YENİ BİR İŞ, YENİ BİR BELA

191 9 0
                                    

Eline bir dava geçtiğinde haber vereceğini söylemişti Jordan Mavrick. O, bana ulaşabiliyordu. Fakat ben ona ulaşamayacaktım. Hakkında biraz araştırma yaptım. İnternette birkaç ilginç haber gözüme çarptı. Jordan Mavrick, İngiliz İçişleri Bakanı Gareth Horby ve iş adamı Alger Enric'in davalarını çözmüştü. Yüzbaşı David Henson'ı ise hapse tıkmıştı bu dahi dedektif...

16 Kasım pazar günü... Jordan Mavrick ile tanışmamızın üstünden dört gün geçmişti. Doktorumun tavsiyesi üzerine sabah saat 8'de koşu yapmak için dışarı çıktım. Sol bacağım her adımda daha çok hissettiriyordu acısını. Bu dayanılması zor acıyı azaltmak için yavaş ve dikkatli koşmaya özen gösteriyordum. Koşmaya başlayalı 20 dakikayı geçmişti. Telefonumdan çıkan mesaj sesiyle birlikte dinlenmek için bir banka oturdum. Mesaj gizli numaradan gelmişti. Mesajda, "Brook Street-78" yazıyordu sadece. Aklıma gelen ilk şey Jordan Mavrick olmuştu. Bu adres yazan mesajın ondan olmasını umuyordum doğrusu...

Üstümü değiştirmek için eve geldim. Bir dedektifin yanına giderken giyilecek gibi değildi spor kıyafetlerim. Üstüme beyaz bir gömlek, bir kot pantolon ve bir mont alıp yola çıktım. Mesajda yazan adrese gittim. 78 numaralı, üç katlı binanın önünde durmuştum. Giriş kapısından girdikten sonra 40 yaşlarında bir kadınla karşılaştım. Jordan Mavrick'in nerede oturduğunu sordum.

Kadın kaşlarını çattı, dudağını büzdü ve "O huysuz ikinci katta oturuyor." dedi. Ondan pek hoşlanmadığı belliydi...

İkinci kata çıktığımda kapının açık olduğunu gördüm. İçeriden bir gürültü geliyordu. Kapıdan içeri girdiğimde, karşımda büyük bir salon gözüküyordu. Bir kütüphane vardı salonun sol köşesinde. Etraf derli topluydu. Sağ tarafta eski bir televizyon vardı. Ortada tahtadan bir sehpa, etrafında da kahverengi, tekli koltuklar duruyordu. En köşede ise siyah bir deri koltuk vardı.

Jordan o koltuğa oturmuş bana bakıyordu, "Hoşgeldin Carson, rahatına bak birini daha bekliyorum." dedi. Eline bir gazete aldı, sayfalarına on saniyeden uzun bakmıyordu...

Cevap verme gereği duymadım. Bir koltuğa oturdum ve etrafı incelemeye başladım. Jordan Mavrick'in oturduğu koltuğun yanında diğer eşyalara göre eski bir gramofon vardı. Klasik müzik sesi gramofondan geliyordu. Hoş bir sesi vardı...

Kapının yanındaki kurşun izleri dikkatimi çekmişti etrafa bakınırken. Bir altıpatlar ile açılmıştı bu izler.

Kafasını bana çevirdi ve hafifçe gülümsedi, "O izlere takılma. Üst komşum Clara isimli kadın sanırım şizofren. Kim misafirliğe silahla gelir ki?" Dedi sitem eder gibi.

Beklemekten sıkılmıştık. Sıkıntıdan çay demlemişti Jordan Mavrick. O, çayını içerken ben de Onu inceliyordum. Boyu yaklaşık 1.80 civarıydı. Otuzlu yaşlarının ortalarında görünüyordu. Gizemli bir görünümü vardı. Giydiği siyah deri palto dizlerine kadar uzanıyordu. Renkli gözlerini sanki hiç kırpmıyormuş gibiydi. Çok sessiz ve soğukkanlı bir adamdı...

Biraz bekledikten sonra evin kapısı açılmıştı,"Sonunda." Diye oturduğu yerde kıpırdandı, Jordan Mavrick. Çok sıkılmış görünüyordu.

Birkaç saniye sonra kısa boylu bir adam geldi yanımıza. Kahverengi saçları çok dağınıktı. Aynaya bakmadan gelmişti sanki. Üstünde siyah bir mont ve siyah bir pantolon vardı.

Selam bile vermeden, "Kaybolan adam, Mike Collins. 2 gündür işe gitmemiş. Dün sabah evden işe gitmek için çıkmış ve bir daha geri dönmemiş. İş yerinin adresini mesaj olarak atacağım. Bu arada ben Jeffren" dedi salonda volta atarak.

Ayağa kalktı ve hızlı adımlarla kapıya doğru yürüdü Jordan,"Hadi Carson." Dedi aceleyle.

Peşinden yürümeye başladım. Aşağı indiğimde siyah bir Jeep Wrangler ile beni bekliyordu.

Jordan MavrickHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin