"Daha iyi misin?"
Hyunjin'in duygu patlamasından ve bunu ağlayarak dışa vurmasından sonra Felix onu koca bir bebekmiş gibi boynundan ayırmayıp yatağa sürüklemiş, oturtmuş ve kendisi de oturarak daha çok sarılmıştı. Arada tekrar ona bakıyor, gözyaşlarını siliyor veya saçına küçük öpücükler koyuyordu.
Hyunjin'in neden böyle olduğunu bildiğinden pek üstünde durmadan sadece ağlamayı sonlandırmasını bekledi. En sonunda kendisini yatağının başlığına yaslamış, Hyunjin'i de kolunun altına almıştı ve Hyunjin, Felix'in göbeğinin üstünde ağlamayı bitirmeye çalışıyordu.
Bitirdiğinden emin olup kafasını kaldırdığında ıslak gözleriyle Felix'e baktı. Felix ona gülümseyerek yanaklarında kalan nemliği yanaklarını okşayarak gidermeye çalışıyordu. "Tüm karizma gitti lan değil mi?" Sessizliği bozarak konuştuğunda hıçkırmamaya özen gösterdi. Felix bu karşılıkla diğer tarafa doğru kahkaha atarak ellerini Hyunjin'in omuzlarına yerleştirdi. "Yok ya, altındaki kurtarıyor gibi." Gri eşofmanı gözleriyle göstererek yüzünü Hyunjin'inkine yaklaştırıp alınlarını birleştirdi. "Oh, iyi bari. İyi ki giymişim."
Felix daha fazla gülümseyemezdi. "Salak." Kollarını çocuğun omzuna sararak dudaklarına küçük bir öpücük kondurduktan sonra geri çekildi. Hyunjin de rahat bir şekilde Felix'in belindeki kollarını sıkılaştırıp kafasını yan biçimde Felix'in karnına koydu ve çocuğun çalışma masasıyla bakıştı. Felix'in çalışma masasına yapıştırdığı eski çıkartmalar bile değişmemişti.
"Kalkalım mı?" Felix, sorduğu soruya tezat oluşturacak bir şekilde yatakta daha da yayılırken konuştu. Mırın kırık edip çocuğun üzerinden kalkan Hyunjin odanın ortasında durarak üstünü düzelttikten sonra saçlarını savurdu ve cebinden çıkardığı saçlarını bağladı.
"Yuh!"
Felix kırpıştırdığı gözleriyle Hyunjin'i izlerken istemsizce yuhlamıştı. Aklı az önce kucağında burnunu çeken kişinin iki dakikada efor sarfetmeden bu hale dönmesini almıyordu.
Hyunjin gülerek Felix'in elinden tutup yataktan kaldırdı, Felix'i kendi sandalyesine oturtacağı sırada Felix işaret parmağını Hyunjin'e doğru tuttu. "Ben sana sandalye getiririm prensim. Bekle burda." Hyunjin, Felix'in sandalyesine oturup beklemeye başladı.
Az sonra Felix'in küçük bedeni odanın içinde belirdiğinde Hyunjin, aptal aptal Felix'in dönen sandalyesinde dönüyordu. Felix'i fark ettiğinde durup hafif baş dönmesinin bitmesini bekledi. Felix sandalyeyi yanına yerleştirip aslında Hyunjin için getirdiği sandalyeye kendisi oturdu. "Otursaydın buna." Felix sandalyesinden kalkmadan biraz solunda bulunan çantasına ulaşıp kendisine çekti ve Hyunjin'in söylediği şeyle omuzlarını silkti. "Sen otur, eğleniyorsun zaten." Kitabını çıkardıktan sonra sevimlice önüne koyup öyle beklemeye başladı. "Ödevini yapmam için bir rüşvet mi bu?" Sırtını düzgünce sandalyeye yaslayıp ellerini karnının üstünde birleştirdi Hyunjin.
"Oha, ben öyle bir şey yapar mıyım?" Öpücük atıp ayaklandı ve masasının en köşesinde duran kalemliğinden uçlu kalem alıp Hyunjin'in önüne koydu. "Sen çözerken ben izlerim olmaz mı?" Dudaklarını büzerek masasına attığı telefon silgisini alıp ambalajından çıkardı. Kendi kalemliğine silgisini koymak için tekrar ayaklanıp silgisini koyduğunda Hyunjin, Felix'i ince belinden yakalayıp kendi kucağına çekmişti. "Lan!" Hafif korku hafif şaşırmayla karışık kafasını sağına çevirip Hyunjin'in sırıtan yüzüyle karşılaştı. "Benim kazancım ne olacak bundan?" Felix ilk başta gözlerini büyütse de sonra rahat haline geri dönüp kolunu Hyunjin'in omzundan geçirerek Hyunjin'in sırtını patpatladı. "Lunaparka götürüm, eskiden gözlerin parlardı." Rahatça söylediği cümlelerle Hyunjin'in kucağından kalkacakken Hyunjin bu sefer belini daha sıkı kavraya çocuğu kendisine yapıştırmıştı. "Büyüdüm ben." Gelen cevapla dudaklarını büzerek Hyunjin'in yanaklarını kavradı geçen yaptığı gibi. "Hayır, koca bir bebeksin." Hyunjin, Felix'in ne yapmaya çalıştığını anlamıştı, utangaç Lix anlamamazlıktan geliyordu. "Bilirsin, Lixie, fikirler ve istekler değişir." Felix onun cümlesini bitirmesine izin vermiş fakat işaret parmağını Hyunjin'in dudaklarına değdirmişti. "Tamam Jinnie, anladım ben. Alırız yanında pamuk şeker de." Hyunjin buna gülüp Felix'in parmağını öperek çocuğun kucağından kalmasını izledi. "Yehu! Yapacaksın yani değil mi?" Felix ellerini çırpıp yerine oturduğunda ayaklarını sandalyeden sallandırdı. "Yapacağım zaten, sadece seni kıvranırken görmek hoşuma gitmişti." Hyunjin küçük bir darbenin geleceğini bildiğinde kahkaha atarak biraz yana kaymış ve tahmin ettiği gibi Felix'ten gelen küçük yumruktan kaçınmıştı. Hyunjin sorulara başlamadan önce bir şey unutmuş gibi ayaklarına bakan çocuğa döndü. "Tamam o zaman bir şey daha." Felix ona bakıp sorar gözlerle baktı. "Öpücük." Gülüp gözlerini kapattı. Felix de onun bu aptal aşık hallerine gülüp uzunca öpmüştü çocuğun şekilli dudaklarını.
len öbüsmeyin ben öbüsemiyosam kimse öpüsemez bitti nokta
bu arada benim gibi öbüsemeyen bayanlar varsa biliosunux 😉😉😉 acık ilan ben hep burdayım güzel bayanlar