6.bölüm

116 8 22
                                    

"Tamam, istedikleri kadar karşımda olabilirler"Sinirle tekrar oturduğu yerden ayaklanarak camdan dışarıyı izlemeye başladı.

"Bu saatten sonra onlar olup olmamaları umurumda değil, canları oyun oynamak istiyorsa buyursunlar gelsinler, burayı lunaparka da çeviririz!" Söylediklerinin üzerine babası Orhan Bey'in lafını bölerek telefonu kapadı.

Haksız olduğunu biliyordu ama yine de geri adım atmak hiç içinden gelmiyordu.

Eğer Oğuz o gün erken davranmış olmasaydı namlusunun Batu'yu işaret ettiği silah patlamış olacaktı.

O an aklından geçirdiği isim yüzüne konan tebessümün sebebi oldu.

Ölüm döşeğinde azraile kucak açanların yaşadıkları gibi kasedi geri sarmaya başladı.
Gece balkonda oturdukları geldi aklına, gülümsedi.

Biraz daha geri sardı, kafasının güzel olduğu akşam...tekrar gülümsedi.

Şimdi biraz daha sardı geriye doğru Bekir'in adamı tetiğe basmadan önce Oğuz'un atlayışı, biraz daha...biraz daha...çeteye ilk girişi.

Silkelenip kendine geldiğinde saçmaladığını farketti.

Az önce dalıp dalıp çıktığı pencereye sırtını vererek çıkmaya hazırlanırken, arkasında birinin saklandığından bir haber olduğu koltuğun hemen köşesinde biraz dikildi.

Yere eğilerek sinirle dağıttığı dosyaları yerden kaldırdı ve geldiği kapıdan çıkarak odasıyla vedalaştı.

...

Burak elindeki silahının bakımını yaparken diğer taraftan da salondaki herkes gibi dart oyunu üzerinden iddaaya giren Serdar ve Yusuf'a gülüyordu.

Batu odadan çıkınca biraz beklemiş ve gizli gizli girdiği odadan aynı şekilde ayrılmış olan Oğuz'da şuan onların arasında, salonda yankılanan gülüşmelere ortak olmakla meşguldü.

"Olum bak bana hava yapma, kaybedersen kitlerim bir haftalık tüm masraflarımı sana"

Serdar elinde tuttuğu dart oklarıyla birlikte Yusuf'dan gelecek cevabı zevkle beklemeye başladı.

"Asıl sen gelip bana ağlama oğlum bu işin sonunda, miyavlatırım seni"Aynı piç gülüşle Serdar'a istediğini verdiğinde ikiside duvarda asılı duran renkli yuvarlak tahtanın karşısına geçmişlerdi.

Yusuf ilk sırayı yazı tura sayesinde kapıp, elindeki oklardan birisini karşısındaki tahtaya yolladı.

Güzel bir atış elde ettiğinde rakibine doğru el hareketi çekerken içerideki kalabalıktanda alkışı ve oooo seslerini kaparak sırasını da Serdar'a bırakmıştı.

O da elindeki okların birinden kurtulunca yirmilik bir atış yaparak "öyle hemen sevinme, mevsimsiz açan çiçeğim" diyerek Yusuf'un saçlarını karıştırmış sonrasında ise ona atış yapabilmesi için yer açmıştı.

Salondaki gözler pür dikkat onları izlerken, Yusuf elindeki oku tahta yerine duvara saplayınca ortamdaki gülüşme sesleri yerini kahkahaya bırakmış, Yusuf'sa onunla dalga geçen Serdar'ı öldürmeye başlamıştı bile.

O kadar saçma sapan olayların içerisinde, gülücükleriyle birlikte gözleride çarpışan iki adam ortamdan soyutlanmış, daha sonrasında ise Oğuz bu dalgınlığından sıyrılarak, birbirlerinin tepelerine çıkmış Yusuf ve Serdar'ı tabi birde onları ayırayım derken onlardan daha çok hasar almış Burak'ı kadrajına alabilmeyi başarmıştı.

...

Çetenin tüm isimlerinin gereksiz işleri çıkınca, yeni olduğundan dolayı tek de gidemediğinden şuan Oğuz yanındaki tabiri caizse Batuhan dallamasıyla birlikte, onun torbacılarına mal takviyesi yapmaya gidiyordu.

Gittikleri her mekan gibi burayı da aklının bir köşesine kazıyıp, gözleriyle fotoğrafını çekecek ve tabiki çeteyle işi bitince onları da patlatacaktı.

Aslında şimdi de yapardı ama sütten bir kez ağzı yanar gibi olunca, ineğide en son sağmaya karar vermişti.

İşleri bitip, geldikleri gibi geri yola koyulduklarında eve varan orman yolunun kenarında sinyali yanan park halindeki aracı farketti.

Arabayı daha önce Bekir'lerin orada gördüğünü hatırladı ve Batuhan'ı göz ucuyla kontrol etti.

Gittikçe onlara doğru yaklaşırlarken, Oğuz içerisinden birazdan olacaklar için geri sayıma başlamıştı bile.

Batu'yla ufak bir göz temasından sonra, birbirlerine onay işareti verip, karşı tarafın yaptığı gibi arabadan indiler.

"Benle uğraşmak neymiş göstermeye geldim"

Bekir yanındaki beş kişiyle birlikte Batu'ların üzerine doğru adım atarken Batuhan'ın "kendini çok önemseme Bekir, gerçekten uğraşmaya başlarsam aradaki farkı emin ol anlarsın" demesiyle bir an duraksadı.

Parmaklarına geçirdiği muştayla karşısındakine yumruğunu tanıtmayı hedeflerken Batu'nun kolunu ittirip burnuna kafasını geçirmesiyle birlikte yere çuval gibi yığıldı.

Diğer taraftan Batu'yu hedef alan tekmeye de ayaklarıyla Oğuz sahip çıkınca, şimdi beş iri kıyım herifin arasında sırt sırta yumruk savaştırmak için can atmaya başlamışlardı.

Sopayla tekmelerin, muştayla yumrukların konuşmaları arasında biraz soluklanırken Oğuz arkadan burnuna yediği darbeyle bir kaç adım geriye doğru sendeledi.

Yüzünü, burnundan akan kanın neden olduğu adama çevirince bir darbe daha aldı.

Gözü Batu'ya kaydığında üç herifle aynı anda başa çıkmaya çalıştığını farketti.

Ayağa kalkarak kanayan burnunu umursamadan, adamın yakasını avuçları arasına aldı ve kafasını karşı tarafla buluşturdu.

Daha sonra Batu'nun yanına yaklaşarak, onun patakladığı adamlardan payına düşeni aldı.

O sırada kolunu sıyırıp geçen metal parçasıyla, odak noktasını bıçağı tutan elin sahibine verdi.

İşin sonunu alamayıp yazı tahtası gibi bıçak darbeleriyle vücudu çizik içinde kaldığında, yavaş yavaş yere doğru yaklaştı.

Bulanık görmeye başlayan gözlerinin seçebildiği son şeyse Batu'nun ona doğru yaklaşan endişeli yüzü oldu...

Selamınaleyküm canımslar elimdeki taslaklar bitiyo ve ben daha kaç gündür yazmıyorum biri beni tokatlasın kdkskdkdk

TETİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin