1. BÖLÜM: SİS VE KIRMIZI

78 8 4
                                    

Bir süredir yazıyordum; 21.yüzyılın 21. yılının 21. gününe dair kendim için bir şey yapmaya karar verdim ve işte buradayım. 

Her bölüme, hikaye için oluşturduğum playlistten bir şarkı ekleyeceğim :)

İyi okumalar!

Kodaline - All I Want 

BÖLÜM 1 

Rüyamda çocukluğum geçirdiğim evi gördüğüm zamanlar oluyordu. Her seferinde evin farklı bir yerindeydim; mutfakta, yemek odasında, terasta, kır bahçesinde. Birilerini konuşurken duyuyordum, bağırıyorlar ama başkasının duymaması için temkinli davranıyorlardı. Ardından yakalanıyordum, onları duyduğum cezalandırıldığım söyleniyordu. İnsanların yüzü yoktu, sesi yoktu. Sadece sis vardı evin her yerinde, bir de kırmızı.

Ben vardım. Duydukları için ceza alan ben.

Rüyalarıma dair tek hatırladıklarım bunlar olurdu genelde, tamamen yaşadıklarımla ilgili olduğundan sanırım; rüya tabirlerinde bununla ilgili bir şey bulamazdım. Birkaç gün iştahım kaçardı, uykularım bölünürdü ama devam ederdim. Başka da bir seçeneğim yoktu ya zaten.

Camın yanındaki sandalyeden, oturduğum kalabalık masaya göz attım. Herkes tanıdığı insanlarla muhabbete girmişti, kılıbık patronum bile eğleniyor görünüyordu. Ben hariç. Günlerimin ev ve şirket arasında geçtiği bu günlerde en son yapmak isteyeceğim şey, sayılı boş vakitlerimi iş arkadaşlarımla geçirmekti. Sadece eve gitmek ve sıcak bir duşun ardından uyumak istiyordum.

İnsanları fazla izlediğimi fark ettiğimde çatalımı elime aldım ve tırtıkladığım tabağıma çevirdim bakışlarımı. Boş bakışlarım ve verdiğim uyuz cevaplar yüzünden sevilmediğimi hissediyordum. Ama yapabileceğim bir şey yoktu, olsa da bu sevimsiz insanlar için yapar mıydım? Asla.

Tabağımın yanına bıraktığım telefonum titrediğinde etrafımdakilerden müsaade isteyip masadan ayrıldım. "Efendim Belinay?" Kız kardeşim arıyordu, saat gece yarısına gelmek üzereydi. "Abla, Gizemlerde yatıya kalacağım bu gece." Restoranın geçtiğim köşesinden dışarıya bakındım, her şey normal görünüyordu. "Tamam canım, bir şey olursa bana haber ver."

Telefonu kapattıktan sonra masaya dönmedim, restoranın yemek yerinden çıkıp arka tarafına ilerledim. Daha önce de gelmiştim buraya, lavabolar buradaydı. İçeri girdim ve birkaç parça peçete alıp telefonumu üzerine bıraktıktan sonra ellerimi yıkadım. Masaya döndüğümde henüz kalkmamış olurlarsa diye bahane üretmeliydim kendime. Artık eve gitmek istiyordum.

Ellerimi kuruladıktan sonra gözlerim aynadaki aksime kaydı, ne kadar makyaj yaparsam yapayım kapanmayan gözlerimdeki yorgunluğa. Ne kadar dinlenirsem dinleneyim geçmeyen yorgunluğuma. Geçmeyecekti çünkü; geçmesine izin vermiyordum.

Lavabodan çıkıp masaya döndüm, birkaç kişinin toparladığını gördüğümde gözlerimin ışıldadığını düşündüm. Vücudum yatağıma uzanmak ve uyumak istiyordu. Sandalyemin arkasındaki çantamı ve ceketimi alıp kasaya ilerledim. Şirket kartıyla ödeme yapılıyordu ve sekreter olduğum için, bu şeref bana aitti.

İşlemi hallettikten sonra ceketimi üzerime geçirip otoparka ilerledim. Şu an araba sürmek bile zordu benim için. Sonunda ulaşacağım yeri düşünerek kendimi avutuyordum yoksa koltuğa biner binmez uyuyakalacaktım. Koltuğa yerleştim ve arabayı çalıştırdım. Kafamın dağılması için bir şarkı açtım, ardından yola çıktım.

Bu şehirde saat gece yarısını vurduğunda herkes dört duvar arasına girerdi. Sokaklarda olmak tehlikeliydi, başınıza ne geleceğini bilemezdiniz. Bu yüzden yollar boştu. Birkaç güvenlik görevlisi ve temizlik elemanı dışında kimseyi görmemiştim.

Ayın Kayıp RuhuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin