Mrs. Hamilton

16 4 2
                                    


    Bakerler taşınalı yaklaşık bir hafta oldu ve Hamiltonlar bu sabah yerleşmeye başladılar. Sabah bahçeye çıktım ve evin bahçesindeki kolileri gördüm sonra evin içinden bir adam çıkıp bahçedeki kolilerden iki tanesini kucakladı koliler yüzünden önünü göremiyor olmalıydı ki kafasını kolinin iki yanına döndürüp önünü görmeye çalışıyordu. Adam kafasını yana eğip zorlana zorlana kolileri eve taşıdı. İçeri girdim Kelly ve Taylor kahvaltıyı hazırlamakta anneme yardım ediyorlardı "Kolileri gördünüz mü? Bakerların evine taşınmaya başlamışlar." dedim. Gördüm ve onlardan sonsuza kadar nefret edeceğim, dedi Clara kahverengi koltuğun üzerinde oturmuş camdan dışarı bakarak. Taylor bıkkın bir sesle karşı çıktı ,

"İyi de onları tanımıyorsun bile."

"Ama sevmiyorum işte, kimi sevip sevmeyeceğime kendim karar verebilirim."

"Ön yargılı davranıyorsun Clara! O insanları sevmemek için hiçbir geçerli nedenin yok."

"Nedenim var, Bakerlar onlar yüzünden evlerinden taşındılar ve ben onların gitmesini istemiyordum"

Bu defa Kelly lafa karıştı,

"Bakerlar onlar yüzünden taşınmadı, Bakerlar evlerini sattılar, kendi istekleriyle"

O sırada Austin ve Jacob sonunda tatlı uykularından vazgeçip yanımıza gelebilmişlerdi ve bu sayede hazırlanmasında hiçbir emekleri geçmemiş olan kahvaltıyı afiyetle yediler. Neyse ki annem artık bu ikisinin üstün zekalarını (!) çözebilmişti, böylece sofrayı kaldırma işi oğlanlara kaldı.

Kahvaltıdan sonra Austin ve Taylor'la birlikte yürüyüşe çıktık evlerin kurulu olduğu alanın biraz daha gerisindeki araziye kadar yürüdük. Araziye adımımızı atmamızla Taylor'un çığlık atarak nar ağacına koşması bir oldu; Brook, Austin bakın bakın narlar kızarmış. Eve gitmeden toplayabilir miyiz? Lütfen toplayalım.

Böylece Austin'le ben de nar ağacının yanına koştuk. Austin Taylor'u yukarı kaldırdı

"Ağacın dalları arasındaki boşluğu görüyorsun değil mi?"

"Evet!"

"Şimdi bir ayağınla oraya bas sonra sağlam dallardan birine tutun ben de seni oraya iteceğim tamam mı?"

"Tamaaam!"

Taylor Austin'in dediğini yaptı ve nar ağacının dallarının ortasındaki boşluğa çıktı. Sonra Austin de ağacın arkasına çıkıp başka bir dalın üzerine çıktı. Kafamı kaldırıp dalın üzerindeki kardeşime baktım

"Artık dalların seni taşıyamayacağı kadar ağırlaştığın gerçeğini kabullenmelisin."

"Sana yer kalmadığı için mızmızlanma, ayrıca Taylor'u taşıyorsa beni de taşır"

"Birincisi, Ben mızmızlanmıyorum istesem ben de çıkarım; ikincisi Taylor bir dalın üzerine değil ağacın gövdesiyle dalların ayrıldığı yerde duruyor ayrıca sen ondan hem iki yaş büyüksün hem de sen erkeksin yani ondan daha ağırsın."

"Merak etme düşsem de bana bir şey olmaz, Annem sanırım bana hamileyken çelikle beslenmiş"

Bu çocuk beni öldürüyor. Sonra onlar topladıkları narlar aşağı fırlattılar ben de yere düşüp patlamasınlar diye yakalamaya ve ya en azından düşüşlerini hafifletmeye çalıştım. Başarısızlıklarım oldu tabi ki ama çoğunlukla başarılıydım. Sonra ikisi de sağ salim aşağı indi ve yerdeki narları kucaklayarak evin yolunu tuttuk.

No. 28'in ( Yani Bakerların evi ama artık oraya böyle demeyi tercih ediyorum çünkü öyle diyerek Hamiltonları kötü hissettireceğimizi düşünüyorum.)önünden geçerken evin önünde bir kadın elinde kahve fincanıyla bahçedeki taburede oturuyordu. "Bayan Hamilton olmalı." Diye fısıldadı Austin "Yanına gidelim mi?" dedi Taylor, evet anlamında başımı salladım. Yönümüzü Bayan Hamiltona doğru değiştirdik ben önden gidiyordum ve tabi ki konuşma işi bana düşüyordu diğer ikisi sadece arkada bizi dinleyecekler, işte bu yüzden yanımda kendimden büyükler varken birileriyle tanışmayı daha çok seviyorum. Taylor benden küçük olduğu için onun konuşması garip olur, Austin benimle aynı yaşta fakat pek öyle davranmıyor o yüzden ben konuşmayı yapıyorum.

Bayan Hamilton'ın yanına gittik

-Merhaba!

-Merhaba gençler.

-Nasılsınız?!

Austin kolumu dürttü ve gözlerini ayırarak bana baktı

-Imm, şey ben Brook bu arada bunlar da kardeşlerim Taylor ve Austin.

-Memnun oldum, ben Della Hamilton. Siz Edwardsların çocukları mısınız?

"Biz de Edwarslarız" dedi Taylor kaşlarını havaya kaldırmış bir biçimde kıkırdamasını belli etmemeye çalışarak, Austin gözlerini kocaman açmış bir bana bir Taylora bakıyordu gülmemek için dudaklarını sıkıyordu ama yanakları yukarı çıkmaya başlamıştı. O sırada Bayan Hamilton küçük bir kahkaha attı ;

-Evet, doğru haklısın, çok özür dilerim.

- Hayır, lütfen, öyle demek istemedi! Öyle değil mi?

" Tabiki öyle demek istemedim, özür dilerim." Dedi Taylor bu defa ciddi bir yüzle ama bu yüzün sahte olduğunun Bayan Hamilton dışında hepimiz farkındaydık.

-Önemli değil tatlım.

-Neyse biz gitsek iyi olur hava kararmaya başladı, iyi akşamlar Bayan Hamilton

-İyi akşamlar

Ev bizim eve çok yakındı, arkamızı dönüp yürümeye başladığımızda herkes başını öne eğmiş gülmemek için kendini zor tutuyordu birbirimize bakmıyorduk çünkü eğer bakarsak güleceğimizi biliyorduk ve Bayan Hamilton hala bahçedeydi. Evin önüne gelince Austin kapıyı tıkladı, kapıyı Clara açtı, Austin kapının ortasında durup yüzümüze bakan Clara yı kenara itti ve içeri girdi Taylor ve ben de hemen arkasından kendimizi içeri attık ve kapıyı kapattık. Kapı kapanır kapanmaz hepimiz kahkaha atmaya başladık, Clara kaşlarını çatmış, şaşkın bir ifade ile bize bakıyordu. yavaş yavaş kendimize gelmiştik ve gülmeyi bırakmıştık. Sonra herkes odaların çıktı ve akşam yemeğine kadar da dışarı çıkmadı.

SÖĞÜDÜN SAÇLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin