"Beni kovuyor musun?"
Okulda yangın alarmı çalarken ve üstümüzde dönerek dökülen suların arasında birbirimize anlamsızca bakıyorduk .
"Demek istedediğimin bu olmadığını çok iyi biliyorsun ."
Her lafını tek tek ve sözünün üstüne basa basa söylemişti . Bana bir kaç adım yürüyerek işaret parmağını bana çevirdi ve aynı ses tonuyla konuştu .
"Sen asla bu okuldan atılmayacaksın . Annene söz verdim. Ve sözümü her zaman tutarım. "
Kaşlarını çatarak ona baktım.
"Yani ben burda annemin kızı olarak mı okuyorum . Babamın kızından çıktım annemin kızı mı okuyorum şimdi !"
"Kapattın şu lanet olası suları !!" Öfkelenmişti. Ve etrafa bağırıyordu .
"Sana demeğe çalıştığım her şeyi çarptırıyorsun . Annen seni bana emanet etti. Buradasın ve hep burada kalacaksın . "
Sular kesilmişti ve ikimiz de sırılsıklamdık . Elini kaldırıp arkamda yanıp ve neredeyse kül olan kütüphaneye çevirdi .
"Yaptığın hoş değildi ve cezalandırılman lazım . Şimdi cezalandırmazsam bugün sen yaptın yarın başkası yapacak . O yüzden birazcık uzaklaşman lazım . "
Göz devirip ıslak saçlarımı sırtıma attım ve yüzüme yapışan saçlarımı da yüzümden ayırdım.
"Her neyse umrumda değil . " Odama doğru yol alıp yanından geçerken kolumdan tutup durdurdu .
"Umrunda olduğunu biliyorum . Yine umursamazca davranmaya çalışıyorsun ama senin içini biliyorum . "
Beni yatıştırmak için sakince konuşuyordu . Ama hâlâ kolumdan elini çekmemişti ve bende kıpırdamamış onu dinliyordum .
"Umursamak kötü bir şey değil . Bu bizim de doğamız . Aynı normaller gibi . "
Parmaklarıyla kolumu okşadı ve beni kendine çekti . Bana sıkıca sarılırken gözlerimden yaşlar akıyordu .
"New Orleans'a gitmen artık senin için daha iyi olacak . Artık alman gerek bunu . Biliyorum çok zor geliyor ..."
Bu sefer mırıldanarak konulurken sırtımı babacan bir tavırla sıvazladı.
"3 yıl oldu adım atmayalı New Orleans'a . Ailen seni özledi . Ve sen amcan ve babanın mezarına bile daha gitmedin . "
Ağlıyordum ve bunu biliyordu . Bana sıkıca sarılmaya devam ederken zorla çıkan sesimle konuşmaya çalıştım .
"Canım acıyor ... Oraya gidersem daha çok acıyacak biliyorum ."
Beni yavaşça kendinden uzaklaştırdı ve kollarımı iki eliyle tuttu ve hafifçe sıktı .
"Bunu şimdi yapmazsan ilerde yapmak zorunda kalacaksın . Ve o zaman daha çok canın acıyacak . "
Kıpkırmızı olan gözlerimi ilk defa onun gözlerine çevirdiği de onunda ağlamış olduğunu gördüm . Kalbim daha da acıdı .
"Tamam , gideceğim ."
Hafifçe gülümsedi ve yanağımdan düşen bir damlayı eliyle sildi .
"Dönme konusunda serbestsin . İstediğin zaman buraya gelebilirsin tamam mı?"
Başımı onaylarcasına salladım ve ona bu sefer ben sarıldım.
~~~~~~~~~
"Biricik yiğenimin buraya sefil bir otobüsle gelmesine izin verecek değilim ."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Tribrid
FanfictionIzdırap... ...asla bitmiyor . Ve tüm acımın ortasında bir şiir hatırlıyorum , boşluğun içinde gerçeği fısıldayan Dostuma öfkelenmiştim . Öfkemi söyledim , geçti öfkem . Düşmanıma öfkelenmiştim . Dile getirmedim , büyüdü öfkem . Ve korkularla sula...