08

742 57 29
                                    

"ondan bahsetmişken... merhaba minho!" chan minho'yu selamladı.


"merhaba chan." minho chan'e dönerek gülümsedi.

"ah doğru! bu senin telefonun mu?" dedi  minho jisung'a, telefonu tutarak ve genç olanın dikkatini çekerek.

"hassiktir, çok seksisin." diye düşündü jisung sesli düşündüğünün farkında olmayarak. diğerlerinin gülmelerine ve minho'nun kızarmasına sebep olmuştu.

"ben- uhm... si- evet benim." dedi telefonu alırken ve yüzünü yanında getirdiği ceketine gömdü hızlıca.

sessizce " pekala, şimdi gidiyorum." dediğini duydu minho'nun.

"siktir, hayatımdan nefret ediyorum." dedi minho'nun yeterince uzaklaştığından emin olduğunda.

"yüzünü görmeliydin!" hyunjin kahkaha attı.

"kapa çeneni..." jisung dolabının kapağını hızlı bir şekilde kapatarak tepki verdi.

dersleri şimdi başlıyordu ama jisung'un tek düşünebildiği minho'nun ne kadar göz kamaştırıcı olduğuydu. onu tam olarak inceleyememişti bile.

"agh. ne düşünüyorum böyle. ondan hoşlanmıyorum bile. hoşlanamam." kendi kendine düşündü lakin bunun yalan olduğunun farkındaydı.

"jisung ve minho bir ağaçta oturuyor.
ö p ü ş ü y o r l a r~"

"felix ne saçmalıyorsun."

"onu düşündüğünü biliyorum, deli gibi kızaracaksan bana yalan söylemeyi düşünme bile." dedi felix, jisung inkar edemedi, felix bir konuda haklıydı. kızardığı her zaman belli olurdu.

"neyse ne, lee know her türlü ondan daha ateşli." dedi jisung gözlerini devirerek.

"lütfen ama, lee know yaşadığının bile farkında değil. ayrıca şu solistten hoşlanıyor." diye belirtti felix.

"sadece bırak da yaşayayım."

"haha hayır."


lame | minsung (TÜRKÇE ÇEVİRİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin