2. GERİYE DÖNÜŞ

11 2 0
                                    

Müthiş bir sessizlik hakimdi. Yağmur, günler sonrası şidedetini azaltmıştı ve ben ise tam olarak şaşkınlıkla ne yapacağımı bilemeden çıkış kapısının yakınına kadar uzaklaşan Isabelle'ye bakıyordum. Farkında olmadan şiddetli bir reaksiyon göstermiştim. Onu korkuttuğumu farkederek
"Üzgünüm Isabelle, gitsen iyi olacak."
"G..g..gözlerin.." diyerekten yine şaşkınlıktan kekelemeye başlamıştı. "Onlar buz mavisiydi."
"Kafan karışık sadece. Yanılmış olabilirsin." diyerekten gördüğü şeyi unutturmayı denemekten başka çarem yoktu. "Üşüyor olmalısın, çok ıslanmışsın. Gel sana uygun bişeyler bulalım."
"Lanet olsun ! Onlar buz mavisiydi."

Isabelle, tilkilerinkini andıran yüz hattına,  kuzey ışıklarını andıran yeşil gözlerinin yanı sıra,  suratında belirgin elmacık kemiklerine ve hemen burun kemeri hizasında ki hiç sırıtmayan zarif çillere sahip uzun boylu, altın saçlı biriydi. Pes etmeyen, inatçı bir karaktere sahip olduğunu düşünmeme dahi gerek yoktu. Öylece onu izledim. Öfkesinin yanı sora yüzünde ki güler yüzü hala oradaydı.
"Hey, tamam. Sadece sana uygun bişeyler getirmemi bekle, o sırada şömineye biraz daha odun arabilirsin. Evimde hasta olmanı istemiyorum." Hemen ardından hızlı adımlarla Isabelle'ye uygun bişeyler getirdim ve giyinmesi için zaman tanıdım. Bir yandan çıkıp gitmesini isterken öte yandan Asur hakkında bu kadar bilgiyi nerden bildiği konusu gerçekten aklımı karıştırmıştı.
"Gelebilirsin." dedi aşırı sakin bir ses tonuyla.
"Bana bildiklerinden bahset lütfen Isabelle."
"Ben araştırmacı bir aileden geliyorum. Ailemiz yıllarca araştırma, arkeoloji ile uğraşlarda bulunmuşlar. Ben ise onlardan farklı olarak roman düzeyinde yazılar yazıyorum. Ailemi  kaybetmeden önce.."
"Bunun için çok üzgünüm. Lütfen devam et."
"Ailemi kaybetmeden önce, ben küçük bir çocukken Neandertal'lar hakkında sürekli hikayeler anlatırlardı ve araştırmalar yaparlardı. Bazen romanlarıma esin kaynağı olurdu bu hikayeler. Bunların gerçek olduğunu bilemezdim. Annem gözlerini kapatmadan önce benden son arzusu bu adrese gelip sizi bulmamdı."
"Anlaşılan yanlış kişiyi buldun."
"Kesinlikle doğru yerdeyim Bay Korut." dedi ben tam anlamıyla şaşkınlığımı gizleyemedim. Nasıl bilebilirdi.
"Hey, shht. Bu ismi burda kullanma lütfen. Bana Asur hakkında bildiklerini anlat lütfen."
"Tabi ki neden olmasın." dedi ve şömine başında ki sallanan sandalye de iyice geriye yaslanıp dikkatini bana verdi "Sizi dinliyorum Bay OSWALD. Sizden duyacaklarımdan sonra istediğiniz her şeyi size anlatabilirim."
"Tabi, iki yıl kadar önce Istanbul'a yerleş..."
"Sözünüzü kesiyorum. Her şeyin başlangıcından lütfen. Zamanımız bol, özellikle sizin bayağı bol diye tahmin ediyorum."

Şömine duvarının üzerinde duran el yapımı özel kristal şişelenmiş doksan-beş yıllık viskiden ikimize de birer bardak doldurdum. Başka çarem kalmamıştı. Son bir hikaye anlatacaktım ve ardından...

Neandertal ve Tanrıya ÖfkesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin