Felix'in bir haftası, Hyunjin'i yalnız yakalayıp konuşmaya çalışmak ile geçmişti. Ona ulaşamadığı her saniye, ona olan açlığı artıyor ve kafayı yedirtiyordu.
En sonunda böyle devam edeceğini kabullenerek çardakta muhabbet eden arkadaşlarının yanına yürümeye başladı.
Omuzları düşük bir şekilde arkadaşı Jeongin'in yanına oturdu. Tüm enerjisi sömürülmüş gibiydi. Jeongin, kolunun onun omzuna atarak soru sorar gibi baktı. Karşıda oturan Chan da Felix'deki üzgünlüğü kavrayarak oraya döndü. Kaş göz yapıp Felix'i yokladı ama Felix'in hiç konuşası yoktu.
Sonuçta Hyunjin'den hoşlanmaktan korktuğunu, en sonunda ayrıldıklarında üzülmekten korktuğunu, aralarındaki arkadaşlığın bitebileceği gerçeğinden korktuğunu ve bunları göze almak istemediğinden Hyunjin'i de üzdüğünü söyleyemezdi.
Bu zamana kadar ona olan ilgisini bitirmek için ondan uzak kalıp bencilce davrandığını söyleyemezdi. Ardından Hyunjin'in ona açılmasıyla işleri daha da zorlaştırdığını, en sonunda pes edip her suçu ona yükleyip kaçtığını da söyleyemezdi.
Kendisinden nefret ediyordu.
Kaçıncı yüzyılda yaşıyordu ki aşktan korkuyordu, bir gün biteceği ve sürekli sürekli üzüleceği gerçeğine inanıyordu?
Risk alamıyordu.
Felix'in gözleri, içinden kendisine saydırdığı sözlerle dolarken Jeongin onun ağladığını anlayarak çocuğu omzularından tutmuş ve kendisine çevirmişti.
"Hey, Felix? Neler oluyor?"
Felix cidden konuşmak istemiyordu. Bir gün bunu yaşacağını biliyordu ama hiç bu kadar duygu yükleneceğini tahmin etmemişti.
Gelir geçer düşüncesi her şeyini ele geçirmiş gibi sürekli böyle düşünmesine izin vermiş ve en sonunda onu yarı yolda bırakmıştı.
Bu kadar korkak olmaktan nefret ediyordu.
eeee bugünün anısına atayım dedim normalde yatıcaktım ama yataktan fırlayıp atayım dedimwnfşwşflwşfpwğfpwidl içimde kalır rüyama girerdi
ltfn artk bu kitabı eleştirin ltfn size yalvarıyorum iyi veya kötü yorumlarınıza ihtiyacım var lütfen lütfen LüTFENN
tsklr ve umarım anlamışsınızdır felixin neden bölee davrandığını ühühühühütm kaçtım ben bb