Verdammt!!

5.Bölüm

Sude'nin ağzından..

"Yağmur ablanı bekleseydin bari!"

"Ya anne! O beni beklemiyor. Hem ben onunla gitmek istemiyorum o geç çıkıyor!"

Kapı aralığından anneme seslenip kapıyı kapattım. Her gün aynı şey; Yağmur ablanı bekle, Yağmur ablanla git vb. vb.

Ya bana ne ondan! Ben istemiyorum onunla gitmek. Zaten neredeyse her gün kavga ediyoruz. Bir de yolda kavga edelim tam olsun! Gerçi yolda da kavga etmişliğimiz var ama neyse konumuz bu değil.

Cebimden kulaklığımı çıkarıp taktım ve en sevdiğim grubun yani(!) BTS'in şarkılarını açtım. Ben bir Army'dim. Ve Army olmak çoksel bişek! BTS ÜYELERİNİN HEPSİ ÇOK TATLI VE ARMY OLMAKTAN MEMNUNUM!

Evet bunu her gün bağıra bağıra söyleyesim geliyordu. Tabii yolda değil.

Apartmandan çıkıp okul yolunu tuttum. Yolda Nehir'i görünce gülümseyerek yanına gittim.

"Günaydın şekerim nasılsın?"
"Günaydın hayatım iyiyim sen nasılsın?"
"Bende iyiyim okula gitmeye çalışıyoruz napalım?"
"Bende öyle hayatım."
"E bay o zaman."
"E hadi bay."

Gülerek yanından ayrıldım ve okulun olduğu sokağa girdim. Nehir mahalleden arkadaşımdı.

Okulun bahçe kapısından içeriye girdim. Havası çok soğuktu! Ki kışın bu şehirde resmen Sibirya soğukları oluyordu. Lanet...!

Bahçede birkaç kişi dolaşıyordu. İçlerinden tanıdığım var mı diye baktım ama hiçbirini tanımıyordum.
Neyse diyerek okul binasına girdim.

Kantinde bekleyen Kaan'ı görmemle olduğum yere çivilendim. ALLAH'IM ÇOCUK RESMEN TAŞ YA TAŞ!! ÇOK YAKIŞIKLIYDI!

Ablamın arkadaşı olduğu için beni az bir şey tanıyordu. O yüzden hızla sınıfa çıkmaya başladım. Resmen eziyet çekiyordum şuan. Bu merdivenler adamı katil eder!

Telefonuma gelen bildirimle elime aldım ve telefona bakarak sınıfa girdim. Artık alıştığım için önüme bakmadan bizim kızların yanına gittim.

"Günaydın Jungkook'çum!" diye bağırdı Seda kulağıma. Yüzümü buruşturarak ona döndüm ve gülümsedim.

"Günaydın Jimin'cim!" dedim aynı onun gibi. O da bana gülüp geri işine döndü. Deniz telefon oynuyordu. Saat daha erkendi o yüzden pek kimse yoktu sınıfta. Aklıma gelen şeyle kızlara dönerek konuştum.

"Az önce okula girdiğimde Kaan'ı gördüm! Kızım bence insan değil o çünkü çocuk yürüyen taş ya!" diye bağırdım sınıfta. Sınıftakiler bizim bu hallerimize alışkın olduğundan bakmıyorlardı bile. İşime gelir..

Seda bana heyecanla bakıp konuştu.

"Offf nalet bende demin karşılaştım sınıf defterini almaya giderken. Abi çocuk gerçekten çok yakışıklı ya!" dedi.

Deniz bize bakıp kahkaha attı.

"Ya olum bırakın şu Kaan'ı! ALİHAN VE HALİL İBO DA VAAAR YAPRAAAM!!" diye bağırdı o da.

Seda ile ona hak verip konuşmaya devam ettik. Off ama bizim okuldaki 12lerde cidden taştı ya!

••••

"İyi ben bi Saltıkgile gidiyim yeni dedikodular var mıymış bi öğreneyim." diyerek yerimden kalktım ve üst kata çıktım. Teneffüs olmuştu, sonunda!

Tam da tahmin ettiğim gibi iki Sude de duvara yaslanmış konuşuyorlardı.

"Napıyonuz lan?" dedim. İkisi de bana bakıp cevap verdiler. Sonra dedikoduya devam ettik.

"Sude! Biz E'lerdeyiz!" diye yanımdan geçerken bağırdı Deniz.

"Okey!" diye bağırdım arkalarından ve kızlarla konuşmaya devam ettim. Konuşmamız bitince yanlarından ayrıldım ve 9/E ye bizim kızların yanına gittim.

"Napıyonuz lan?" dedim onlara da. Emine ve diğer Sude gülerek cevap verdiler.

"İyi şekerim sen napıyon?" hepimiz güldük ve bu seferde onlarla sohbet ettik.

Zilin çalmasıyla Seda, Deniz ve beni sürükleyerek sınıftan çıkardı ve kendi katımıza gittik.

"Ananı! Şu Kaan değil mi lan? Bizim katta ne işi var?" Deniz'in söylenmesiyle Seda ile karşıya baktık. Biz 11ler ile aynı kattaydık o yüzden buraya 12ler de uğruyordu.

"Offf olm niye erkek değilim lan ben!" diye isyan etti Seda. Ona güldük ve Kaan'ı izlemeye ve onun hakkında konuşmaya başladık. Oğlanı öve öve bitiremiyorduk yahu!

"Neyse hadi sınıfa girelim ders Mat!" dedi Seda ve bizi sınıfa itti. Kendisi tahtaya geçerken bizde yerimize oturup Deniz'le konuştuk.

Seda sınıf başkanı olunca ayaktakileri dövüyor böylece siniri onları döverek çıkartıyordu.

Kapının açışmasıyla Uğur hoca içeri girdi ve herkes ayağa kalktı. Uğur hoca en sevdiğim hocaydı.

Matematik hocası olsa bile onun dersi çok eğlenceli oluyordu. Yine her zamanki gibi gülerek ders işledik. Havada Uğur hocanın bize taktığı lakaplar uçup durdu; Müge Anlı, Safinaz, Umut'suz vaka, Esra Erol ve daha bir sürü...

Öğle arasına girdiğimizde Seda ve Deniz'le her zaman gittiğimiz Çiğköfteciye gittik. Sohbet ederek gülerek çiğköteleri yedik.

Hatta Deniz abartarak narekşisini ağzına tuttu, Seda onu dövdü, ben onları videoya aldım.

"Gerizekalı adam görürse sıçarız! Bırak onu, insanca ye!" Seda'nın bağırmasıyla Deniz elindeki narekşisini hüzünle kenara koydu. Ben kahkahaya boğulurken Seda halen Deniz'e kızıyordu.

"Ayy ilahi Seda! Beni güldürüyorsun!" dedim gülerken. Seda ve Deniz de gülüp "ilahi Sude sende bizi öldürüyorsun!" dediler aynı anda.

Onların her şeyi aynı anda düşünmesi, söylemesi beni kıskandırıyordu. Ama yine de, ikisi de farklıydı ve ikisini de çok seviyordum.

"Yediyseniz kalkalım artık. Markete gidelim." Deniz'e kafamızı sallayıp masadan kalktık. Deniz'le ben paramızı Seda'ya verip dışarı çıktık. Seda da paraları verdikten sonra yanımıza geldi ve itişe kakışa, güle eğlene markete girdik.

Tabii biz rahat durur muyuz? Allah korusun! Seda Deniz'i itti ve Deniz arkadaki 5litrelik su şişelerinin üstüne düştü. Seda ile şaşırmış bir şekilde Deniz'e baktık.

"Lan! Lan! Kalk! Çabuk!" Seda ile Deniz'i tutup kaldırdık ve elimizle ağzımızı kapatarak güldük.

Her günki gibi ama her günde ayrı bir eğlenceli geçiyordu günümüz. Gene birlikteyiz gene konuşuyoruz gene gülerek itişip kakışıyoruz.

Sınıfa girip iki oturduk ama sonra sıkıldığımız için üst kata 9/E ye gittik.

Orada da koptuk. Resmen her şeyi dalgaya alıyorduk. ama ben bunu seviyordum.

Sonra telefondan BTS'in Mic Drop şarkısını açıp Seda ile dans ettik. İkimiz de birbirinden farklı hareketler ederek hem biz eğlendik hem de bizi izleyenleri.

Okul hiç bitmesin istiyordum. Çünkü okulda aşırı eğleniyorduk ve ben mutluydum.

Onlarla...