"Tut tut! Düşecek şimdi!"

Küçük olan yerinden fırlayıp Mingyu'yu düşmeden yakaladığında çift gülerek birbirine baktı. Oğullarının ilk adımlarına şahitlik ediyor, daha çabuk öğrenmesi ve canını acıtmaması için ona destek oluyorlardı.

Sarışın, kucağındaki miniği tam anlamıyla yemek istiyordu. Bu çocuk son zamanlarda hem Changbin'e hem de Felix'in kalbine fazlasıyla zarar veriyordu.

Bir müzik duyduğu zaman koltuğa tutunup kendini sallamaya başlaması, sevdiği yiyecekleri görüp sevinç çığlıkları atması yetmez gibi Changbin'in geleceği saati biliyormuş gibi o civarlarda kapının önünde babasını bekliyordu. Siyah saçlı gelip kapıyı açtığında ve minik oğluyla karşılaştığında ikisinin yüzlerinden mutluluk akıyor Mingyu babasına doğru kollarını açıyordu.

Changbin tabiki oğlunu reddetmiyordu. Daha üstünü bile değiştirmeden miniği kucağına alıyor onu özlediğini belli edercesine yanaklarına öpücükler konduruyordu. Bu sırada da Mingyu neşeyle babasını alkışlarken ona sıkıca sarılıyordu. Tabi bu süre içinde onları gülümseyerek izleyen Felix çok geçmeden onlara katılıyordu.

Tüm günleri istisnasız Mingyu'nun etrafında dönüyordu ve her ikisi de bundan küçücük bile olsa rahatsız olmuyordu.

"Büyümüş de yürümeye çalışıyor, yanında koşmaya da başlarsın sen." dedi Felix.

Kucağındaki Mingyu'yu hafifçe havaya kaldırıp oğluna baktı ve tekrar sıkıca sarıldı minik bedene. Canının acımayacağını bilse daha da sıkı sarılırdı ama bunun ona zarar vereceğinden emin olduğu için böyle bir hata yapmıyordu.

"Babası, sevmeyi bırak da biraz çalışalım. Her tuttuğunda çocuğu yiyip bitiriyorsun."

Felix, eşinin sözlerini duyduğunda kıkırdadayıp Mingyu'ya sarılmayı kesti ve ona destek olarak ayaklarının üzerinde durmasına yardım etti.

Changbin haklıydı, Mingyu birkaç adım atıp dengesini kaybediyor o sırada Felix'in Mingyu'yu yakalamasıyla Mingyu küçük bir sevgi saldırısına uğruyordu.

"Tamam tamam kızmayın." dedi sarışın. "Hadi oğlum yürü de baban görsün nasıl yürüyorsun."

Mingyu anlamış gibi gülmüş hemen ardından karşısında kollarını açarak kendisini bekleyen babasına da doğru adım atmaya başlamıştı.

Felix ağzıyla ellerini kapatıp kendi çapında sevinirken Changbin resmen miniğe tezahürat yapıyordu.

"Haydi oğlum haydi! Yaparsın sen! Haydi bebeğim!"

Mingyu babasına ulaşmasına birkaç adım kala tekrar dengesini kaybettiğinde Changbin anında tuttu onu. Küçüğün düşmesine izin vermiyorlardı.

Mingyu sevinçle kendini alkışlarken Felix de ona eşlik etti.

"Tekrar yapalım olur mu bebeğim?" dedi Changbin.

Gülümseyerek kendisini ve bebeğini izleyen Felix'e doğru döndürdü Mingyu'yu.

Minik, bir süre sonra gücünü toplamış olacak ki çığlık atarak babasına doğru koşmuş, bu sefer başarılı olarak kendini babasının kollarına bırakmıştı.

İkili bir anda Mingyu'dan daha çok sevinmiş gibi alkış tutarken küçük, bir şeyleri başardığını anlıyor gibi gülüyor ve o da alkışlıyordu.

Felix kendine engel olamayıp oğluna tekrar sarıldığında duyduğu şey üzerine şok oldu.

"Baba." 

Sarışın, kendisine sarılan miniği geri çekip onunla göz göze geldiğinde gözlerinin dolmasına engel olamadı. Bakışlarını oğlundan çekip aynı şaşkınlıkta kendilerini izleyen eşine baktı.

"Ne- ne dedi duydun mu?"

Başını salladı Changbin. Felix ve Mingyu'nunun yanına yaklaşıp onları izlemeye devam etti.

"Babacığım." dedi Felix. Oğlunu kucağına oturtup saçlarını karıştırdı ve bir umut tekrar söylemesini bekledi.

Küçükse onların bu dileğini yerine getirdi.

"Baba."

"Ama seni yerim ki."

"İlk sana baba diyecek demiştim."

"Üzülme sakın. Sana da der."

"Üzülmüyorum." dedi Changbin. Eşinin elini tutup üzerine öpücük bıraktı. Bu sırada Mingyu sessizce onları seyrediyordu.

"Mingyu, Changbin'e de baba desene. Lütfen bak o da senin baban. Sadece ben değilim."

Felix'in derdini oğluna anlatmaya çalışmasına gülmeden edemedi Changbin. Eşi çok ciddi duruyordu ve Mingyu sadece babasının yüzüne bakıyordu.

"Ben baba, Changbin baba. Tamam mı Mingyu? Neymiş söyle bakalım."

Mingyu bir şey anlamış gibi görünmüyordu. Bir şey söylemeyip Felix'in kucağından indi ve kısacık mesafeyi dizlerinin üzerinde emekleyerek geçtikten sonra Changbin'in önünde durdu.

Minik elleri, babasının dizlerinin üzerine yerleşirken siyah saçlı tıpkı az önceki gibi kendine çekti oğlunu.

"Baba! Baba!" Felix'e dönüp bir tebrik bekliyormuş gibi baktığında Felix onu tekrar alkışladı ve yanağını öptü. Bir tarafta da Changbin kendi çapında sevinmekle meşguldü. Her ikisi için de inanılmaz anlardı bunlar.

"Bana da dedi! Baba dedi! Mingyu Mingyu! Sen var ya bir tanesin! Felix babandan önce yiyeyim mi seni? Bir kere ısırsam ne yapabilirsin ki?"

"Çocuğumdan uzak dur." dedi Felix. Şaka yaptığı çok açıktı. "Canı acır sonra."

"Tamam peki, ben ona kıyamam zaten."

İkili gülümseyerek birbirine bakıp aynı anda Mingyu'nun yanaklarını öptü. Bu mutluluklarının hiç bozulmayacağından her ikisinin de şüphesi yoktu.

_______________________

_______________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Miracle | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin