Yaşamını akıllı biçimde yönetmeyi, duygularını algılamasını, idare etmesini ve öngörmesini bilenler becerir ancak. Mutluluk tesadüfi değil, doğru düşünce ve eylemlerin sonucudur.
Alışılageldiğimiz batı düşünce tarzı genellikle verilen doğru karara vurgu yapar:Var oluşumuzun yol ayrıntılarında doğru davransak, birçok şey daha güzel olurdu. Buna karşın Budist ve antik gelenek uyarınca iyi alışkanlıklar edinmek daha önemlidir;çünkü bunlar ruhumuzu şekillendirir. İlgimiz öncelikle koşulları değil, kendimizi değiştirmeye yönelik olmalıdır. Bunun ötesinde her şey kendiliğinden oluşur;zira mutlu olmaya hazır bir ruh haliyle bizi mutlu edecek durumları otomatik olarak arar buluruz.
Bilinçli karar mekanizmasına biçtiğimiz değer, son tahlilde bir inanç sorusudur. Ancak kesin olan iki şey var : Öncelikle, mutluluğu algılayışımız dış koşullardan çok beynimizin bu durumu nasıl duyduğuna bağlıdır. İkinci olarak, bu duyumsama biçimini değiştirmek için bir defalık çabalar yeterli olmaz . Tekrar ve alışkanlık, beynin kablolamasını değiştirmek için olmazsa olmaz iki ölçütüdür ve biraz çaba gerektirir.
Konum, kariyer ya da çocuklarımızın yetiştirilmesi gibi kişinin kendi dışında kalan hedefler söz konusu olduğunda, çok şeyi feda etmeye hazırız. Ama iş, günlerimizi daha mutlu geçirmeye geldiğinde, nedense enerjimizi tutumlu sarf etmeye başlarız. Oysa mutluluğun formülü çok açıktır. Dalai Lama bu durumu : "Mutluluğa giden yoldaki en önemli sırlar kararlılık, çaba ve vakittir!.." diye açıklar.
Bilim bunu sadece onaylamakla yetinir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnsan psikolojisi
DuchoweOlabildiğince hayatın gerçek yüzü ve insan psikolojisiyle alakalı bilgiler