- asla kendini sevmeyeceksin,
benim sevdiğimin yarısı kadar.
asla kendini doğru tedavi etmeyeceksin sevgilim,
ama ben yapmanı istiyorum.one direction, little things
•jeongguk•
yatakta uyumakta taehyung'u bir kez daha kontrol etmenin ardından önüme döndüm ve yapmakta olduğum resmime devam ettim. evde kafamı dağıtmak için kullandığım küçük şövaleyi çalışma odasından yatak odasına taşımıştım onu yalnız bırakmamak için.
bana ne kadar ayağım kırıldı demiş olsa da doktor, sadece bir incinme olduğunu ve birkaç gün üstüne basmaması dışında korkulacak bir şey olmadığını söylemişti. birkaç gündür yataktan tuvalet ihtiyacı dışında çıkmasına izin vermiyordum, yemeğini bile yatağına getiriyordum. o da bundan oldukça hoşnut görünüyordu.
başımı arkaya çevirerek onu kontrol ettim, hala uyuyordu, bakışlarımı pencerenin arkasındaki manzaraya çevirdim. kış iyice bastırmıştı, bu hafta için yoğun bir kar yağışı bekleniyordu. taehyung iyi olursa onunla planlarım vardı. iç geçirerek tüm yapraklarını dökerek yalnız kalmış dalları resmediyordum.
üzerimde olan durgunluğun sebebi tam olarak arkamda kalan yatakta yatan adamdı, taehyung her zaman kendine güvenen ve kendini beğenen biri iken nasıl olmuştu da yeme düzeninde hata yapacak kadar düşünceleri birbirine girmişti.
boynuma dolanan kolların varlıği ile yerimden sıçradım, taehyung kımırdayarak başımda duruyordu. ağırlığını sağlam ayağına vermiş halde parmakları pijama üstümün içine girmiş, tenimi okşuyordu. sandalyede yan dönerek kolumu onun beline doladım, ağırlığının bir kısmını da olsa almak istiyordum ondan. "neden kendin kalktın?" diye sordum, "seni rahatsız etmek istemedim, hem artık iyiyim." dedi, dudaklarını saçlarıma değdirdi, ona bu kadar yakın olmaya alışık olmama rağmen hala içindeki hislerin gerçekliği beni deli ediyor, kalbimin hızını değiştiriyordu.
"acıktın mı?"
başını salladı, kollarını bedenimden çektim ve üzerimdeki önlüğü çıkardım. ayaklanarak onun sırtını koydum bir elimi, "hayır, jeon." dese de ona aldırmadan diğerini baldırlarına koydum ve o benden kaçamadan kucağıma aldım. "aptal, bir yerine bir şey olacak." diye söyleniyor olsa da salona girdim, onu yemek masasının etrafındaki sandalyelerden birine bıraktım ve yemek söylemek için restoran listesini elime aldım. "pizza mı, meksika yemeği mi?" diye sordum, "pizza, acı yiyemiyorum." dedi, dudaklarını büzerek, yanına giderek büzdüğü dudaklarına minik bir öpücük bıraktım.
ikimiz için iki büyük boy pizza söyleyerek Yeontan'ın mama kabını doldurdum, mutluluk'u kucağıma alarak taehyung'un yanına gittim. ilk başta tavşan alma konusunda karşı olsa da Mutluluk'un her hareketine "jeongguk bak sen" ya da "jeongguk sana benziyor" diye tepki vererek alışmıştı etrafımızda olmasına.
parmakları tavşanı severken acıkmış olan yeontan yemeğini yemek için köşesine çekmilmişti, sandalyeye oturarak onu kucagıma bıraktım ve ellerimi onu korumak için etrafına siper ettim. "jeongguk." diye fısıldadı taehyung, parmaklarımı tavşana daha çok yaklaştırarak düşmediğinden emin olduğumda bakışlarımı ona çıkardım. tatlı gülümsemesi ile bana bakıyordu, "Seni çok seviyorum." dedi, parmakları uzanarak koluma değdi belli belirsiz, "ben de seni çok seviyorum, balım." dedim, eğilerek kolumda duran eline dudaklarımı değdirdim.
pizzanın gelmesi ile mutluluk'u sepetine bıraktım, yeontan yemeğini yemeyi bitirmiş, sepetin yanında duran yatağına giderek yatmıştı. iki koca pizza kutusunu alarak geri döndüm, taehyung ne içeceğimi sorduğunda kutuları masanın üzerine bıraktım. "sen bunları aç, ben alırım. ne istiyorsun?" diye sordum, "ıhm, bilmiyorum. meyve suyu?" Başımı salladım, ona vişne suyu ve kendime kola alarak döndüm. sağlıksız olduğuna dair birkaç bir şey mırıldansa da bir şey demedi, bir pizza dilimini alarak ağzıma attım.
iki pizzayı da bitirmenin ardından kutuları ve boş bardakları topladım, taehyung'un koltuğa oturmasına yardım etmenin ardından kutuyu çöpe attım, bardakları da makinaya koydum. onun yanına geri döndüğümde yeontan çoktan kucağına kurulmuş haldeydi. boşta olan kısma oturduğumda yayılarak başını omzuma yasladı. televizyonda adını bilmediğim bir dizi oynuyor olsa bile onunla bir şeyler yapmak hoşuma gidiyordu.
"canın yanıyor mu?"
sorum ile bana baktı, "acımıyor, J
jeongguk." dedi, elini uzatarak elimi tuttu ve iki avucunun içine alarak oynamaya başladı. Normalde bebek gibi davranan ben oluyor olsam da düştüğünden beri bebeklik görevini benden kendisi almıştı. kolumu başından geçirerek bedenine bıraktım, onu daha çok kendime çektim. "annem ile konuştum." dedi birden, "ne zaman?" diye sordum. yerinde doğruldu, alttan bana doğru bakıyordu. "sen markete gittiğinde.. seninle sevgili olduğumuzu söyledim." kaşlarım çatıldı.ailesinin kötü karşılayacağını sanmıyordum ama yine de geriliyordum, "ne dedi?" diye sordum, bakışlarını yüzüme çıkardı. "ne demiş olabilir jeongguk? annem bayılıyor sana, çok hem de." yanağımı öptü, "ben de sana bayılıyorum, kim taehyung." dedim, kıkırdadı.
"biliyorum, balım."
diğer bölüm final
mia 🧚♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fuck it i love you' taekook
Fanfictionjeon jeongguk'un tek istediği, kim taehyung'un ilgisiydi. 'baby wish that you would hold me or just say that you were mine'