Ben Sende Yandım

362 27 111
                                    

Bölüm şarkısı: Mavi Gri -
Ben Sende Yandım (Ayşe Nur Sarun'un sesinden dinlemenizi tavsiye ederim.)

En son beş sene önce gördüğüm gözler serilmişti koyu yeşil gözlerimin önüne. Uzun kirpiklerinin bir bulut gibi örttüğü o gözler.. Baktım uzunca o gözlere, kehribar rengi gözlerine..

Bal köpüğü derdim ben ona. Bal köpüğüm'

Ne hissetmeliydim şu an? Ben bile bilmiyordum. Ağlamalı mıydım, sevinmeli mi? Ne yapacaktım tam olarak?

Duygularım birbirine karışmış, kendi içlerinde bir çatışmaya girmişlerdi. Şu an ne kalbimin, ne de aklımın ne yapacağım hakkında en ufak bir fikri yoktu. Onlarda sadece şaşırmışlardı.

Benim elim kapının elceğinden kaydığında, onun en güzel çiçeklerden hazırlanmış olan buketi tuttuğu eli de aşağı sarktı ve buket ellerinin arasından kayarak yerle buluştu.

Çiçeğe baktım bir süre, onun gözlerine bakmaya da cesaret edemedim. Oysa şu an onunla sarılıp, kokusunu içime çekmem, Kurak topraklarımda olan hasret bahçelerinde ki solmuş çiçekleri dudaklarındaki bulutlarla sulamasına izin vermem gerekmez miydi?

Baha diye hayıflandı içimdeki ses. Boğamız büğümlendi, kalbim kocaman bir serzenişe mahkum oldu. Beş dakika önce gelemez miydin? Gözlerimin dolduğuna emindim fakat ağlayamıyordum.

"Sen.." dakikalar sonra ağzından bir kelime çıktığında aklımdaki düşünceler bir toz bulutu gibi dağıldı. Gözlerimi yerdeki çiçekten ayırıp ona çevirdim.

"Sen, nişanlandın mı?" Dedi gözlerimin içine bakarken. O gözler için beş yıldır ne serenatlar dizmiştim gönlümde, şimdi ise o gözler kalbimi yaralıyordu. Yutkundu. Bir şey söylemedi. Açıklama mı bekliyordu, bilmiyordum.

Koşup ona sarılsa mıydım, seni çok özledim gidelim lütfen buralardan mı deseydim? Bilemedim. Allah kahretsin ki şu an hiçbir şey bilmiyordum.

Yutkunamadım bile. Sustum bir süre, ne diyeceğimi bilemedim. Ellerimle oynadım, tırnaklarımı avuç içlerime batırıp dudağımı dişledim. Bana bakıyordu hâlâ, hiçbir şey yapmadan, bir tepki vermeden bana bakıyordu.
Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Sadece "Sandığın gibi değil." Dedim. Değildi de..

Yine derin bir sessizlik oluştu aramızda. Gözleri üstümdeki bol askıları omuzlarıma düşen, fazla dekoltesi olmayan dizlerimin, üstünde biten, saten kırmızı elbisede geziniyordu. Fark ettim de bakışları hayranlık barındırmıyordu.

Oysaki beni her gördüğünde gözlerinde bir mutluluk senfonisi çalardı. Gözleriyle beni süzerken binlerce ima barındırırdı.

Ona bu kadar ait hissederken, şimdi sanki hiç tanımadığı birini süzüyormuş gibiydi. Tepkisizdi.

Ben ise gözlerimi yere dikip ona bakmamayı tercih ettim, ya da bakamıyordum.

Beni süzmesi bittikten sonra hafif bir gülme çıktı dudaklarından. Anlam veremediğim gözlerimle ona baktım.

Biraz durdu. Benden kaçırdığı gözlerini gözlerime kenetledi. "Elbisen, yakışmış." Dedi. Dudakları düz bir şekildeyken yanlarından yukarıya kıvrıldı. "Sana yakışacağını biliyordum zaten."

Şaşkınlıkla ona baktım. "Bu elbiseyi bana sen mi-" sözümü yarıda kesti. "Ben, beni unutmayacağını ummuştum. Sen beni çoktan hayatından çıkarmışsın demek."

Anlamıyordum, bu elbiseyi yengem zorla Dilan'dan almıştı.. Dilan.. tabi ya.

"Ben.. Ben seni çıkarmadım Baha." Kafasını sağa sola salladı, gözleri dolmuştu ama ağlamamak için dudaklarını birbirine bastırıyordu.

ÂŞIK-I MEHCUR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin