Chapter 10 : Cinema

1K 137 34
                                    

Jisung ve Minho'nun gitmesinin üzerinden neredeyse beş gün geçmişti. Chan bize onların bir hafta içinde döneceklerini söylediği için içim rahattı. Geldiklerinde büyük bir sorguya çekileceklerdi.

Bu süre zarfında Felix'le hiç boş zamanımız olmamıştı. Açıkcası gerçekten eğlendiğimi hissediyordum. Yüzümdeki gülümsemeler hiç olmadığı kadar büyüktü. Birlikte yemek bile yapmıştık. Oysaki ben hayatımda hiç yemek yapmamıştım. Sonuç olarak çok güzel bir pasta çıkarmıştık ortaya. Çoğunu o yapsa da benim de küçük katkılarım olmuştu. Fakat asla pastayı ben yaptım demiyordu. Her seferinde biz yaptık demekten çekinmiyordu.

Bugün ise sinemaya gidecektik. Evet klişeydi. Bunu ona da söylemiştim fakat o klişeleri sevdiğini söylemişti. Vizyonda Aquaman diye bir film vardı.

"Kesinlikle bunu izlemeliyiz." Diye tutturduğunda onu geri çevirmedim. Güzel bir filme benziyordu zaten.

Patlamış mısır da aldıktan sonra koltuklarımıza yerleştik. En arka koltukları almıştık. Yanlış anlamayın. Öpüşmek için değil, sadece arkada oturmayı seviyorum.

Uzun uzun süren reklamlardan sonra sonunda film başlamıştı. Felix'e döndüğümde pür dikkat odaklandığını gördüm. Daha önce hiç sinemaya gitmediğini söylemişti. Ayrıca konusunun Deniz altı olduğunu düşünürsek onun ilgisini çekmesi normaldi.

"Acaba benim de karada kardeşim var mıdır?" Diye sordu bir anda.

Ekrana biraz baktıktan sonra olayı çözdüğümde "Neden?" Diye sordum.

"Annem uzun zamandır bizimle değil. Babam öldüğünü söylüyor ama ona inanmıyorum. Uydurduğu şeyler kadar saçma ki. Tek bildiğim şey karada olduğu." Dedi ve hüzünle omzunu silkti. Annesini çok seviyor olmalıydı.

"İstersen bir gün anneni arayabiliriz. Ne dersin?" Gülümseyerek bana döndü.

"Gerçekten mi?" Kafamı salladığımda gülümsemesi daha çok büyüdü.

Film biraz ilerlediğinde filme o kadar odaklanmıştık ki her şeyi eleştirerek konuşuyorduk. Bazen uyarılsak da umrumuzda değildi.

"Kız çok gerizekalı. Ben sevmedim." Deyip yüzünü buruşturdu Felix.

"Ama çok güzel." Diye fikrimi belirttim.

Bana döndüğünde ben de ona döndüm. "Neresi güzel?"

Dalgayla "Saçları kızıl kızıl mesela. Manken gibi kız işte." Dedim.

Kaşlarını çatarak ekrana geri döndü. "Bence en kötü tarafı saçları. Sanki prenses olmak için saçlarının kırmızı olması gerekiyormuş gibi. Ariel de öyle. Onu da sevmiyorum. İkisi de güzel değil." Deyip somurttu.

Sırıtarak "Haklısın. Sen daha güzelsin." Dedim. Bir anda ağzımdan çıksa da pişman olduğum söylenemezdi.

"Ne?" Diyerek bana döndü.

Omuz silktim. "Laf ağızdan bir kere çıkar."

Bir anda üste çıkmaya çalışarak "Duydum ki! Bana güzel dedin." Dedikten sonra utanarak yüzünü kapattı.

Yanımızdaki çocuk sinirle söylendi. "Ay öpüşecekseniz öpüşün ama sessiz olun artık! Film mi izliyoruz sizi mi dinliyoruz belli değil."

İtiraf etmeliyim bu sefer ben de utanmıştım. Felix'le birbirimizin kızaran yanaklarına bakıp gülümsedik. Sonrasında da konuşmamaya karar vererek filme döndük.

Yanımdaki çocuk "Savaşın ortasında öpüşmeyen de ne bileyim." Diye mırıldandı. "Ah çok romantik!" Deyip dalga geçmek icin üzgün bir yüz ifadesi yaptı.

Sırıtarak "Öpüşüyorlarsa size ne. Haklısınız belki ama sessiz olur musunuz? Film mi izliyoruz sizi mi dinliyoruz belli değil." Dedim

Bana göz devirse de öcümü almıştım. Felix'in kıkırdamasıyla ona döndüm. "Biz de öpüşelim mi?" Diye sordum bir anda.

"Ne?" Dedi utanan yüz ifadesi ile.

"Klişeleri severim demiştin. Bence tam şu an öpüşmeliyiz."

Kaşlarını çatmıştı ama karanlığa rağmen kızardığını görebiliyordum. "Dalga mı geçiyorsun?"

Biraz bekledikten sonra ne yaptığımı fark edip hemen "Evet..." Dedim. Kafayı yemiş olma ihtimalim yüksekti.

"Bir daha böyle şakalar yapma!" Kızmış mıydı o? Kesinlikle kızmıştı.

Şaşkınlıkla "Seni öpmediğim için bana mı kızıyorsun?" Dedim.

Çenemden tutup kafamı ekrana çevirdi. "Filmi izle de boşuna para vermiş olmayalım." Sanırım bu onun dilinde konuşmak istemiyorum demekti. Çünkü istese alışveriş merkezini bile satın alabilirdi.

Filmin sonuna kadar asla konuşmadık. Hatta filmden sonra bile sessizlik devam ediyordu. Hem kendime böyle bir şey yaptığım için kızıyor hem de ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Belki de fiziksel temastan hoşlanmıyordu. Bu ihtimali hemen aklımdan sildim. Aksine sarılmayı çok seviyordu. Durduk yere bana sarıldığı bir sürü anım oluşmuştu.

"Ne düşünüyorsun?" Diye sordu. Daldığımı fark etmiş olmalıydı.

"Seni." Dedim doğruyu söyleyerek.

"Neden?" Diye sordu sakince.

Onu durdurdum ve herhangi bir here oturduk. "Her seferinde kafamı karıştırıyorsun çünkü. Seni çözene kadar kafama yeni bir şey ekliyorsun ve onu çözmeye çalışıyorum. Biraz fazla beklenmediksin. Söylesene gerçekten neden sudan kaçtın?" Son soru aklıma bir anda gelmişti. Karayı kendi adı gibi bildiğine emindim. Eğlenmek için geldiğini de sanmıyordum.

Gözlerimin içine derince bakarak "Senin için geldim." Dedi ve hemen kafasını başka yöne çevirdi. "Bir çok kez karaya çıkmıştım zaten ama kimse senin kadar ilgimi çekmemişti. Her seferinde sinirlenip o mağranın yanına geliyordun. Her gün kendine sinirlenecek başka bir şey buluyordun. Hayattan hiç zevk almıyor gibiydin. Herkesi düşman olarak görüyordun bir de. En yakın arkadaşlarınla bile aranda bir buz dağı var. Söylesen biriyle sorunlarını paylaşmayalı kaç yıl oldu?"

Derin bir nefes verdim. "Annem bana kimseyle bir şeyimi paylaşmamam gerektiğini söylerdi. Annemin en yakın arkadaşı ben doğmayayım diye beni öldürmeye çalışmış. Söylediğine göre babamı seviyormuş. Ve düşününce senin de Seungmin'le aran Hyunjin yüzünden açılmadı mı zaten? Hemen seni düşmanı olarak görmeye başladı. Ya bir gün benim zayıflıklarımı bana karşı kullanmaya kalkarlarsa? O zaman ne yapacağım?"

Kaşlarını kaldırarak "Bunun Seungmin'in kendi koruma mekanizması olduğunu sen söylemiştin." Dedi.

"Evet ama..."

"Ama ne?"

Ellerimle saçlarımı esir alarak "Bilmiyorum! Bu çok zor. Herkes benim açığımı arıyormuş gibi geliyor. Paranoya yapmadan duramıyorum."

"İşte tam olarak bunu aşman için buraya geldim. Benim mutluluğum için değilde senin mutluluğun için buradayım. Çünkü zaten sen mutlu olursan ben de mutlu olurum." Dedikten sonra biraz duraksadı. "Bilirsin mutluluk bulaşıcıdır." Diye ekledi ve gülümsedi.

Gülümsemesiyle istemsizce ben de gülümserken "Bilmez miyim?" Dedim.

~🧜🏻‍♂️~

~🧜🏻‍♂️~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mermaid °Changlix°✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin