Merhaba~
Umarım bölüm geldiği için sevinenler vardır aranızda, bende yayımlamak için can atıyorum çünkü.
Medya: Roxette-Listen to your heart
(8 Haziran 1627)
Uzun ve kendinden emin olan adımları, kendi evine yönelirken istemsizce karşıdaki ufak eve doğru bakıyordu.Sahibi gibi ufak olan ev, sanki ona gelmesini söylüyordu sürekli.Abraxas yine hislerinde haklı çıkmıştı ve Tom söz konusu erkek güzelini gördüğü an tutulmuştu.
Öyle ki kendini bildi bileli var olan boşluk, bir anda dolmuş, ilk defa bu kadar doğru hissetmişti.
Ufak olanın evine merhaba demek için gittikten sadece iki gün geçmişti ve Tom sabahları Sirius'u görüyordu.Adam erkenden kalkıp kapının önünü süpürüyor, ufak evin bahçesindeki çimlikler yerine genç fidanlar dikiyordu.Tom ne zaman evinden çıksa ve ufak eve doğru baksa adamla göz göze gelirdi.Başıyla selam verirken adam onu yanına çağırır, eline birkaç bozukluk tutuşturup öğlen kendisine bir şeyler almasını söylerdi.Tom ise o parayla ne yapacağından henüz emin değildi.Sirius'un ondan hoşlandığını anlayabiliyordu ve onun vaftiz oğluna saf bir sevgi duyduğunu söylemek zordu.Harry ile konuşsaydı belki daha da aşık olabilirdi.Öyle ki genç adam hayatına giren bu yeni kişiyi kolları açık, daha önce hiç olmadığı kadar mutlu bir şekilde bekliyordu.
Onun zümrüt yeşili gözleri…
Bir kere görmüş olsa bile asla unutamayacağı kadar güzellerdi.O ufak ellerini tutmak ve hiç bırakmamak istiyordu, dağınık saçlarıyla oynamak, kirazlar kadar tatlı gözüken dudaklarını öpmek istiyordu.Eğer annesi bunları düşündüğünü bilseydi onu evlatlıktan reddedebilirdi fakat Tom açıkça umursamazdı.İçindeki derin boşluğu dolduran kişi onun için en önemli kişiydi.Sanki şimdi gözlerine bir renk gelmişti, daha canlı görüyordu hayatı.Harry ile geçirdikleri bir saatte bile az çok nasıl birisi olduğunu anlayabilmişti.Öncelikle zeki olduğunu ve Sirius'un bazı konulardaki gevşekliğinden hoşlanmadığını biliyordu.Bazen ciddi davranıyordu ve Tom'un söylediklerini dikkatle dinliyordu.Onun yumuşak bir kalbe ve güzel bir ruha sahip olduğuna ismi kadar emindi.
Cebinden anahtarını çıkarıp evinin kapısını açtığı anda Merope onun kucağına bir tabak koyup elindeki çantayı almıştı."Bunu yeni taşınan komşumuza götür ve selamlarımı ilet lütfen.Bu arada, oğluyla tanıştın mı?"
Biçimli dudaklarını birbirine bastırıp başını onaylar biçimde salladığında kadın neşeyle gülümsemişti."Akşam yemeğe çağır o zaman, Narcissa'dan oğlanın sizinle yaşıt olduğunu duydum.Abraxas dışında arkadaş edinirsin."diye cıvıldadı ve Tom'u evin dışına doğru itti hafifçe.Genç adam başını salladıktan sonra karışık düşünceler ile karşıdaki eve doğru yürümüştü.Annesinin kapıyı kapatırken güldüğünü fark edince kaşlarını çatmamak için tuttu kendisini.Henüz ufak evin önüne gelmişti ki kapı açıldı ve elinde bezden yapılmış bir çantayla çıkmıştı Harry.Karşısında gördüğü genç adam ile korkarak geriye doğru adım atmış, elini kalbine doğru götürmüştü.
"Üzgünüm."diye mırıldandı genç adam, Harry korkusunu kenara atarak kıkırdadı ve onun uzattığı tabağı aldı elinden."Sorun değil, kurabiyeler için teşekkür ederim."diye cıvıldadı mutlulukla.Tom başını çevirip ona bakmaktan kaçındı, aksi takdirde daha da aşık olacaktı.Elini ensesine doğru atıp bir süre ne diyeceğini unutmuş bir şekilde bekledi, daha sonra Harry'nin elindeki çantaya kaymıştı mavi gözleri."Bir yere mi gidiyordunuz?"
"Sen diyebilirsin ve evet, buraları gezmek istedim.Ya sen?Başka bir şey söylemek için gelmiş olmalısın."
Tom duraksadı ve aniden salladı başını."Akşam yemeğine davet etti annem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Malédiction D'éternité // Tomarry
Fanfic"Hiçbir hayatında neler olacağını bilemezsin.Bazısında sırada bir insan olursun,karşılaşırız ve tekrar,usanmadan aşık oluruz birbirimize.Bazen de ölüm yakındır,sadece sarılıp bol şanslar dilerim." "Bunları nasıl görüyorsun?Nasıl biliyorsun?" "Çünkü...