0.6

249 41 11
                                    

Okulun Taeyong için ilk günüydü ve o da Jisoolarla aynı okula gidiyordu.

İçeri adımladığından beri insanların gözü onun üzerindeydi. Jisoo onun yanına gitmiş ve aceleyle konuşmuştu.

"5 dakikaya dersim başlıyor! Hoşgeldin, hoşbuldun! İlk dersin ne?"

Taeyong gözlerini kırpıp düşündü.
"Yanlış hatırlamıyorsam doku biyolojisiydi."

"O zaman ben gidiyorum! Görüşürüz! Unutmadan, Jennie kafeteryada dersiniz başlayana kadar onunla takıl, ikiniz de yalnız kalmayın. Doyoung'un dersi başladı bile o yüzden yok!"

Jisoo cevap beklemeden gitmişti ve Taeyong mecburen Jennie'yi arıyordu.

Kafeteryaları oldukça büyüktü ve bir o kadar da kalabalıktı. Ufal bedeniyle Jennie'yi bulmak oldukça zordu ancak Taeyong onu kısa sürede fark etmişti.

Göz alıcı ve direkt dikkat çeken bir güzelliği vardı. Köşedeki masalardan birinde telefonuyla oynuyordu ancak son derece sıkılmışa benziyordu. Oraya doğru adımlarını hızlandırdı Taeyong.

"Merhaba Jennie! Dersimin başlamasına daha var ve sanırım senin de varmış. Yalnız kalmamalısın diye düşündüm."

Jennie, Taeyong'u gördüğünde son derece mutlu olmuş ve bunu belli etmekten çekinmeyerek kocaman gülümsemişti ona.

"Çok iyi düşünmüşsün! Patlayacaktım sıkıntıdan! Otur lütfen."

Taeyong da gülümserken Jennie'nin karşısındaki sandalyeyi çekti.

"Ne kadar var dersine?"

Taeyong kolundaki saatine baktı ve "Henüz 1 saat var! Neden bu kadar erken geldim gerçekten?"

Kendi sorusuna yine -içinden- kendi cevap verdi. Tabii ya Jisoo'yu biraz daha fazla görebileyim diye, söylendi kendine.

"Benim de daha 1 saat var."

"Sen hangi bölümdeydin Jennie?"

Jennie'nin gözleri okuduğu bölümü söylerken bile parlıyordu ve Taeyong da bunu fark etmiş içinden "Ne kadar çok seviyor bölümünü!" diye geçirmişti.

"Psikoloji okuyorum. Sen?"

"Tıp okuyorum ben de."

"Vay canına! Tıp okuyan insanlarla tanışmayı çok isterdim sonunda tıp okuyan bir arkadaşım oldu demek."

Taeyong aralarındaki bu tatlı muhabbeti çok sevmişti. Jennie'nin mimiklerini dizi izler gibi izliyor ve zevkle cevaplıyordu onu.

"Bizim bölümdekiler genelde çok çalışkan olduklarından asosyal de olurlar. Yoksa eminim ki seninle arkadaş olmayı herkes ister."

Jennie utanıp başını önüne eğerken içindeki sevinç hissi coşmuş ve eline ayağına kadar gelmiş, titremesine sebep oluyordu. Zehir gibi, kan gibi heyecan da vücudun da dolaşıyordu. Geldiği her yerde depremler yaratıyor ve titremelere yol açıyordu.

"Ama arkadaş olmak istediğim, herkes değil zaten. Karşımdaki kişi bana herkesi unutturabiliyorken ondan başka hiçkimsenin önemi kalmıyor. Şu an mesela. "

Jennie ilk günden beri fazlaca beğendiği Taeyong'a belli etmişti hislerini şu an. Taeyong'un dili lâl olmuşken donakalmıştı.

İkisinin de kulakları kalplerinin sesiyle doluyken Taeyong sertçe yutkundu. O an Taeyong'un da aklına kimse gelmemişti Jennie'den başka.

Gerçekten heyecan ve aşk ayrılmaz ikiliydi ve öyle garip bir hislerdi ki etrafınızdakileri unutuyor sanki o an orda yalnızca ikiniz var gibi hissediyordunuz.

Taeyong kendine geldiğini düşündüğünde başını yana çevirip gülümsedi ve ardından boğazını temizledi.

Senelerdir aşık olduğunu düşündüğü Jisoo'nun az önce asla umrunda olmamasına ve şu an bile gelse takmayacak gibi hissetmesine gülümsüyordu.

Nasıl yani dün tanıştığı kız bugün ona senelerdir âşık olduğu kadını unutturmuş muydu?

Lovesick Girl ↪doyoung + jisoo + taeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin