Hala sarılıyorduk ve size dürüst olacağım bir şeyin bitmemesini hiç bu kadar arzulamamıştım. O an yaşadığım duygular, büyük ihtimalle Melike de aynı durumdaydı, o kadar inanılmazdı ki on dakika sonra her şey bir rüya gibi gelmeye başlamıştı. Yusuf üzerimizden kalktığında herkes yavaş yavaş ayrılmıştı. Yusuf'a vurmak için yepyeni bir neden!
Gözlerimi silmeye çalışıyordum ama galiba her şeyi batırmıştım. "Aww ağladın mı sen?" Melike'nin gelip bana sarılmasıyla Emir de bize döndü. "Ah kıyamam ben size, çok mutlu oldu." O da bize sarılınca üçlü ayrı bir sarılma gerçekleştirmiştik.
"Melike tuvalete gitmeliyiz!" Kulağına sessiz bir şekilde bağırdığımda benden ayrıldı ve Emir'e döndü. "Emir'cim tuvalet nerede acaba?"
Emir eli ile barın arkasındaki koridor gibi olan yeri gösterdiğinde kimsenin yüzüne bakmadan birbirimizin koluna yapışmış bir şekilde yürümeye başladık. Melike kapıyı açar açmaz içeriye girdim ve "Sence çığlık atsak duyarlar mı?" dedim.
"Umurumda değil!" İkimiz de çığlık attığımızda beş dakika önce olan her şey tekrar gözümün önüne gelmişti gözlerimden yaşlar tekrar akarken onun da ağladığını gördüm. Birbirimize koşup sarıldığımızda sesli sesli ağlıyorduk. "Gerçekleşti."
"Gerçekleşti güzelim, evet." Seslerimiz titrerken daha da şiddetli ağladık. "Bugünün geleceğine olan inancım azalmıştı ama ama bugün!"
"Yaptık Nehir yaptık! Hem de tam zamanında! On bir yıl."
"On. Bir. Yıl." Daha da sıkı sarıldım Melike'ye beynimin durmaya yaklaştığını hissediyordum. En büyük korkum ise bunun bir rüya olmasıydı. Ya şu an evde uyuyorsak ve her şey o an gerçekleşiyorsa.
"Hayır! Saçmalama gerçek işte bak!" Yine dışımdan söylemiştim. Bu huyumu öğrenseniz iyi olur. İçimden söylediğimi düşündüğüm çoğu şeyi aslında dışımdan söylüyorum ve ileride büyük bela olacağına adım gibi eminim.
Melike'den ayrıldım. "Şu özelliğimi aileden kim verdi lan bana!" Ailede bir salak bendim herhalde. Kapı tıklatıldığında ikimiz de oraya döndük. "Şey gelmiyor musunuz kızlar?"
"Can mı lan o?" Melike hırsla kapıya yürüdüğünde onu durdurdum.
"Sakin ol Melike. Çocuğun bir suçu yok." Melike kaşlarını çattı ve kapıya doğru sinirli bakışlarından gönderdi. Fazla sinirli bakış atıyordu bu aralar. Korkmuyorum değil yani.
"Geliyoruz!" Kafasını bana çevirip sesini alçalttı. "Patladı patladı." Lavaboya doğru ilerlerken konuştum. "Seni göremeyince gelmiştir." Yüzümü yıkayan bana koluyla vurduğunda kıkırdadım. En sevdiğim çift olacaklardı.
Yüzümüzü yıkayıp lavabodan çıktık. Can kapıda bekliyordu bir dakika o sigara mı lan? Melike bana dönüp yüzünü buruşturdu. "Ben senin yazacağın karaktere Nehir!" Gözlerimle Can'ı işaret ettim. "Duyacak şimdi! Ayrıca sadece sinirliyse veya gerginse içiyordu benim karakterim. Bu benim Can'ım değil demek ki."
Melike beni içeriye doğru itekledi. "Senin Can'ın değilmişmiş. Bahanene tüküreyim." Ona dil çıkarttım ama o beni daha da çok itekledi. Koridordan az önce olduğumuz alana geldiğimizde ise durmuştum.
"Ne ara bu kadar kalabalık oldu burası!"
"Dünyayı ben yönetmiyormuşum Melike." Melike bana "Daha yeni mi anladın?" derken kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu.
"Kızlar yürüsenize." Melike midesi bulanmış gibi davranıyordu. Sigara en nefret ettiği şeylerden biriydi. Hani bakın şöyle anlatayım: Gidip en büyük uyuşturucuları kullanın ama sigara asla! Lise de beni bıçaklıyordu sakın denemeyin!