six

581 55 13
                                    

Bölüm Şarkısı: Exo - Sweet Lies

İnsanın hayatında olan bazı tercihler onun bazen tüm hayatını değiştirirdi. Değişimlerden korkardım. Yaşamıma giren yenilikler beni şimdiye dek hep ürkütmüştü.

Sanırım bu Kim Jongin'e kadardı.

Ortamdaki yavaş müziğe, ekşimsi şarap kokusu karışıyor bütün bunlarla odayı benim misk, amber kokuma eşlik eden vanilya ve onun sandal ağacıyla meşe yosunu birbirine giriyordu. Feramonlarımız sanki birer ele dönüşmüş birbirimizin artmakta olan sıcaklığıyla harmanlanıyor, bedenimizde dolaşıyordu.

Ben ilk defa Kim Jongin'e karşı eşleşme sinyalleri yolluyordum.

Dudakları benimkilere dayalı hafif hafif dolaşıyordu. Bu yumuşak hissiyat içinde erimek istiyordum. O kadar narin ve hassastı ki pek çok kişi için belli belirsiz bir öpüşme gibi görülebilirdi. Sanki sadece dudaklarımızı birbirine yaslamışçasına görünüyorduk muhtemelen. Ama çok daha farklıydı. Baskın aurasıyla beni sarması, ağır ağır boynumda dolaşan elleri...

Bu adam benim ölümüme neden olacaktı.

Birkaç saniye sürmüştü yoksa bir dakika mı bilmiyorum ama bana bir ömür boyu hissettirmişti. Ondan çekilen bendim. Eğer buna devam edersem kendimi hiç olmadık bir şekilde bulacağımı biliyordum. İkimizi de alfa sanıyordu bunu henüz yapamazdım. Daha sonra ilişkimizin bozulmasına neden olacak bir davranıştı.

Derin derin nefesler alırken birbirimizin gözlerine baktık. Sanki soluduğumuz hava pelte kıvamına gelmiş gibiydi. Her şey çok yoğundu. Kahverengi gözleri daha fazlasını istiyor gibi ışıldıyordu. Bende ona öyle bakıyor olmalıydım.

"Üzgünüm bu çok yanlıştı" diye mırıldandım bakışlarımı ellerime kaçırarak.

"Bunun yanlış olduğunu mu düşünüyorsun?"

Sesi hırıldamıştı. Kızmış mıydı? Tekrar gözlerimi onunla bütünleştirdim.

"Değil mi? İkimizde alfayız."

"Hah! Senin şu leş kalıplaşmış düşüncelere sahip olmadığını sanmıştım. Boşversene Sehun."

Yanımdan hızla kalktıktan sonra anında feramonları yok olmuştu. Sinirlenmişti. Ama bu bana hiçte mantıklı gelmiyordu. Onun gözünde ikimizde alfaydık. Alfalar arası ilişki oldukça nadir görülürdü. İmkansız değildi ama iki baskın karakterin anlaşması özellikle cinsellikte oldukça zordu. Bu toplumun çoğuna göre yanlıştı. Fakat Kim Jongin her zamanki gibi farklıydı.

Mutfağa gitmiş yeni açtığı bir şarap şişesini kafasına dikmişken sırtı bana dönüktü. İki bitmiş şarap şişesi kenarda duruyordu. Yenisine geçeceğini düşünmemiştim.

Yanıma dönmeden önce birkaç dakika mutfakta oyalandı. Ardından yanıma oturmak yerine cam kenarına giderek şehrin ışıklarını izlerken içkiyi yudumlamaya devam etti.

Ne yapacağımı ya da ne diyeceğimi bilmiyordum. İlk defa böyle bir şey yaşıyordum. Bugünkü konuşmalarımız üzerine bunu yaşamak garipti. Her şey benim için çok yeniydi. Bir ömür kimseyle hiçbir şey yaşayamayacağımı düşünüyordum.

O günün gecesi ikimizde daha fazla konuşmadık. O cam kenarında içki içerken ben daha fazla uykusuzluğa dayanamamış alkolün getirdiği mahmurlukla koltukta uyuyakalmıştım.

--

Sabah mutfaktan gelen sesler sayesinde uyanmıştım. Yattığım yerde gerinerek etrafa bir bakış attım. Koltukta uyuyakalmış olmalıydım. Üzerimde muhtemelen Jongin'in örttüğü krem renkli kareli bir battaniye vardı. Masanın üzerinde dün içtiğimiz kadehler ve atıştırmalıklar artık yoktu. Etraf temizlenmiş duruyordu.

When the Chick Lied to the Bear~ SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin