Tanguy'in Portresi

11 0 0
                                    

Ofise geldikten sonra kameraları tekrar tekrar izlemeye başladık. Bu adamın sergide olma ihtimali yoktu fakat görüntülerdeki adam kesinlikle oydu. Hem izliyor hem de geçerli bir teori bulmaya çalışıyorduk.

Emma, sıkılmışa benziyordu. Birkaç kez göz göze gelmiştik. En sonunda konuşmaya karar verdi. "Aslında Peter'la konuşsak yararlı olabilir. Sonuçta en yetkili kişi o. Mutlaka birşeyler biliyordur." dedi. Mantıklı bir teklifti, kabul ettim. Haber vermeden gitmemize rağmen Peter'ı çalışırken bulduk. Birlikte kamera kayıtlarını izledik.

Görüntüler bittikten hemen sonra, "Dikkatinizi çeken herhangi bir şey var mı?" diye sordu Emma.

Peter biraz düşündü ve "Hayır, her şey normal gibi gözüküyor." diye cevapladı. Beklemediğimiz bir cevaptı. Sergi boyunca bir köşede durmuş ve olan bitenleri izlemişti, bu onun göreviydi...

Birkaç saniye sonra araya girdim: "Peter... Thomas Butler o sergide var mıydı?"

Yaklaşık bir dakika düşündükten sonra bir karara varmış gibiydi. "Yoktu... Eminim yoktu." diye cevapladı.

"Gördüğün gibi kayıtlar olduğunu gösteriyor." diyerek sözünü kestim. Telaşla yüzüme baktı, "Ben... Yalan söylemiyorum." dedi.

Emma kollarını kavuşturdu, "Tabiki yalan söylemiyorsun. Thomas Butler, sergiden iki gün önce ölmüştü. Sergide olması mümkün değildi. Fakat kayıtlara göre buradaymış. Bu nasıl mümkün olabilir?" diye sordu.

Peter'ın "Bilmiyorum." diye cevap vermesinin ardından yine kayıtlarla baş başa kaldım. İlk önce basit bir bıçaklanma vakası olan bu dava çözülemez bir soygun davasına dönmüştü. Üstelik çalınan tablonun değeri çok büyüktü. Bu yüzden davayı çözmemiz lazımdı fakat bu da bir hayli zordu...

O gece kayıtları tekrar tekrar izlerken, aklıma Peter'ın sözleri gelmişti. Görüntülerin her hafta düzenli olarak silindiğini söylemişti Peter. Belki de bu düzeni bilen birisi başka bir serginin görüntülerini, dünkü serginin görüntüleriyle değiştirmiş olabilirdi. Fakat bu teorinin de çürümesi fazla uzun sürmemişti. Her şey o sergideki gibiydi. Bütün tablolar yerli yerindeydi. Ayrıca hiçbir sergide herkesin otoparka doluştuğunu ve salonun boşaldığını düşünmüyordum. Birkaç saat düşündükten sonra aklıma çılgınca bir fikir gelmişti. Sabah erkenden ofise gelmesi için mesaj attım yeni ortağıma...
Ertesi gün sabah 8'de uyanmış ve ofise varmıştım. Emma'nın gelmesini beklerken bir yandan da teorimi tekrarlıyordum. Saat 8.30 gibi ortağım ofise gelmişti.
"Sonunda geldin, Emma. Sanat bizi bekliyor..." diye karşıladım onu.
Şaşkın şaşkın bakıyordu, "Bu saatte buraya gelmemi gerektirecek kadar önemli olan ne?" Diye sitem etti.
"Bir şeyler çözülüyor olabilir, Emma. Birazdan göreceğiz. Hadi bakalım..." diyerek ofisten dışarı çıktım. O da peşimden yürüdü ve arabaya bindik. Bana güvendiğini söyledikten sonra pek konuşmadan sergi salonuna geldik...
Davayı araştırmak için geldiğimizde Emma ile konuştuklarına şahit olduğum çalışanla konuşmak için gelmiştik buraya. Jasper Othes...
"Benden ne istiyorsunuz?" Diye sordu Jasper. İşler yoğundu sanırım, biraz telaşlıydı. "Bildiklerini öğrenmek istiyorum, Jasper." Diye cevap verdim.
Kaşlarını çattı, "Bildiklerimi söylemiştim zaten. Size olayı anlattım." dedi.
"Şuan ilgimi çeken şey anlattığın olay değil. Alex'in geçen hafta da bağırdığını söylemiştin. O olayı anlat bana." Dedim. İşe yarar bir şeyler çıkmasını umuyordum.
Son söylediklerimden sonra rahatlamış gibiydi, başladı anlatmaya: "Olaylı sergiden bir hafta önceydi. Serginin provası yapılıyordu. Her şey kurgulanmıştı. Bütün davetliler oradaydı. Provanın ortalarında otoparktan Alex'in bağırışını duyduk. Bütün davetliler ve çalışanlar otoparka toplanmıştı. Öğrendiğim tek şey sebepsiz bağırdığı."
"Prova..." dedim. "Provada her şey aynıydı. Provada herkes otoparka gittiğinde salon bomboş kalmış olmalı. Peki provada bu adam var mıydı?" Diyerek Thomas Butler'ın resmini gösterdim Jasper'a.
Biraz düşündü, "Vardı." diye yanıtladı...
Jasper ile konuşmamız burada bitmişti. Emma ise hala ne düşündüğümü bilmiyordu: "Anlatacak mısın artık?!" diye bağırdı bana...
"Görüntüler her hafta düzenli olarak siliniyormuş. Yani Butler'ın katıldığı provanın görüntüleri silinmiş olmalı. Fakat öyle değil. Izlediğimiz kayıt sanırım provanın görüntüleriydi. Tabloyu çaldıktan sonra görüntüleri değiştirdiler. Bu yüzden Thomas Butler kayıtlardaydı." diye durumu açıkladım ona.
Birkaç saniye düşündü, "Yani şimdi konuşmamız gereken kişi Alex Mitchell. Prova gecesi bağırmasının nedeni belki de görüntülerin tam uyuşmasıydı." dedi.
Söylediğini onayladıktan sonra Alex ile konuşmak için hastaneye gitmiştik. Alex ile konuşmadan önce refakatçisiyle karşılaştık. Biraz konuştuktan sonra acelesi olduğunu söyleyip arabasına binmişti. Emma, adam uzaklaşırken not defterine bir şeyler not ediyordu. Ne olduğunu sormadım...
Alex'in yanına girdiğimizde sol bacağının sargıda olduğunu gördüm. Kendisine saldıranı görüp görmediğini sorduğumuzda arkadan saldırdığını ve yüzünü görmediğini söylemişti...
"Peki saldırdıktan sonra ne tarafa doğru gitti? Ben olsam adamı izlerdim. Görmediysen bile ayak seslerinden bir fikrin olmalı." Dedi Emma.
Alex paniklemiş gibiydi, "Dışarı çıktı. Koşarak dışarı çıkmıştı. Yere düştüğümde kapıya tutunmuştu. Galiba o da yaralanmıştı." Diye cevap verdi.
"Teşekkürler Bay Mitchell." diyerek dışarı çıktım.
Emma yanıma geldi, "Ne oldu?"
Cevabım onu şaşırtacaktı: "Adam bacağının ön tarafından bıçaklanmış. Suçlu arkadan gelmiş olsa o noktaya ulaşması mümkün olmazdı. Diyelim ki öyle oldu... Otopark çıkışını görüntüleyen kameralardan görülen, otoparktan kimsenin çıkmadığıydı. Diyelim ki çıktı ve kameralara görülmemeyi başardı... Adam kapıya tutunduğunu söyledi. Adamı bıçakladığında elleri kana bulanmış olmalıydı ki hiçbir yerde kan izi yoktu. Saldırgana dair en ufak bir iz yok demiştin. Ortada bir saldırgan olmadığındandır. Bu adam kendini bıçaklamış."
Duyduklarından sonra biraz duraksadı. Hala sakindi, "Bu da demektir ki suçlulardan biri Alex Mitchell." dedi...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 20, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Jordan MavrickHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin