3. BAŞLANGIÇ

6 2 0
                                    

Hatıralarımın beni getirdiği ilk zamanlardayım. Henüz normal insan yaşıyla on iki yaşlarındayım. Buzul döneminin son vakitleri, kasvetli soğuk hava şartlarında keşfettiğimiz küçük mağaramızda ısınmak için on kadar kişi iç içe girmiş, yaktığımız ateşin çevresinde öylece bekliyoruz.  Ekibin geri kalanı ise yaklaşık beş altı yetişkin erkek, şu anda olduğu gibi üç haftada bir ava çıkar ve taze et getirirler. Ama bu sefer gitmelerinin üzerinden yaklaşık iki hafta geçmişti. Umarım yakında gelirler. Kadınlar ise genelde ateşi canlı tutmakla meşgul olurlar, bu havada yakması oldukça zordu. Özellikle kuru odun pek olmadığından, sürekli olarak ıslak odunları atıp, ateşle birlikte kuruduktan sonra tutuşması gerçekten hatrı sayılır bir süreçti. O sıra aklıma ilk sorum belirdi. Ateş.. O olmadan ne yapardık ? Bitki dahi yetişmeyen bu kalın kasvetli iklim şartlarında nasil ısınırdık ve nasıl beslenirdik. Gerçekten o gün aklımda bazı soru işaretleri belirmişti. Neyse ki ateşe sahiptik ve bu konuda pek fazla endişelenmeye gerek yoktu.

Bekleyiş devam ederken yanımda oturan Asur'u izlemeye başladım. Alevlerin içinde kardan buz tutmuş olan yaprakları eritip birer birer desteliyordu. Asur,  ekibin geri kalanından farklı olarak çatık ve aynı zamanda ona masumluk katan kaşlarının altında gökyüzü kadar  mavi gözlere, ufacık kulaklara sahip ve çok zarif burnuyla birlikte kar kadar beyaz teniyle göz alıcı biriydi. Fiziksel görünüş olarak diğerlerinden biraz daha farklıydık, günümüz Homo Sapiens insanlarına daha çok benzer bir dış görünüşe sahiptik. İkimizin de sol arka omzunda ayı pençesini anımsatan birer iz vardı. Diğerleri bunun lanet olduğunu ve bize kötü şans getirdiğine inanıyordu. Neyse ki kadınların lideri olan Anne Tura, onlarla bizim aramızda ki tek engeldi.

Anne Tura, sert ve ifadesiz bakışlarının  yanı sıra disiplin ve bilgeliğiyle kadınlara yeri geldiğinde tüm ekibe öncülük eden lider ruhlu biriydi. Özellikle Asur ve bana karşı olan titizliği, beslenme dahil her şeyde bize önceliği vermesi gerçekten bizi güvende hissettiriyordu.

Günler geçmişti, gıdamız ve odunumuz iyice tükenmeye başlamıştı, hatta nerdeyse bir günü daha geçirecek erzağımız kalmıştı. Son bir kaç gündür iyiden iyiye erzağı idareli kullanmaya çalışıyorduk ve bunun yanı sıra vücud ısımız düşmüş ve fiziksel açıdan çökmeye başlamış durumdaydık. Ya geri dönmezlerse ? Bu senaryonun sonunun iyi bitmeyeceği açıkça belliydi. Bu iklim şartlarında ateş ve besinsiz bir ekip, yaşam ile kaybedeceğimiz bir savaşa girmek demekti.

İki gün olmuştu erzağımız tükeneli. Aynı şekilde herkes tükenmeye başlamıştı ve Anne Tura'yı ilk kez böyle görüyordum. Özellikle son beslenme de payını bize vermişti. Kabul etmek istemedik ama bir şekilde kandırmıştı Asur ve beni. Çok bitkin gözüküyordu. Her zaman tüm sorunların çözümüne onun bilgeliğiyle ulaşıyorduk. Fakat bu kez bilgelik ona besin  ve güç getirmeyecekti. Zihninizde ki güç sembolünün, sizin için her şeyini feda edecek, dünyaları titretecek birinin karşınızda böylece çaresiz gözükmesi. Ne yapacaktım ?

Sanki bir cevap beklermişçesine bitkinlikten bitap düşmüş minik Asur'un kulağına "Asur bir çözüm bulmalıyız." diye fısıldamama rağmen herhangi bir tepki almadım. "Hey Asur" diye biraz daha yüksek sesle dürttüm. İyi olduğunu anlamak için biraz daha sarstım en azından başını efendim dercesine kımıldattığını gördüm. Ellerini iki avucumun arasına alıp bir yandan ısıtmaya çalışıyordum öte yandan zihnim sürekli beni çözüm bulmayı düşünmeye sevk ediyordu. Çaresizdim. Herkes birbir dökülmüştü, özellikle Tura'yı ve Asur'u bu durumda görmek..

Çaresizlik, hiç bir şey yapamadığım için yerini öfkeye bırakmaya başlamıştı. Vücudumda ki kan akışımın hızlandığını, bitkinlik ve gücün savaş verdiğini resmen içimde hissedebiliyordum. Asur ince ve yorgun bir ses tonuyla "Yanıyorsun" dedi ve tekrar uykusuna döndü. Hissediyordum. Saniyeler içinde vücud ısımın arttığını, hatta normalden çok daha arttığını fakat beni hiç rahatsız etmediğini farkettim. Artık gerçek bir erkek olmalıydım, bana ihtiyaçları vardı. Ayağa kalktım, her zamankinden daha güçlüydüm. Son bir kez daha Asur ve Tura'ya baktım ve mağaranın bembeyaz kaplanmış ormana bakan çıkışından ormanın derinliklerine doğru yol almaya başladım..

Neandertal ve Tanrıya ÖfkesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin