4.

38 9 4
                                    

İyi okumalar :))

Medya: Laura (Daisy)

Sabah yüzüme güneşin vurmasıyla uyandım yavaşça doğrulup kollarımı sakince iki yana açtım ve esnedim.

Şaka yapıyorum tabi ki öyle bir şey olmadı. Cama vuran yağmur damlalarının sesi kulağa hoş geliyordu. Ayaklarıma dolanan ince battaniyeyi fark etmedim  ayağa kalkmaya çalıştım ve yere düştüm. Spatula ile kazısalar ancak kalkabilirdim. Sinirle ayağı kalkmaya çalıştım. O sırada kapının ardından gelen sese odaklandım.

''Şşşşt kız , öldün mü?''

Bu Kerem'di galiba göz devirip ''Yok henüz ölmedim. Gel de bana yardım et kalkamıyorum.'' Gülerek içeriye giren Kerem'e ölümcül bakışlarımı atıyordum ama daha önemli bir konumuz vardı.

Konu: Sarı, koyunlu, pofuduk tulumum.

Kerem bu halimi görünce bir kahkaha attı. Sinirle ona baktım kaşlarımı çattım.

''Ya yardım etsene !''

Kerem gülmemeye çalışıyordu, yüzü kıpkırmızı olmuştu onun bu halini görünce bende istemsizce gülmeye başladım. Odayı kahkahalarımız basmıştı ben ise hala yerdeydim. Kerem geldi ve beni battaniyenin içinden kurtarıp yerden kaldırdı.

''Kızım sen ne biçim uyuyorsun ya resmen battaniye ile bir bütün olmuşsun.''

''Sa-na-ne!''

Sinirden deliye dönmek üzereydim o da gülmeye devam ediyordu. Şeytan diyor ''çak ağzına bir tane!''

''Baban aşağıda seni bekliyor hadi kahvaltıya.''

''Tamam sen git ben geliyorum.''

Kerem odadan çıkınca hemen banyoya gittim işlerimi hızlıca halettim, üzerimi değiştirmek için dolabın karşısına geçtim. Eee hani bavullarımı hazırlamışlardı?

Hiç siyah kıyafet olmayan dolaba iyice bakındım ama ben her zaman siyah giyinirdim. Dolaba baktığımda ise en çok bulunan rengin sarı olduğunu fark ettim. Hafifçe tebessüm ettim. Küçükken en sevdiğim renk sarıydı hala öyle ama artık sarı giyinmiyordum. Şuanlık idare etmeliydim sonra kıyafet almak için dışarıya çıkardım.

Gözüme ilk çarpan şey sarı etekti.

Eteğin üstüne beyaz yarım kol bir bluz  giyindim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eteğin üstüne beyaz yarım kol bir bluz  giyindim. Hemen sonra gözlerimi ayakkabıların üstünde gezdirdim. Beyaz spor ayakkabının güzel duracağını düşündüm ve hızlıca ayakkabıları giydim. Beyaz saçlarımı fazla karışmamışa benziyordu. Açıkçası babamı daha fazla bekletmek istemiyordum. Hızlıca saçlarımı taradım. Merdivenlerden koşarak aşağıya inmeye başladım. Yemek masasına baktığımda herkes yerini almış beni bekliyordu. Her zaman ki yerime Kerem'in karşısına oturdum babama ve Ekrem amcaya ufak bir gülücük gönderdim.  Kereme baktığımda ise bana gülümseyerek bakıyordu. Sabah ki rezilliğimi hatırlayıp güldüm. O sırada Kerem'in fısıltı gibi çıkan sesini duydum

''İşte şimdi tam bir papatya olmuşsun.''

Bu cümlesi ister istemez gülümsememe sebep olmuştu. Hiç iştahım yoktu tabaktaki yemekleri çatal ile bir sağa bir sola götürüyordum. Babam bana bakıp ''Bir sorun mu var?'' dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım. Annemi düşünüyordum yine gözlerim dolmaya başlamıştı. Babam bunu fark etmiş olmalı ki bir konu açtı.

''Daisy biliyorum yaşadıkların zor şeyler ama eğitimine devam etmelisin.''

Aklıma eski okulum ve James geldi ve tabi ki Jack ve iğrenç tayfası. Okula gitmek istemiyordum, öğrencilerin bana ucubeymişim gibi bakıp dalga geçmelerini istemiyordum ama eğitimimin önemli olduğunun farkındaydım. Babama bakıp.

''Evde ders alsam?'' dedim. Babam kafasını olumsuz anlamda sallayıp.

''Sosyalleşip arkadaş edinmen lazım kızım bütün hayatını bu evde geçiremezsin.''

Babama baktım haklılık payı vardı ama başıma gelecekleri adım gibi biliyordum.

''Peki baba sen nasıl istersen.''

''Kerem seni bırakacak okula bundan sonra.''

Olumlu anlamda başımı salladım. Kork benden Kerem ömrünü yiyeceğim senin. Masadan kalktım ve ''Size afiyet olsun.'' dedim kalktığımı gören Kerem hemen ayağı kalktı. Babama sarıldım ve hızlı adımlarla Ekrem amcanın yanına gittim ve ona da sarıldım. Kerem önden gidiyordu bahçeye geldiğimizde ''Bekle arabayı getireyim.'' dedi hızlıca yanımdan ayrıldı. Araba getirmiş ve tam önümde durdurmuştu ama ben arabaya binmedim. Ne yani kapımı açması gerektiğini de mi ben öğreteyim ona!

''Arabaya binme zahmetinde bulunacak mısın acaba?''

''Yoooo sen gelip arabanın kapısını açana kadar binmeyeceğim.''

Kerem bana baktı ve kafasını iki yana sallayıp güldü. Arabadan inip benim olduğum tarafa geldi kapıyı açıp ''Buyurun küçük hanım.''dedi bende gülümseyip ''Sağolun beyefendi.'' dedim ve arabaya bindim.

Yaklaşık yarım saattir yoldayız ve hala okula gelememiştik. Muhtemelen ilk dersi kaçıracaktım okulun ardından birde ek dersler alacaktım aradaki farkı kapatmak için.

10 dakika sonra okula varmıştık. Kerem bana müdürün yanına kadar eşlik edecekti. Bahçe öğrenciler ile doluydu tenefüstelerdi herhalde. Çekinerek arabadan indim, benim hakkımda ne düşüneceklerini deli gibi merak ediyorum açıkçası. Bahçeden adımımı attığımda omzumda bir el hissettim Kerem bana güven vermek istercesine omzumu sıkıyordu. 

Etrafa baktığımda hemen hemen bütün öğrencilerin bize baktığını ve kızların Kerem'e yiyecekmiş gibi bakmalarını fark ettim. Kerem ise arada birkaç kıza gülücük yollayıp elini saçlarının arasından geçiriyordu. Dirseğimi Kerem'in karnına geçirdim ve

''Önüne bak sonra ayağın taşa falan takılır bütün karizman yerle bir olur!'' dedim gözlerimi iyice açarak. Kerem bana baktı ve beni daha da sarıp sarmaladı ben ona ne yaptığını soran bakışlar yollarken o ise bakışları ile ileride ki çardakta oturan 5 kişilik grubu gösterdi. Ürkütücü ve fazla siyahlardı. 2 kız ve 3 erkek vardı ve bize yiyecekmiş gibi bakıyorlardı.

 Bakışlarımı hemen onların üzerinden çektim ve merdivenlerden çıkarak okula girdik. Kerem beni müdürün odasına doğru yönlendirdi. Kerem'e bakıp ''Teşekkür ederim.'' dedim Kerem ise bana şok olmuş bir halde bakıyordu. Hafifçe gülümseyip göz devirdim ve müdürün odasının kapısını tıklatıp içeri girdim. Müdür şık lacivert bir takım elbise giyinmişti gayet fit duruyordu hayallerimde ki gibi göbekli ve kel değildi. Müdür hafifçe gülümseyip ''Laura değil mi?'' dedi bende evet anlamında başımı salladım.

''Sınıfın....12\B'' dedi bende teşekkür edip 12\B sınıfını bulmak için odadan dışarıya çıktım. Gözlerimi kapıların üstünde gezdiriyordum. Evet! işte 12\B .Sınıfa girmek için kapı kolunu tuttum ve tam kapıyı açacaktım ki dışarıya adeta kıyıya vurmuş bir balina edasıyla bir çocuk çıktı. Ben olayın şokunu atlatmaya çalışırken çocuk bana baktı ve elini ensesine götürdü.

''Pardon ya korkuttum seni sanırım.'' dedi ve mahcup bir yüz ifadesi takındı. Bende ''Evet biraz öyle oldu.'' dedim ve bana ''Özür dilerim.''dedi ve koşarak gitmeye başladı ben çocuğun arkasından bakarken sınıftan başka bir çocuk daha koşarak elinde bükülmüş bir defter ile çıktı. Beni fark edince aynı hızla geri geri gelmeye başladı kolunu duvara yasladı ve bana ''Selam canım. Nasılsın?'' dedi ve göz kırptı. Sonrada koşarak uzaklaştı. Ben çocuğun arkasından bakakaldım ilk kez girdiğim bir ortamda ''Saçların neden beyaz?'' yada ''Hasta falan mısın?'' diye soru sormamışlardı''Selam canım. Nasılsın?'' diye sormuşlardı. Garipti ama... kötü değildi.



Devamı gelecek :))

Siyah Yıldızlar ve PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin