nothing like us

1.5K 145 74
                                    

Felix, kulağında müzik okula doğru girerken bir yandan gözleri çok kendini belli etmeden Hyunjin'i arıyordu. Hyunjin sabahları kesinlikle sınıfta bulunmaz, dışarıda ya da kantinde arkadaşlarıyla goygoy yapardı.

Çardakta arkadaşlarıyla gülüşerek zaman geçiren bir Hyunjin ile karşılaştıktan sonra gülerken ne kadar yakışıklı olduğunu bir kez daha aklına kazıdı. Kafasını geri attırdığında oraya çıkan adem elması, gülümsemesi, küçük kahkahalar bırakması, gülmeden önce dudaklarını yalaması, ısırması... Birçok şeyini seviyordu.

Yerinde aptalca durup onu seyrettiğini fark ettiğinde bir şeylerin çok geç olduğunu anlamıştı çünkü öylece durduğunu fark edip kafasını kaldırdığında Hyunjin çoktan ona bıyık altı gülümsemesiyle bakıyordu.

Gözlerini kocaman açıp yutkunduğunda vücudunu diğer tarafa döndürüp yürümeye başladığında bunun hiçbir etki etmeyeceğini biliyordu çünkü Hyunjin çoktan tek bir hareketle arkadaşlarının üzerinden atlamış, Felix'e doğru koşuyordu.

Felix ise adımlarını hızlandırarak sınıfına yürümeye başladı. Çok geçmeden Hyunjin'e yakalanmadan sınıfına girmiş, çantasını sırasına fırlatmıştı.

Ne hayra alamet ise sınıfta tek bir insanoğlu yoktu. Sınıfın içine bakarak kapıya doğru yürüdüğünde önünde şak diye Hyunjin beliriverdi.

İki kolunu da açarak Felix'in kaçmasını engellemiş, yüzünde gezen bakışları izlemeye başlamıştı.

Hiçbir şey söylemek istemiyordu. Sadece onsuz geçen bir geceye daha katlanamadığından bir an önce ona sarılmak, mümkünse hiç ayrılmamak istiyordu.

Bakışlarını Felix'in gözlerinden çillerine, oradan da parlayan dudaklarına indirdi.

"Günaydın."

Hyunjin yavaşça Felix'e doğru eğilirken Felix gülümsemekle yetinip kendini çekti.

"Gelsene benle."

Felix şaşırıp Hyunjin'in avcuna aldığı ellerine baktı. Koridor boyunca Hyunjin, Felix'in ellerini sıkıca tutmuştu ve onlara bakmaları da pek sikinde değildi.

Tuvaletin önüne geldiklerinde Felix anlayıp Hyunjin'i geri çekmeye çalıştı. Sesini olduğu kadar inceltip "Hyunjin, delirdin mi sen? Neredeyiz farkında mısın?"

Hyunjin gülüp tuvaleti yokladığında kendisiyle birlikte Felix'i bir kabine attı. Daha sonrasında klozetin kapağını kapatıp oturduğunda kucağına da Felix'i aldı.

Felix hâlâ şaşkınlığını üzerinden atamamış, sadece Hyunjin'i izliyordu. Hyunjin, Felix'in yüzüne yaklaşarak burnunu burnuna sürttü. Ardından Felix'in gözlerine derin bir şekilde bakarak yavaşça "Hiç...Olmadığım...Kadar...Eminim..." diye açıkladı.

Felix ise anında yumuşayarak parmaklarını Hyunjin'in ensesine koydu. Gülümseyerek ona baktığında Hyunjin'in gözlerinde kendi gözlerinin parlamasını görüyordu.

Hyunjin, böyle durdukları uzun bir sürenin ardından derin bir nefes verdi. "Sonsuza kadar böyle durabilirim."

Felix, aklına bir şey gelmiş gibi sırıtarak Hyunjin'in ensesini daha yavaş okşamaya başladı. Ardından Hyunjin'in kucağından biraz havalanarak kendi bedeniyle birlikte altındaki çocuğun bedeninin yukarı kalkışını izledi.

Dudaklarını Hyunjin'in dudaklarına dokundurarak onu daha da yükseltmeye çalışıyor ama öpmüyordu.

"Sonsuza kadar beni öpmeden durabilir misin?"

Dudaklarının üzerinden konuştuğunda Hyunjin'in gözlerinin anında koyu ve seksi bir tona geçişini izledi.

Hyunjin kafasını daha da yükseltip onu öpmeye çalışırken Felix buna izin vermeden nefesini çocuğun yüzüne üflüyor, ensesindeki parmaklarla olayı daha koyu bir yere çekiyordu.

"Sen...Nereden öğreniyorsun bunları?"

Hyunjin'in hafif sinirli ve hırıltılı sesi Felix'te küçük çaplı şok etkisi yaratırken boş bulunup Hyunjin'in onu ensesinden yakalayıp sertçe kucağına oturtmasına neden olmuştu.

Bir saniye daha uzak kaldığı dudaklarla sonunda buluştuğunda Felix'in ensesindeki eller ilk başta yanlarından sarkan bacaklara, ardından da çocuğun kalçasına gitmişti. Felix, dünkü öpüşmelerinin aksine ilk başta dilini attıran olmuştu. Hyunjin'i güzelce tadarken istemeden de olsa üstüne çullanmış ve çocuğun sırtının soğuk duvarla buluşmasına neden olmuştu.

Bu soğukla Hyunjin'in vücudu hafif titremekle kalmamış bu enerjiyi onu vahşice öpen çocuğa da yaymıştı.

Felix, nefes almak için ayrıldığında Hyunjin'in ensesindeki ellerini boynuna sabitledi. Baş parmaklarıyla Hyunjin'in inip kalkan adem elmasını okşamaya başladı. Tüm bakışları oradaydı.

Hyunjin ise tek bir öpüşmede bu kadar dağılan çocuğun hareketlerini izliyordu. Hafif pembeleşmiş kalın dudakları arasında aralık kalacak şekilde dururken nasıl güçlü kalabilirdi ki? Küçük baş parmaklarını adem elmasında ve boynunun etrafında hissettiğinde sertçe yutkunmasını durduramamıştı.

Felix bu yutkunmayla kelimenin tam anlamıyla Hyunjin'in adem elmasına yapışmış, acıtmadan dişlemeye başlamıştı.

Hyunjin, onunla biraz vakit geçirmek isterken olayların daha büyük bir hal alacağını önceden tahmin etmeliydi fakat şu an duramazdı. Hele ki adem elması Felix tarafından daha sert bir şekilde ısırılırken.

arkafaşlar ben şimdi bunu yayımladım çümkü öpüştükten sonra ne yapılır bilmiyorum tşk bb
eee bi de o gecenin sonrasını yazmak istemedim çünkü canım öle istedi yine tşk bb
👊😔

into itHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin