Bölüm 11

194 11 4
                                    

Sen yoksun anne...

Gelecekle ilgili, senin verdiğin manevi destek olmayınca, yıkılan hayallerime, yok olan geçmişime, kaybolan geleceğime hep ağlıyorum annem...


Ne kadar da iyi olduğumu herkese göstermeye çalışsam da içim kan ağlıyor . Yüzüm ne kadar gülsede ruhum ağlıyor . Bir parçamı senle diğer kalan parçamı babamla kaybettim annem ...

Ben ...

...senin kızın olduğum için gurur duyuyorum .

Annem , ben ne kadarda sana ve babama kavuşmak istesem de bana zorla verdirttiğin söz beni yaşamaya zorluyor .

Annem , yaşayacağım . Çünkü sen , babam ve amcam benim için hayatlarımızda vaz geçtiniz . Eğer şimdi ben vaz geçsem yaptığınız fedarlarlık bir işe yaramayacağını biliyorum .

Yaşayacağım ...

Beni yok etmeye çalışanlara inat ...

×××××××××

Amcamın hafızasını geri getirdiğimden beri amcam kendini açıklamaya , affettirmeye çalışıyordu . Öfke patlaması yaşadıktan sonra -amcamın vücudunu parçaladıktan sonra- babam amcamla aynı yerde bulunmama izin vermiyordu . Ona tekrar saldıracağımı düşünüyor olmalıdı . Ama ben içimdeki Halowla daha da hırçın oluyordum.

Düşüncelerimle başbaşa kala kala amcamın suçsuzluğu beyninde yankılanıyordu . Ona gereksiz yere zarar vermiştim . Pişmandım.

Biz Mikaelson ana malikanesinde kalırkan amcam ise beni rahat bırakmak için Beyaz Konakta kalıyordu . Bugün onunla gidip konuşmayı düşünüyorum . Evet yapacağım bunu .

Dolabını açıp üstüme hızlıca elime gelen şeyleri giydim ve saçlarımı omzundan dökülmesine izin verdim. Çantamı da omzuma aldıktan sonra notlarımı giyip odamdan çıktım.

Mikaelson malikanesi 1789 yılında babamlar tarafından yaptırılmıştı . O döneme uygun olduğu için normal bir ev değildi .

Zemin kat , giriş katı , 1. Kat ve çatı katı olmak üzere 4 kattı vardı . Büyük bir alana sahip olan malikane ana giriş kapısı en işlek sokaklardan birine açılıyordu . O kapıdan girdiğinizde sizi direk ana hol karşılıyor. Ana holün tam ortasında bulunan şelale ve onun sol kısmında bulunan uzun yemek masası , daha ilerde bulunan koltuk takımı ve en köşede bulunan Mikaelsonların portreleri ...

Potrelerin bulunduğu yerden bir merdiven uzanıyor o merdiven ise 1. Kata ulaşıyordu .

1. Katta ise herkesin odaları vardı . Ve gerkesiz bir sürü oda ...

Zemin katta ise babamın küçükken girmem izin vermediği kısımdı.

İşkence odaları .... Tamam aslında tam öyle sayılmaz ama bir nevi öyleydi . Mahzen odaları , gömülen vamirler ...

"Hope nereye gidiyorsun ?" Babamın bana seslenmesiyle merdivenlerden hızlıca inmeye başladım .

Babam merdivenlerin sonunda kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu .

"Amcamı görmeye gideceğim ."

Ellerini göğüsünde birleştirdi ve buz rengi gözleri benim gözlerime sorgular gibi baktı .

"Kol , Davinayı bırakma-..."

Gülerek onu durdurdum.

"Elijahdan bahsediyorum. "

Sorgulayan bakışlarına şaşkınlık da eklenmişti . Sağ elini saçlarına götürdü ve uzamış olan kıvırcık saçlarını daha da karıştırdı .

The TribridHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin