Dışarıda geçirecekleri iki dakika iki saate dönüşmüştü.
Jimin, Yoongi ile bir bankı paylaştı. İkisi de uzun zaman önce oturmuştu, etrafta dolaşarak hararetli bir şekilde sohbet eden Taehyung ve Jungkook'u kendi hallerine bırakmışlardı. Hasta olan Taehyung olduğu halde, etrafta dolaşan kişinin de O olmasını garip bulmuştu Jimin. Kaşlarını çattı ve ağır bir şekilde nefes verdi, gözleri aşağı bakıyordu. Yoongi konuşana kadar öylece durmaya devam etti:
"Onu böyle görmekten hoşlanmıyorsun değil mi?"
Jimin başını kaldırıp yan tarafındaki su yeşili saçlı gence döndü. Yoongi ona cevap verme şansı tanımadan devam etti.
"Ben de onu bu şekilde görmekten hoşlanmıyorum. Bu yüzden gelmek istemedim. Ama Jungkook ısrar etti." Yoongi'nin umursamaz ses tonu söyledikleriyle çelişiyordu. Ama bir şeyler Yoongi'nin ağzından çıkan her kelimenin içten oluğunu söylüyordu Jimin'e.
"Taehyung ile arkadaş mıydınız?" Jimin ilgiyle sordu.
"Arkadaştan çok tanıdık gibiydik. Takımlarımız sık sık karşı karşıya gelirdi. Ne zaman maçımız olsa, Taehyung ve Jungkook daha sonrasında buluşur ve birlikte vakit geçirirdi. Genelde Jungkook ile beraberim, bu yüzden..." Az enerjiyle omuz silkti. "Onu Jungkook aracılığıyla tanıdım. O iyi biri. Yine de çok gürültücü."
Taehyung'un kahkahası sanki Yoongi'yi haklı çıkarırcasına bahçede yankılandı.
Jimin gülümsedi. "Öyleyse.. tüm bu olan bitenler hakkında ne hissediyorsun, sorabilir miyim?"
"Ben..." Yoongi'nin dudakları düşünceyle kıvrıldı. "İyiyim sanırım, ya da en azından öyle olduğumu düşünüyorum. Kendimi uzak tutmaya çalışıyorum. Taehyung'u ziyaret etmek istemememin başka bir nedeni de bu." Aşağı baktı, saçları yüzüne sarkıyordu. "Taehyung ile ilgili anlayamadığım garip bir şeyler var."
Kafası karışan ve hafif şok olan Jimin yüzünü buruşturdu: "Onda bir terslik mi var? Kötü bir şey mi yaptı?"
"Bildiğim kadarıyla hayır. Ama yapsa bile, kastettiğim bu değildi." Yoongi kollarını birleştirdi. "Taehyung ile ister tanışmamış ol, ister on gün, on hafta, on ay ya da on yıl görüşmemiş ol, onunla en ufak bir etkileşime girdin mi ne kadar iyi kalpli biri olduğunu hatırlıyorsun."
Jimin suskun bir şekilde Yoongi'ye baktı.
"O samimi, nazik ve bazen çocuksu ama.. Onu sevilebilir yapan şeyler de bunlar. Seni kendine çekiyor. 'Ben en iyisiyim' diyor hep, ama aynı zamanda başkalarını övüyor. Çok saçma.."
Bakışlarını yavaşça Yoongi'den çekip Taehyung ile Jungkook'un uzaktan kendilerine doğru gelişlerini izledi Jimin. Hâlâ sohbet ediyorlardı.
"Jungkook artık mutlu görünüyor... ama o zaman değildi." Kelimeler mırıltı gibi döküldü Yoongi'nin dudaklarından.
Jimin ona bakmak için olduğu yerde döndü ama Yoongi'nin uzaklara dalıp gitmiş olduğunu fark ettiğinde gözlerini kırpıştırıp dikkatini yeniden Taehyung ve Jungkook'a verdi.
"Beş hafta öncesine kadar darmadağınıktı. Kimseyle konuşmak istemiyordu. Sadece benimle konuştu, ona destek çıkmaya gönüllü tek kişi bendim." Konuşurken boşluğa bakmaya devam etti Yoongi. "Hastalığı öğrendiği ilk zamanlardı. Gerçi şu an da pek farklı değil. Bugün de neredeyse gelmekten vazgeçiyordu. Kimse önemsediği birinin hasta olduğunu öğrenmekten hoşlanmaz sonuçta... hele tedavisi olmayan bir hastalığın teşhisi konulmuşsa.."
Taehyung ve Jungkook duyulamayacak kadar uzakta, ama neşeli hareketlerinin görülebileceği kadar da yakında konuşmaya devam ettiler.
"Taehyung git gide eski halinden daha farklı görünmeye başladı. Eskiden daha iriydi. Eskiden Jungkook'tan daha yapılıydı, şimdi küçük kalan o. Jungkook daha büyük, daha ağır.. Hiç-..." bir an duraksadı Yoongi,
"Hiç mantıklı değil..."
Dudaklarını büze büze ince bir çizgi haline getiren Jimin aşağı baktığında Yoongi'nin parmaklarının birbirine sıkıca kenetlendiğini ve ara sıra onları huzursuzca çekiştirdiğini fark etti. Yüzüyle göstermeye cesaret edemediği hislerini parmaklarıyla gösteriyordu sanki.
Jimin, Taehyung'un Yoongi'yi çoktan kendine çekmiş olduğunu anladı o an. Gerçekten berbat bir şeydi ama Taehyung'un bunu kasıtlı olarak yapmadığını biliyordu. Tek yapmanız gereken onunla biraz sohbet etmekti ve bir anda Taehyung'un saçmalıklarına dahil olmuş bir hâlde bulurdunuz kendinizi.
Jimin bunu biliyordu. Aynı şey iki buçuk ay önce ona da olmuştu. Eğer öylesine mesajlaştığı O çocuğu her gün düzenli olarak ziyaret edeceğini bilseydi telefon numarasını asla vermezdi. İstediği bu değildi. Düzenli olarak konuşabileceği sağlıklı arkadaşlar istiyordu, kişisel zamanını ve duygularını harcayacağı hasta bir arkadaş değil. Jimin yutkundu ve başparmaklarını birbirine sürtmeye başladı. Gözlerini Taehyung'a çevirdi. İçine ağırlık çökmüş bir yorgunlukla konuştu:
"Keşke onunla hiç tanışmasaydım.."
Tam o sırada bahçeden serin bir esinti geçti ve uzakta, Taehyung, ısınmak için bordo örgü atkıya tutundu sıkıca.
♤
🥺🥺🥺🥺🥺 çok kötüyüm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in another life | vmin
Fanfiction"Seni buldum..." "Beni buldun..." #1 - vmin fic {010121}